1/4

Uncharted 2: Among Thieves

Sami Türk 3.06.2010 - 12:31
Hırsızlar arasında, Marco Polo'nun peşinde
Platformlar PlayStation 3
Uncharted 2: Among Thieves
  • Yapımcı - Yayıncı Naughty Dog - SCEA
  • Çoklu Oyuncu: Var
  • Oyun Türü: Macera,Macera
Merlin Puanı 94
12 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%61
Artılar Sürükleyici hikaye, muhteşem grafikler, uzun oynayış süresi
Eksiler Klon düşmanlar
Aslında hakkında çok fazla bilgi paylaşılan, videolar yayımlanan, reklamlar yapılan oyunlar hakkında yazmak biraz zor bir iş, zira grafikleri olsun, içeriği olsun anlatılacak çoğu nokta zaten okuyucu tarafından biliniyor.

Bir sene gibi kısa bir süre zarfında yapımı tamamlanan, buna rağmen teknik açıdan çıta belirleyecek bir yeterliliğe sahip olan Uncharted 2, baştan sona aksiyon dozajını düşürmeyen, harika bir hikayeye sahip olmasa da, merakınızı sürekli ayakta tutmayı başarabilen bir kurgu sunuyor.

İstanbul hapishaneleri ve Tibet’te 7 yıl

Nathan Drake’in ikinci hikayesi, öncesini bilmediğimiz bir tren kazasıyla ve kahramanımız karnından yaralanmış bir halde yapıyor başlangıcını. Tutorial niteliğindeki bu küçük girişte hançer benzeri, üzeri kadim medeniyetlerin süsleriyle bezenmiş bir cisim bulmamızla aslen “flashback” olarak hazırlanmış senaryo 4 ay öncesine dönüyor.

İşte tam burada bir sürprizle karşı karşıya kalıyoruz. Drake’in eski ortağı Harry Flynn, yeni ve cazip bir maceradan bahseder. Müşterisi İstanbul Saray Müzesi (Topkapı Sarayı’na benziyor) içerisinde bulunan bir yağdanlığın peşindedir ve iyi para ödeyecektir. Drake bu işte bir bit yeniği olduğunu anlasa da, eski dostuna güvenir ve işe başlamak üzere gece yarısı sarayın kanalizasyon çıkışına küçük bir tekneyle yanaşırlar.

Uncharted 2: Among Thieves
"Oyunun üç ana karakteri arasında bazı zamanlar komik tartışmalar yaşanabiliyor."

İçeri girdiklerinde güzel bir manzara ağırlıyor oyuncuyu. Karanlıkta Şark motifleri ile süslü muhteşem bir mimari... Fakat ilginç olan, içerideki tüm bekçilerin klonlanmış olması ve garip şekilde Türklerden ziyade Latin Amerikalılara benzemesi. Aralarındaki diyaloglar pek de profesyonel sesler kullanılarak kayda alınmayan güvenlik görevlilerinin konuşmaları da ayrı bir cins:

-Gece vardiyasında da hiç bir şey olmuyor.
-Haklısın abi.
veya
-Mehmet’in oğlan askere gitmiş.


Hatta yakalandınız diyelim, o zaman da şöyle söylüyorlar: “Senin burada olmaman gerekiyordu.”

Ne kadar otantik ve gerçekçi, değil mi? Peki, bunu böylece bırakıp hikayeyi anlatmaya devam edeyim, tabii çok fazla spoiler vermeden.
2/4
Söz konusu nesneyi bulunca Flynn, iki dakikada sizi satışa getirir. Görevin başında Türk hapishanelerine düşenin halinin yaman olduğundan bahseden satıcı ortak, burada adamı kodese tıktılar mı ardından kilidin anahtarlarını denize attıklarını söyleyerek Drake’e gözdağı vermeye çalışır. Buna gülüp geçen Drake, bunlar günlük vakalar Türk polisi yakalar diyen emniyet güçlerimizin eline düşer, tam da onları atlattığını sanırken... Sonra 3 ay boyunca hapis yatmak zorunda kalan kahramanımızı “Düştüm mapus damlarına, öğüt veren çok olur” türküsünü söylerken... yok durun bir dakika, bu başka bir filmde geçiyordu. Evet, Drake’i kendi kendine konuşurken buluruz. O da ne, birden parmaklıkların dibinde eski dostumuz, birinci oyundan da tanıdığımız ihtiyar Sullivan peyda olmuştur.

İşin yolunu yordamını bilen Sullivan, oğlu gibi sevdiği Drake’i çıkarmak için bir düzine herife rüşvet verip (olmadı Naughty Dog, rüşvetle Yedikule zindanlarından çıkmak var mı?) tahliyeyi ayarlar. Aslında oyunun yeni bombası, daha önce birçok filmde oynamış ve God of War, Crysis gibi oyunlarda da dublaj çalışması yapan Avustralyalı aktris tarafından seslendirilen Chloe Frayzer, nâm-ı diğer esmer bomba. Ama onu nasılsa oyunda göreceksiniz, daha fazla detaya girmeye gerek yok.

Efendim, şimdi bunlar böylece üç kişi, yağdanlıktan fazlası olduğunu anladıkları Marco Polo’nun kayıp hazinesinin, “devasa safirin” peşine düşerler. Fakat karşılarında Flynn’in işvereni Rus (hayır, ismi Ivan değil) Zorin Lazarevic ve adamları vardır. Hikayeyle ilgili ne kadar detay versem, o kadar da ifşaatta (spoiler vermek) bulunmam gerekeceğinden olayların seyrinde kısa süreyle Amazonlarda bulunup oradan da Nepal’e ve Tibet’e, Himalayalara kadar uzandıklarını belirtmekle yetineceğim.

Uncharted 2: Among Thieves
"-Himalaya sen mi büyüksün, yoksa ben mi?"

Nazi mi? Garip yaratıklar mı?

İlk oyunda olduğu gibi Uncharted 2’de de Naziler işin içine giriyor, nasıl demeyin ama giriyorlar. Zaten esrarengiz bir şey olup da SS subaylarına mâl edilmeyen bir şey görürseniz bana da haber verin, birlikte seviniriz. Ben, bir oyun oynarken rakiplerimiz insansa hep insan gelsin, olağanüstü varlıklarsa hep olağanüstü varlıklar olsun isterim. Ancak öyle yapacaklarını kestirebileceğimi zannederim. Bu sebepten FarCry oynarken bildiğimiz sıradan paralı askerleri çatır çatır indirdikten sonra birden mutasyona uğramış ucubeleri gördüğümde fena halde dumura uğramıştım. Aynısı Uncharted’ta da başıma geldi. Fakat ikinci oyunu oynarken uzun zaman normal insanlarla uğraşınca, tamam dedim, şu garabet yaratıklardan koymamışlar. Ama madalyonun öteki yüzünün böyle olmadığını öğrenmek durumunda kaldım.

Gerçi her düşmanın zayıf yönünü bulunca üstesinden gelmek kolay, bu oyun boyunca da sizi aman aman zorlayacak, kastıracak bir düşmanla karşılaşmayacaksınız.
3/4
Grafikler, Sesler & Co.

Yazımın başında da belirttiğim gibi, birçok oyunun ama bilhassa Uncharted 2 gibi sükse yapacak yapımların görüntülerinin İnternet’e akın ettiği ve büyüyen bant genişliğiyle HD videolar da seyredebildiğimiz bu dönemde size grafiklerle alakalı ne desem, zihninizin bir yerinde, hafızanızın bir köşesinde kalmış bir karede bunun karşılığını bulacaksınızdır. Bununla birlikte ilki bile çok güzel grafikler sunarken PlayStation 3’ün performansının yüzde 30’unu kullanan bir oyunun halefi olan Uncharted 2’nin, sistemi yüzde 100 verimle kullandığını duymak bile yapımın görsel malzemesi hakkında merak uyandırmak için yeterli.

Özellikle açık mekanlarda böylesi başarı gösterebilen Naughty Dog Game Engine 2.0, ilk motorun daha geliştirilmiş hali. Daha gerçekçi dokulara ve animasyonlara izin veren grafik motoru, oyunda Nepal’in başkenti Katmandu’nun geçtiği (videolarda da gördüğünüz o meşhur yıkık binaların olduğu helikopterli bölüm) mekanlarda sergilediği performans “fotorealistik” yani fotoğraf gerçekliğinde olarak övüldü ki, bu yersiz bir övgü de değil, hakikaten oyunda grafiğin doruk noktasına vardığı, tek kelimeyle zirve yaptığı, şahane bir bölüm burası. Diğer taraftan ormanda bulunduğumuz bölümlerde ben ilk oyuna nazaran pek bir fark tespit edemedim.

Uncharted 2: Among Thieves
"Yapımda İstanbul'a, Tibet'e ve başka yerlere uğruyoruz."

Sesler genel manada iyi. Değişen mekanlara göre, yani mesela Himalayalarda dağların tepesindeyken Doğu kültürünün soluğunu alıyorsunuz müziği dinlerken. Unutmadan bir şey belirteyim, Nathan öldüğü zaman çalan kısa müzik, bana Kurtlar Vadisi’nin melodisini hatırlattı. Kim bilir, belki alakası yoktur, ama Mahmut Saral soktu bunu aklıma.

Oynanabilirlikte bazı iyileştirmeler de göze çarpıyor. Bu bağlamda mesela selef oyunda hayli uğraştıran sixaxis’le el bombası atmak, basitçe L2 tuşuna indirgenmiş. Bu da koşarken veya siperdeyken kolayca bomba atabiliyorsunuz demek. Sixaxis’in oyun genelinde, benim görebildiğim kadar hiçbir fonksiyonu kalmamış. Önceleri kalasların üzerinden yürürken dengeyi sağlamak amaçlı kullandığımız özelliğin kalkmasıyla artık buralardan hızla koşabiliyoruz.

Seçtiğiniz zorluk seviyesine göre takıldığınız yerlerde ekranın sol alt köşesinde ipucu sembolü çıkıyor. Bu da şuraya dikkat edin, şu pencereye tırmanın vs… gibi yardımlarda bulunarak amatör oyuncuların imdadına yetişiyor. Oyunun neredeyse tamamında “stealth” tabir edilen gizlice yanaşıp sessizce öldürme metodunu kullanabiliyorsunuz.
4/4
Yakın dövüşlere yapılan yeni eklemelerle bu özellik hayli zevkli hale getirilmiş. Düşmanlarınızın arkasından sessizce yaklaşıp kasıklarına tekme indirme, boğma ya da “fiske atma” yoluyla onları etkisiz hale getirebiliyorsunuz. Aklıma gelmişken söyleyeyim, bir bölümde çarkların falan olduğu bir mekanizmalar yığını var. Orayı görünce Prince of Persia’nın etkisini, Uncharted 2’ye nüfuzunu oldukça hissettim. Oynanabilirlikle alakalı son olarak şunu söyleyeyim, kamera açıları oldukça başarılı olarak kullanılmış, fakat çok nadiren insanı sinirlendirebiliyor.

Her ne kadar aksiyon dediysek de macera unsurları barındırmıyor değil. Oyunun birçok yerinde irili-ufaklı bulmacalarla karşılaşıyorsunuz. Bunlar genelde basit mantık yürütmeyle çözülebiliyor. Anlamadığınız yerlerde veya biraz daha esaslı duran bulmacalarda not defterinize bir bakış atmak fazlasıyla işe yarıyor.

Hep birlikte oynayalım

Hem kooperatif hem de kompetitif çoklu oyuncuya izin veriyor Uncharted 2. Siz “Bu da ne?” demeden önce, ben izahını yapayım. Kooperatif modunda en fazla üç kişiyle birlikte Nathan, Sullivan ve Chloe’yu canlandırarak görevleri birlikte yapabiliyorsunuz. Kompetitif modunda ise rakiplerinize karşı savaşıyorsunuz.

Uncharted 2: Among Thieves
"Uncharted 2'de ana karakter ve dış mekan tasarımları oldukça başarılı."

Buraya birbirinden farklı dört seçenek yerleştirilmiş: Deathmatch (En fazla beşer kişiden oluşan iki takım birbiriyle savaşır), Plunder (Her iki takım da hazineyi çalıp kendi üssüne getirmeye çalışır, zaten adı üstünde, talan etmek), Elimination (Beşer kişiden oluşan iki takımdan toplamda beş kez yapılan maçlarda üçünü kazanan galip sayılıyor) ve son olarak da Chain Reaction (Bu da bildiğimiz bayrak kapmaca gibi işliyor, bir iki küçük farkı var).

Son söz

Biraz uzunca olan incelemede bu başlığı görünce, “oh be nihayet” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama hakkını vermek lazım, muazzam bir yapımdan bahsediyoruz burada. Hikaye modunda ortalama 10-13 saat oynama süresi sunan ve bunu beş farklı çoklu oyuncu moduyla bir hayli uzatacağa benzeyen Uncharted 2: Among Thieves tek kelimeyle bir şaheser. Klişe bir hikayesi olsa da nefes kesen kurgusu, hiç düşmeyen heyecanı ve tek solukta oynatabilecek kadar sürükleyici olmasıyla bu oyunu alacaklarınız listesinin en tepesine yerleştirmenizi “hararetle” tavsiye ederiz.
Yorumlar 107
MK Okuru
MK Okuru 6.09.2024 20:40
Kalan Karakter: 300 Gönder
berkocal259
berkocal259 8.02.2017 20:03
Hayatımda oynadığım en kötü oyunlardan biri.(en kötüsü uncharted 1)
1- Düşmanlar arasında en ufak bir farklılık yok çoğu mermi süngeri ve buna boslar bile dahil.
2- Hikayesi çok saçma hele o fantastik ögeler dahada saçma. Hayatımda bukadar kötü hikaye gördümmü bipmiyorum.
3- Oyunda "Oynanış" denen birşey yok çok sıkıcı nefret ettim resmen uncharted serisinden. Umarım 3. Ve 4. Oyunlarda bunun kadar saçma ve sıkıcı degildir.
MK Okuru
MK Okuru 10.04.2017 23:03
kaç yaşındasın ?
Kalan Karakter: 300 Gönder
İlginizi Çekebilir