Türkiye’de oldukça fazla Hollywood yapımı işler sevilmektedir. Bu filmler arasında yer alan yapımlar her zaman ilgi çekiyor.Ancak sinemayı büyük bir çatı olarak ele alırsak, bu çatının altında farklı ülkelerden kendine has ve güzel yapımların çıktığını görebiliriz. Tabi bu durumun oluşmasında tekelleşmiş olan sinema salonları büyük bir etken rol oynamaktadır.
Ancak izleyici olarak bizim de araştırma yapıp yeni filmlerle tanışma ihtimalimizin olduğunu atlamamak gerekli. Bugün "ölmeden önce izlenmesi gereken 5 İran yapımı film" isimli yazımda anlatacağım yapımlar, hemen yanı başımızda olan İran’dan, hayata bakış açınızı ve özellikle de sinemaya olan bakış açınızı değiştireceğini düşündüğüm naçizane önerilerdir. O zaman yavaşça İran'ın gelmiş geçmiş en iyi filmler listesine geçelim.
1990 senesinde usta yönetmen Abbas Kiyarüstemi tarafından çekilen yarı belgesel tadında olan Close-Up, dünya çapında büyük bir yankı uyandırmıştır. Filmin en büyük özelliği, alışagelmişin dışında bir kurguya sahip olmasıdır. Gerçek ile kurguyu o kadar güzel bir oranda harmanlamıştır ki ayırt etmek güç hale gelmiştir.
Kendisini ünlü yönetmen Mohsen Makhmakbaf olarak tanıtan ve varlıklı bir aileden çekeceği yapım için para istemesi sonucunda tutuklanan bir kişinin gerçeğe dayanan öyküsünü konu alır. Öykü de yer alan kişiler, Close-Up'da kendilerini oynamıştır. Kiyarüstemi, Hüseyin Sabzian isimli adamın tutuklanma haberini okuduktan sonra ilgili makamlardan izin talep etmiştir. Kendisi Close-Up için “Göz bebeğim” demektedir.
1997 senesinde usta yönetmen Abbas Kiyarüstemi tarafından çekilen Tase of Cherry, aynı sene Cannes Film Festivali'nde Altın palmiye ödülüne layık görülmüştür. Kullandığı renk paletleri ve sabit kamera çekimleriyle, anlatmak istediği temayı izleyiciye başarılı şekilde aktaran Kiyarüstemi, ölüm, yaşam ve tanrı olguları arasındaki bağıntıyı irdelemiştir.
2017 senesinde usta yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin sinemaya veda ettiği yapımdır. Fotoğrafçı Mark Edward Harris’in kitabının ön sözünde “Sıradanlık büyük ekranda yerini alınca onun kaçınılmaz büyüsüne bulanır, anlamı değişir, bakılması gereken olur” sözleriyle yer alan Kiyarüstemi, 24 Frames'de tam olarak bu düşüncesini hayata geçirmiştir. Bu film için herhangi bir şekilde sinopsis yahut inceleme yazmak oldukça güçtür.
1996 senesinde Muhsin Makhmalbaf tarafından çekilen A Moment of Innocence, büyük kitlelerce övgü yağmuruna tutuldu. Geçmişten çıka gelen bir anı yahut geçmişin sonsuz perdelerinde bir tiyatro oyunu olarak bahsedilebilir filmden.
Yönetmenin kendisini oynadığı ve 17 yaşında yaşamış olduğu bir olay üzerinden değişim ve dönüşüm olgularının irdelendiği deneysel bir içeriktir. İran sinemasına has bir tarz haline gelmiş gerçek ile kurguyu harmanlama olayını görmekteyiz.
1997 senesinde bir diğer usta yönetmen olan Majid Majidi tarafından çekilen Children of Heaven, ABD’de gişe rekorları kırmıştır. Masalsı anlatımıyla öne çıkan yapım, yoksul bir ailenin çocukları olan Ali ve Zehra isimli iki küçük kardeşin bir çift ayakkabıyı ortak olarak giymek zorunda olmasından dallanan öyküsünü beyaz perdeye aktarmaktadır.
Kimi eleştirmenler filmde yoğun olarak hissedilen masumiyet ve keder duygularından dolayı Vittorio de Sica’nın başyapıtı olan Bisiklet Hırsızları ile kıyaslamışlardır.
------------------------
Çünkü neden olmasın :)