Silksong, PlayStation 5 için yalnızca 16 sterline satışa sunuldu. Ortalama 30 saatlik oynanış süresi sunan oyun, saat başına düşen maliyet açısından bakıldığında oldukça cazip bir noktada duruyor. Bu fiyat politikası sayesinde, Metroidvania türüne ilgi duymayan ya da Soulsborne oyunlarını fazla zor bulan oyuncular bile deneme şansı yakaladı.
Triple-A yapımların 70 sterlinlik standart fiyatlara ulaştığı, hatta GTA 6 gibi büyük projeler için 80–100 sterlin seviyelerinin konuşulduğu bir dönemde, Silksong’un düşük fiyatı dikkat çekti. Basit bir mantıkla, daha düşük fiyatın daha geniş bir kitleyi cezbetmesi beklenir. Nitekim Silksong, yalnızca üç günde 5 milyon satışla 80 milyon sterlin gelir elde etti. Bu rakam, oyunun geliştirme maliyetlerinin çok üzerinde bir kazanç anlamına geliyor.
Sektörün devleri, güçlü markaları sayesinde yüksek fiyat politikası uygulamaya devam ediyor. Rockstar’ın GTA serisi veya Activision’ın Call of Duty oyunları, sadık kitleleri nedeniyle yüksek etiket fiyatlarını tolere edebiliyor. Ancak aynı durum çoğu stüdyo için geçerli değil. Yüksek fiyat, özellikle sıra dışı ya da deneysel oyunlara yatırım yapmayı oyuncular için riskli hale getiriyor.
Fiziksel üretim maliyetlerinin neredeyse ortadan kalktığı bir çağda, dijital satışların bu kadar yüksek fiyatlarla yapılması birçok oyuncuya fazla geliyor. Silksong’un uygun fiyat politikası, dijital dağıtımda daha esnek olunabileceğinin en net örneği. Üstelik kaliteyi düşürmeden, daha erişilebilir bir modelin nasıl başarı getirebileceğini gözler önüne seriyor.
Silksong’un fiyatlandırma başarısı, indie oyunlar için örnek oluştururken Triple-A yapımlar için de bir uyarı niteliği taşıyor. Oyuncuların giderek artan mali baskılar altında olduğu günümüzde, “fiyat düşür, satış artır” yaklaşımı belki de sektörün geleceğini şekillendirecek. Silksong, bu basit ama etkili denklemin oyun dünyasında nasıl çalışabileceğini herkese göstermiş durumda.