Killzone: Shadow Fall’un ölüm sistemi biraz farklı. Görevler esnasında çevreden adrenalin paketleri buluyorsunuz ve bu adrenalin paketlerini kullanarak hayatta kalıyorsunuz. İsterseniz kendiniz kullanabiliyorsunuz, isterseniz de öldüğünüz zaman drone’un sizi kaldırması için yedekte saklıyorsunuz. Unutmadan şunu da söyleyeyim. Eğer drone’u kullandıysanız ve şarj olma esnasında ise sizi kaldıramıyor ve adrenalin pakediniz olmasına rağmen oracıkta ölüveriyorsunuz. Ölmediğiniz zaman yani yeniden dirildiğinizde zaman yavaşlıyor ve slow motion moduna giriyor. Bu sayede düşmanları kolayca temizliyorsunuz ve tekrardan ölmeniz biraz daha güç kılınmış oluyor.
Dualshock'tan gelen sesler beni korkuttu!Drone’u kullanarak savaşınızı daha da kolaylaştırabiliyorsunuz fakat drone’u kullanmanın süresi biraz kısıtlı. Onun için gözünüzü el bombalarına dikebilirsiniz. Bu el bombalarını kullanarak dilerseniz onları sersemletiyorsunuz, dilerseniz de direkt olarak öldürüyorsunuz. Oyun içerisinde edindiğim tecrübe yardımıyla sizlere şunu söyleyebilirim ki, sersemletme bombası daha çok işe yarıyor. Eğer bu iki seçeneği de kullanmazsanız zorlu bir savaştan canlı kalmanız oldukça zor. Çünkü oyun ilerledikçe zorluk seviyesi de artıyor ve oyun geçilmez bir hal alıyor.
Touchpad kısmı haricinde yeni gelen birkaç kısım daha bulunuyor. Mini hoparlör, kulaklık çıkışı ve arkadaki move sensörü gibi. İşte bunlar da oyun içerisinde interaktif bir işlev görüyorlar. Move sensörü öldüğümüzde kırmızı oluyor, canımız ful iken yeşil duruyor ve farklı farklı renklere bürünüyor. Mini hoparlör ise toplamış olduğumuz ses kayıtlarının sesini bize aktarıyor. Yani ses televizyondan değil Dualshock 4’ten geliyor. PlayStation 4’ün kutusundan çıkan kulaklık ile sesi sadece sizler duyuyorsunuz. “That’s all folks.”
Silahların biraz kısıtlı olduğunu söylemek mümkün fakat bu kısıtlama hiçbir zaman canımı sıkmadı diyebilirim. Shadow Marshall üyelerinin kullanmış olduğu silah her zaman yanımızda bulunuyor ve aşırı güçlü bir silah. Yani mermilerini düzgün ve idareli bir şekilde kullanırsanız sizi oyunun bitimine kadar taşıyabilir kendisi. Diğer yandan yere düşen Shadow Marshalllar’ın silahlarını da kullanabiliyoruz. Onları da kullanmak ayrı bir zevkli, teknolojiden daha yoksun bir şekilde üretilmiş olduklarını da söyleyebilirim. Daha çok gerilla tarzı yapıdalar.
Konsollar için ufak bir gelişimOynanışına hayran kalınacak bir durum yok tabii ki ama kötü de değil yani. Eleştirmenlerin eleştirisine maruz kalmış olduğunu gördüm. Not olarak şunu da bir kenara yazabilirim. Crysis’te görmüş olduğumuz yer çekimsiz bölümler Killzone’da da yer alıyor. Görevler esnasında bu alanlara girip çıkıyoruz ve farklı bir tema içerisine bürünüyoruz. Yer çekimsiz alanlar haricinde bizleri havaya uçurabilen birkaç yer de bulunuyor. Buralardaki güç merkezlerini yok ediyoruz ve bir enerji açığa çıkıyor. Bu enerji de bulunduğu yerdeki nesneleri yukarıya doğru çıkartarak bize yeni bir yol oluşturmuş oluyor, tabii ki bize zarar vermiyor.
Oynanıştan bu kadar bahsetmek yeterlidir bence. Zaten drone işimizi oldukça kolaylaştırdığından başka hiçbir şey olmasa da olur diyoruz bazen. Ve en can alıcı kısıma gelmiş bulunmaktayız, oyunun grafiklerine. Yeni nesilin ilk oyunlarından biri olan Killzone: Shadow Fall bu anlamda bir devrim yapması gerekiyordu fakat yapamadı. Killzone 2’nin E3 fragmanını izlemişsinizdir herhalde. Oyun içi görüntüler ile çekildiği söylenen fragman oldukça büyüleyiciydi fakat oyuna girdiğimizde tam olarak aynısını bulamamıştık.