World of Warcraft: The War Within İnceleme

World of Warcraft: The War Within inceleme: İnternet kafede tesadüfen gördüğüm Warcraft II: Tides of Darkness’ın kapağındaki korsan ve orc ilgimi çektiği için tanıştığım Warcraft dünyasında, çıktığı ay oynamaya başladığım World of Warcraft en uzun süre oynadığım MMORPG olmayı başardı. Kimi zaman ara versem de Shadowlands ek paketine kadar bütün paketleri çıktığı hafta alıp en azından ana hikayeyi ve raidleri tamamlayana kadar devam ettirdim.

World of Warcraft: The War Within İnceleme: Yeni Başlangıçlar

World of Warcraft: Shadowlands incelemesinde biraz fazla gaza gelmiş ve ileride oldukça iyi anacağımız bir paket olacağını düşünmüştüm. İlerleyen güncellemeler ile hem oynanış hem de hikaye açısından yaptıkları seçimler sonrasında ise hem Warcraft evreninden hem de WoW’dan tiksinmiş bir şekilde oyunu bıraktım ve Dragonflight’ı oynamadım. Chris Metzen’in Blizzcon’da çıkıp WorldSoul Saga ve ilk paketi olan The War Within’i duyurması ile tekrar biraz ilgilenmeye başlasam da, The War Within’e karşı büyük bir önyargı sahibi olarak girdim. Bakalım World of Warcraft: The War Within önyargılarımı ne kadar kırabilecek.

Dalaran’ı Yine Vurdular

Legion ek paketinin sonunda Azeroth’un ortasına bir kılıç saplanmıştı ve sonrasında bu kılıcı unutup bambaşka diyarlara gittik, orayı da arada bir turistik ziyaretler dışında kullanmadık. Azeroth ise bu gidişata bir dur demeye karar veriyor ve çeşitli bölgelerde ortaya çıkan “Hatıralar” ile “Ben hala buradayım” hatırlatmasını yapıyor. Ek paket öncesindeki etkinliklerde Onyxia - Lich King - Hogger gibi eski ezeli düşmanların hatıralarını yeniyoruz. Ardından olayları araştırmak ve Azeroth’dan geldiğini düşündüğümüz çağrıya yanıt vermek için kılıcın olduğu bölgedeki Titan yapısına gidiyoruz. 

Azeroth’un sözcüsü Magni Bronzebeard, Alleria Windrunner, Thrall ve Khadgar ile beraber Dalaran’a dönüyor, uçan şehri Azeroth’un yeni bir bölgesine ışınlıyor ve ardından beklenmedik bir saldırıya uğruyoruz. Saldırının başında ise Legion zamanında Shadow Priest oynayan oyuncuların yakından tanıdığı Xal'atath “Blade of the Black Empire” var. Çeşitli olayların ardından olan yine Dalaran’a oluyor ve koca şehir harap olurken parçaları yeni bölgemiz Khaz-Algar’ın üzerinde dağılıyor.

Khaz-Algar bölgesi zamanında Titan’lar tarafından yaratılmış Earthen adı verilen ve cücelerin ataları sayılan bir ırka emanet edilmiş. Bu bölgede Titan’ların sırlarından çok daha fazlası bizi bekliyor. Arathor imparatorluğununkurucusu olan Arathi kabilesinin bir parçasının yaşadığı Hallowfall, iç çekişmelerine dahil olduğumuz Nerubianşehri Azj-Kahet ve bolca Earthen macerası bizi bekliyor.

Bu ek paketin ana hikayesinin, serinin en kısa hikayesi olacağını söylemişlerdi, gerçekten de hiç yan görevlere takılmazsanız 7 saati geçmiyor. Üstelik bu defa her ek pakette gördüğümüz standart karakterlerden çok Moira, Dagran, Anduin ve Alleria üzerinden ilerliyor. Özellikle Alleria Windrunner’ın hiçlik ile olan bağı ve Xal’atath ille olan mücadeleleri hikayenin baş yıldızı. 

Oyunun ana hikayesi oldukça iyi, hikaye anlatımı ara sahneler ve vakit ayıran oyuncuları tatmin edecek oyun içi diyaloglar ile güçlendirilmiş. Ana hikaye boyunca hem karakterleri daha iyi tanıyor hem de güzel maceralar tecrübe ediyorsunuz. Ana hikayede en büyük sıkıntım ise hikayenin aşırı Alliance olması oldu. Earthen cüceleri ve Moira, Anduin’in iç çekişmeleri, Alleria’nın hiçlik savaşı, Arathi halkı falan derken Alliance ırkları içinde kalıyoruz. Nerubian tarafına gelince sevindim gerçekten. Arada biraz farklılık olsun diye Kobold yan hikayelerine falan gittim. World of Warcraft’ın Horde tarafını kullandığı nadir zamanlarda “Pis kötüler” kafasında takılması, diğer zamanlarda da konu mankeni gibi kullanması canımı sıkıyor. Tabi bu bir eksi değil, kişisel bir görüş. Ben Alliance dramalarından fazlaca sıkıldığım için söylüyorum.

Yan görevler ise yine üzerinde iyi uğraşılmış ve oyuncuyu sıkmayacak türden içerikler. Hatıralarını kaybetmeye başlamış bir Earthen için kapanma günü öncesi yaptığımız görevler, WoW tarihinin unutulmazları arasına girecek kadar etkileyici. Ayrıca Kobold ve Nerubian halklarını daha iyi tanımamızı sağlayan çok güzel görevler de bulunuyor. Bu görevleri yaparken yeniden Azeroth’a dönmenin ne kadar güzel olduğunu tekrar düşündüm. Burada hala öğrenilecek bir çok şey bizi bekliyor.

Yerin Altında Koca Bir Diyar

Khaz-Algar haritasında 4 farklı bölgeyi ziyaret ediyoruz, Isle of Dorn, Ringing Deeps Hallowfall ve Azj-Kahet. Isle of Dorm giriş bölgemiz, Dalaran’ın tahliye edilen halkının bir kısmı ve Earthen cücelerinin yanı sıra The War Within’in merkez şehri de burada bulunuyor. Buradan daha fazla Earthen ve Titan hikayesinin bizi beklediği Ringin Deeps’e geçiyoruz. Ardından gökyüzündeki koca bir kristalin gün döngüsü benzeri bir mantıkla Light - Shadow formlarına geçtiği Hallowfall’da Arathi halkıyla tanışıyor ve son olarak Nerubian’ların şehri Azj-Kahet’e iniyoruz. İniyoruz derken ciddiyim, harita tıpkı Elden Ring’in yer altı bölgesi gibi, yana doğru değil aşağı doğru açılıyor.

Haritalar birbirine bağlı ve Dragonflight ile haritaları uçarak gezmek en baştan itibaren açık. Normal binekleri kullanmak için yine Pathfinder başarımına ihtiyacınız var ama Dragonflight’a alıştıktan sonra normale dönmek bana zor geldi. Haritalar çok iyi gözüküyor, özellikle Hallowfall, taştan gökyüzünde parıldayan kristali ile benim için paketin en güzel gözüken bölgesi oldu.Ayrıca üstümüzde koca bir tavan olmasına rağmen kapalı alanda yaşadığım “sıkışıklık” hissiyatını yaşamadım, bölgeler devasa hissettiriyor. 

World of Warcraft’da endgame denince akla gelen etkinliklerin başında Dungeon ve Raid’ler gelir. Şu anda Raid ve Mythic+ zindanlar henüz aktif değil, zaman geçtikçe açılacaklar (M+ 10 Eylül’de geliyor) Zindanlar genel olarak güzel, senaryoda tecrübe ettiğiniz hikayeleri destekleyen iyi içerikler ile geliyorlar. Fakat bana biraz fazla kolay geldiler, her defasında girdiğim takımlar mı iyiydi emin değilim ama Heroic zorlukta bile neredeyse koşarak gittik. Muhtemelen Mythic+ tarafına ağırlık vermek istiyorlar. Fakat zindanlar dışında başka bir etkinlik arıyorsanız sizi Delves ile tanıştıralım!

Mini zindan olarak da düşünebileceğimiz Delves, daha önce sunulan “Scenario” ya da Horrific Visions gibi (Thorghast’ı anmak istemiyorum) kendi başınıza yapabileceğiniz etkinliklerden biri. Yanınıza ünlü kaşif Brann Bronzebeard’i alıp mini zindanlarda ufak bir maceraya çıkıyorsunuz. Üstelik Brann’ı saldırı ya da iyileştirme görevlerinden birine verip, kendiniz de buna uygun bir şekilde giriyor ve rahatlıkla ilerleyebiliyorsunuz. Brann’in sahip olduğu yetenekleri ayarlama ve ona seviye atlatma şansı da var. Yeni sezon ile birlikte bu bölgelere özel görevler ve kozmetik görünümler de ekleyecekler. İlla yalnız yapmak zorunda da değilsiniz, takım arkadaşlarınız ile birlikte girip temizleme şansınız da var. Kendi içinde seviyelere ayrılan Delves, oldukça iyi seviyede eşyalar düşüren alternatif bir endgame etkinliği olmuş. Tabi ileride Torghast gibi bunu da bozabilirler, temkinliyim. 

Son seviyeye geldikten sonra yapabilecekleriniz şu an için biraz kısıtlı. Zindan ve Delves dışında açık dünyada yapılabilecek World Daily görevleri var ama yıllardır değişmeyen “15 tane nerubian kesip solucanları besle” tadında devam ediyorlar. Bölgelere özel etkinlikler de var, mesela Isle of Dorn’da temizleyip aktif hale getirdiğiniz tiyatroda çeşitli oyunlar oynayabiliyorsunuz. Ama günün sonunda açık dünya görevleri hala aynı, ödülleri iyi sıkıcı ama hızlı tamamlanan görevler.

Ekibi Yeniden Bir Araya Topluyoruz

The War Within’in benim ilgimi çekmesini sağlayan en önemli özellik, büyük bir geliştirme olduğunu düşündüğüm Warband sistemi oldu. Warband denen sistem sayesinde bütün karakterleriniz, Horde - Alliance ya da farklı sunucu ayrımı yapmadan bir araya geliyor. Zaten karma guildler ve Dungeon-Raid sistemi oyuna gelmişti. Şimdi kendi karakterlerimiz de bir araya geldi. Oyun içi para - materyal ya da çoğu karaktere bağlı olarak düşen eşya karakterlerimiz arasında takasa girebiliyor. Warband özel bankasına attığınız eşyayı diğer karakterleriniz alıp kullanmaya devam edebiliyor. Bu sayede farklı bir sunucuda olduğu için uzun zamandır oynamadığım karakterimi tekrar aktif göreve döndürme şansı da edindim. 

Warband sadece karakterler arasındaki sınırları kaldırmıyor, gereksiz grind çilesini de bitiriyor! Bir karakteriniz ile reputation kastıktan sonra gidip diğeri ile tekrar aynı görevleri tekrar tekrar yapmak, renown seviyesini yükseltmek gibi ekstra yük bindiren şeyler ortadan kalkmış durumda. İlk karakterimi kastıktan sonra ikinciye geçip aynı çileyi bir daha çekmemek büyük bir mutluluk oldu. Üstelik 2 kere ana senaryoyu bitirince %10 XP bonus ve doğrudan bölge seçim hakkı vererek diğer alt karakterleri daha da hızlı geliştirmenizin önünü açmışlar.

Oyun içi birçok para birimi, crafting malzemesi ve eşyaların yanı sıra bazı “soulbond” ekipmanların da “Warbound until-equipped” şeklinde düşmesi, Hunter ile gezerken yolda görüp öldürdüğünüz rare düşmanın üzerinden düşen yüksek seviye plate zırhı hesabınızdaki diğer Paladin ya da plate giyen karakterlerden birine gönderme fırsatı sunuyor. Oldukça faydalı bir özellik.

Sınıflardan bahsetmişken, yeni gelen Hero Talent kısmına da kısaca değineyim. 70 seviyeye kadar karakterinizin yeteneklerini standart Talent ağacından veriyorsunuz fakat 71. seviyeden itibaren ek yetenek ağacına geçiş yapıyorsunuz. En az 2 farklı seçenek sunan bu ağaçlarda, karakterinizin yeteneklerini güçlendiren ek özellikler geliyor. Benim MM Hunter için seçtiğim Sentinel ile düşmanın tepesine bir gözcü baykuş gönderip ekstra saldırılar yapmam hem görsel açıdan güzel gözüküyor hem de ekstra hasarı oldukça iyi. Tabi bu ağaçların biraz düzenlemeye ihtiyacı var, şu haliyle güç dengeleri pek yerinde değil. Ama yıllardır gelen “Borrowed Power” mekaniklerinden daha güzel.

Sonuç

World of Warcraft: The War Within, benim Shadowlands ile seriye karşı oluşan memnuniyetsizliğimi büyük ölçüde temizlemeyi başardı. Pandaria Remix’i bir süre oynayıp “güzel günlerdi” dediğim, The War Within ile özlediğim “eve gitsem de WoW oynasam” seviyesine gelmiş. Hikaye sunumu çok iyi, hem ana görev hem de yan görevlerde özen gösterilmiş, yeni sistemler ile tek başına oynayan oyuncuya daha fazla imkan sağlanmış, özetle tam aradığım online oyun olmuş. Oynamadığım Dragonflight ile gelen Follower Dungeons ve yeni crafting sistemini, büyük keyif aldığım Dragonflight uçuş sistemini de ayrıca beğendim. Ayrıca görevlerini tamamladığımızda Earthen ırkı da yeni oynanabilir karakterler “Allied Races” altına ekleniyor.

Sıkıntıları yok mu, var tabi. Yeni paketi aldık ama seneye çıkacak yeni paketi ve sonrakini tekrar alacağız, zaten aylık ücret ödüyoruz, bunun üzerine “erken erişim” adı altında daha yüksek seviye paketi aldırmaya çalışıp, oyun çıktıktan sonra seviye atlamayı daha zor hale getirmeleri çok tatsız bir durum mesela. World Quest sisteminin Daily Quest’e göre daha iyi olduğu kesin ama bu kendini tekrar eden görevler sıkıcı mesela. İçim dışım Alliance oldu paket boyunca, bu da benim gibi gönülden Horde oyuncular için biraz can sıkıcı mesela, Thrall’ın hikayenin en sonunda “Aaa ben de vardım” diye ortama girmesi falan. Ayrıca Delves sistemini ne kadar destekleyeceklerini merak ediyorum. Bu defa önden övüp sonradan hayal kırıklığı yaşamayı istemiyorum.

Worldsoul Saga adını verdikleri üç paketten oluşan yeni hikayenin girişini çok iyi yapmışlar ve “Hala buradayız ve rakipsiziz!” mesajını güçlü bir şekilde vermişler. Benim gibi oyunu bırakmış ve nispeten “Filler” diyebileceğimiz Dragonflight paketini de oynamamış oyuncular için yepyeni içerikleri ile keşfedilecek bir sürü şey sunuyor The World Within. Bunu ne kadar sürdürebileceğini ise ilerleyen güncellemeler ve gelen içerikler ile göreceğiz.