Kendinizi benzer birçok oyunda olduğu gibi tek kişilik bir ordu sanmanızı
engelliyor. Gerçekten ordu ile beraber ilerlediğinizi hissediyorsunuz. Bunun
dışında düşmanlar konusunda bana göre bir başka güzel nokta ise Insomniac’ın
boyut konusundaki düşüncelerinin değişmesi, çünkü ilk oyunda karşımıza çok büyük
yaratıklar pek fazla gelmiyordu, ama ikinci oyunda karşılaştığımız birçok
Chimera’nın boyutları fena halde büyük. Devasa boyuttakiler dışında 3-4 insan
boyunda sürekli karşılaştığımız yaratıklarda geliyor ki, açıkçası bu durum bana
çok zevk verdi, bence oyunun heyecanını da katlayan etkenlerden biri olmuş.
Devasa demişken, o inanılmaz boyutlardaki boss düşmanlarımızdan da bahsetmeden
olmaz. Hepsi birer şaheser diyebilirim, kesinlikle görülmeye değer. Hatta şuana
kadar gördüğüm en heyecanlı boss savaşlarından biri olan oyundaki ilk boss
yaratığını hala unutamadığımı belirtmeliyim.
Tabii ki düşmanların bu denli iyi olmasını sağlayan çevre faktörü de R2’de
görevini çok başarılı bir şekilde yapıyor. Oyun boyunca Amerika kıtasını
California’dan Utah’a, Idaho’dan Louisiana’ya, Iceland’dan Mexico’ya, kadar
dolaşıyoruz. Her gittiğimiz yer çok iyi tasarlanmış bölümlerden oluşuyor. Bunlar
için de, nehirler ve ormanlar, kanyonlar, yıkık ve sular altında kalmış koca bir
şehir, müthiş boyuttaki uzay gemileri gibi çok başarılı mekanlar yer alıyor. Ama
şahsen ben daha çok yıkık şehir ortamında bulunmayı seven biri olarak, ormanlar,
uzay gemileri gibi bölümler pek hoşuma gitmiyor, o yüzden atmosfer olarak ilk
oyunun bu konuda daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Çünkü R2’de daha çok zamana
karşı verilen bir mücadele söz konusu ve bu yüzden bir an önce bir şeyleri
yapalım ve bitsin psikolojisi ortaya çıkmış, bu da oyunun temposunu ciddi
derecede artıyor, dolayısıyla anı yaşamak zorlaşıyor. Mesela boss savaşları için
ortaya çıkmış yaratıklar hakikaten harikulade, lakin çok kolay ölüyorlar ve
birkaç dakika için de geçip gidiyorsunuz. Buna örnek vermek gerekirse, Chicago
bölümündeki bir bina boyutundaki yaratığı hepiniz görmüşsünüzdür, işte o
yaratıkla karşı karşıya geldiğimizde olayların beklediğinizden daha düşük bir
tempoda gerçekleşip, sona erdiğini görebilirsiniz. Bu konuda biraz daha
özenebilirlermiş diye düşünüyorum, mesela birkaç defa karşı karşıya gelip her
seferinde kıl payı kurtulduktan sonra öldürebilirdik, hem bu sayede heyecan ve
zevk artardı hem de oyunun süresi uzardı. Açıkçası bu büyük yaratıkları
gördüğümde beklentilerim çok yüksekti, fakat biraz hayal kırıklığına uğradım, en
azından onlarla mücadele ederken ki heyecan için…
Var olmak için yapılan savaş
Oyundaki amacımız görüldüğü gibi insanoğlunun son bulmasını engellemek, çünkü
bunun için büyük bir azimle ilerleyen yaratıklar var ve bizde olabildiğince
mücadele veriyoruz. Açıkçası bu konuda oyunun çok zorladığı anlar olabiliyor.
Bilhassa düşmanların çok yoğun geldiği anlar var ki, aynı yeri birkaç defa
oynamak zorunda kalabiliyorsunuz. Tabii burada oyundaki AI (yapay zeka) müthiş
iş görüyor. Şahsen son zamanlarda gördüklerim arasında en başarılısı olduğunu
rahatlıkla söyleyebilirim. İlk oyuna göre çok daha geliştirilmiş bir şekilde
karşımıza çıkan yaratıklar, gerektiğinde saklanıyor, saldırıyor, zor durumda
kaldığında bomba atıyor, hatta üstünüze doğru koşarak direk kamikaze dalışı
yapabiliyor. O yüzden R2, bu konuda oldukça başarılı olmuş. Ayrıca oyunu bu
kadar zevkli hale getiren bir başka etken ise müthiş oynanabilirlik, çünkü
inanılmaz derecede rahat olmuş. Aslında genel olarak ilk oyunla benzer olsa da,
daha önce R3 olarak tasarlanmış yakınlaştırma, bu sefer L1’e alınmış ve oyunu
oynamak çok daha rahat bir hale gelmiş. Bunun dışında karakterin ve silahların
hareketleri daha esnek olmuş, ilk oyuna oranla çevrenize daha fazla hakim
olabiliyorsunuz.
Bir de oyunun garip görünen, ama kullanışı çok rahat olan silahlarından da
bahsetmek gerekir diye düşünüyorum. Genel olarak ilk oyundaki silahların hepsini
ikinci oyuna da taşıyan yapımcılar, birkaç tanede fonksiyonu geniş silahlar
eklemiş ve hepsini çok seveceğinizi de söyleyebilirim. Oyun boyunca da keşke
daha fazla silah taşıyabilsek diye iç geçirmiyorsunuz desem yalan olur, çünkü
ciddi anlamda çok başarılı tasarlanmış silahlar var ve hepsinin birden fazla
fonksiyonu mevcut, bunları ise gamepad üzerinde çok rahat uygulayabiliyorsunuz.