Siz bir silahsınız ve gidiyorsunuzPeki şikayetçimiyiz? Kesinlikle değil! Oynadığımız oyun FPS olunca düşmanı deşmekten önemli başka bir olamaz. Ama yine güzel konuşamayacağım sevgili okur. Wolfenstein oyun tarzı olarak Bethesda çatısında geliştirilen başka bir oyun olan Dishonored ile inanılmaz benzerlik gösteriyor.
Yani hem gizlilik hem aksiyon. Arada kaldığım durum bu oldu. Eğer benim gibi bir adama oyunda gizlenme seçeneği verirseniz diğer ihtimalleri düşünmez bile. Ama oyunu incelemek için oynadığım içim karma bir oynanışla ilerledim.
Yuvarlak tuşuyla eğiliyoruz ve düşmanın görüş açısına girmediğimiz sürece tamamen görünmez oluyoruz. Düşmanların belli devriye rotaları var ve bir kaç kez gözlemledikten sonra teker teker herkesi indirebiliyoruz. Bazen düşman ulaşamayacağımız uzaklıkta oluyor, bu seferde bıçağı ona fırlatıyoruz.
Açıkçası gizlilik olayının bu kadar iyi olmasını beklemiyordum. Özellikle elimizdeki bıçağı düşmana saplarken gösterilen animasyonlar beni mest etti. Oyunu bu şekilde iki türlü bitirebilmek bile önemli bir adım ve MachinaGames bu işin altından hakıkıyla kalkmış.
İşin aksiyon kısmına geldiğim zaman ise gerçekten hüsran yaşadım. En basit tabirle vuruş hissi neredeyse yok. Şaka yapıyorum. Rage'in grafik teknolojisini alan MachineGames keşke vuruş hissini de alsaymış. Cidden düşmanı vurup vurmadığımı bile zar zor anlayabildim oynadığım süre boyunca.
Oyunda oto-aim olmadan oynadım ve cidden her ateş ettiğimde rahatsız oldum. Halbuki aksiyon güzel hazırlanmış. Ama tadı olmayınca o çatışma sonrası dinginliği bile veremiyor. Hani bayağı üzerimize geliyorlar biz de vuruyormuş gibi yapıyoruz. Düşmanın üzerine geldiğimizde kırmızıya dönüşen imleç hariç düşmanı vurduğumuza dair hiçbir kanıt yok. Öldüklerini görmek dışında. Bunun dışında duvarların kenarlarından boynumuzu zürafa gibi uzatıp ateş edebiliyoruz. Bu aynı Dishonored'de olduğu gibi hem aksiyon hem de gizlilik durumlarında inanılmaz yardımcınız oluyor.
Wolfenstein: The New Order sıradan dümdüz gittiğimiz bir FPS oyunu değil. Yani en azından böyle iddia ediyor. Aşağı tuşuna bastığımızda açılan bir haritamız var ve bize görev bölgelerini direk olarak gösteriyor. Aynı zamanda haritadaki soru işaretleri gittiğimizde oyundaki toplanabilir ödülleri alabiliyoruz. Oyunda 50 altın eşya, 72 enigma kodu ve 10 adet mektup toplanmaya hazır bekliyor. Bu eşyaları yaklaştığımızda soru işareti olarak görebileceğimiz gibi, her bölümün içinde bulunan haritayı bulmamızla direk olarak görebiliyoruz.
Bunun dışında ise New Order beni en çok rahatsız eden şeyi yapıyor. RPG öğeleri varmış gibi davranıyor. Bu Rage'de de vardı ve gerçekten rahatsız ediciydi. Yahu insan en azından mermilerin üzerinden geçerek onları toplamak istiyor. Mermi sıkıntısı çektiğimiz hayatta kalma oyunu değil ki bu. İnsan düşmanla rahat rahat kapışmak istiyor ama illa her düşmanın üzerine gidip loot yapmamız gerekiyor. 3 mermi, 5 mermi, 15 mermi derken insan "Eh yeter be!" diyip isyan edebiliyor.
Hani ne alaka diyebilirsiniz ama Wolfenstein elimize iki silah birden alıp katliam yapabildiğimiz bir oyun. Bir düşmanla çatış, mermileri topla, ikisini hallet git mermi topla mantığı cidden saçmalık ötesi.
Aynı durum sağlık ve zırh paketleri içinde geçerli. İlla o kare tuşuna basmam gerekiyor mu cidden? Bu oynanışa ne katıyor? Tamam sağlığımızın kendi kendine dolmaması ve bu sağlık kitlerine ihtiyacımız olması çok güzel birşey. Ben de sevmiyorum güneş pilliyle iyileşilen oyunları ama tetik tuşundan çok loot tuşuna basmak canımı inanılmaz sıktı.
-Mış gibi yapmak yerine hiç yapmasaydı daha iyi olurdu diye düşünmekteyim ben. Zaten vuruş hissi yok, düşmanlar da yapay zeka kırıntısı bile yok, sen bir de benim aksiyonumu saniye başı bölüyorsun. Hiç olmadı MachineGames, hem de hiç. Gizlilik mekanikleri inanın aksiyona göre çok daha iyi işliyor.
RPG öğeleri deyince aklıma geldi: Wolfenstein: The New Order'da birde perk sistemimiz bulunuyor. Perkler sizin oynayış biçimize göre şekilleniyor ve belli özellikler kazanıyorsunuz.
Stealth (Gizlilik) ile bıçak fırlatma, sağlık puanı kazanma ve düşmanı sessizce indirmek üzerine yetenekler alırken, Assault (Saldırı) ile iki elinizde sihal ile daha etkili olup, fazladan zırh kazanıyorsunuz. Tactical (Taktik) odaklanma ve siper arkasında savaşırken avantaj sağlarken, Demolition (Tahrip) ile patlayıcı silahlar üzerinde uzmanlaşıyorsunuz.
Yetenek ağaçlarımız bizi teferruata sokmadan kendi kendilerine açılıyorlar. Mesela beş kişiyi sessizce halledince yeni bir perk kazanıyor ve sonraki aşamaya geçiyoruz. Basit ve güzel tasarlanmış bir yetenek sistemi anlayacağınız. Kafamızı karıştırmadan güzel güzel ilerliyoruz. Fakat burada da -mış hissiyatı ortaya çıkıyor. Otomatik kazanımlarla gelen perk sistemine RPG öğeleri var demek saçma kaçıyor.