ArtılarEğlenceli ve hızlı oynanışi kalkan kullanımı, ekstralar
EksilerKendini tekrar eden yapay zeka
Birçok oyun sever Urban Chaos ismini duyduğunda, yıllar önce çıkan Stern
isimli bayan polis memurunu yönettiğimiz yapıt aklına gelmiştir. Ancak yapım
aşamasında tam üç kez isim değiştirip son halini alan Urban Chaos: Riot Response,
bahsettiğimiz eski Urban Chaos’tan tamamen farklı. Askerlik görevinden dönen
Nick Mason, yaşadığı şehri adeta bir kaos ortamında bulur. Bu kaosun sorumlusu
etrafı yakıp yıkmaya oldukça hevesli olan ve kendilerine “The Burners” adını
veren maskeli sokak serserileridir. Polisler, bu sokak serserilerinden oluşan
çetelere karşı zayıf kalınca devlet tarafından T-Zero adında bir takım kurulur.
T-Zero’nun açılımına bakacak olursak “Zero-Tolerance” yani Sıfır Tolerans.
İsminden de anlaşıldığı gibi çeteler karşı hiç tahammülü olmayan T-Zero
takımının yeni üyesi olarak Urban Choas’a başlıyoruz.
Macera başlasın
Urban Chaos, oynadıkça açtığınız gizli bölümlerle birlikte yaklaşık 15 kısımdan
oluşuyor. Bölümlerde aldığımız görevler, genel anlamda oldukça basit.
Öldürebileceğiniz kadar çok serseri öldürmek, elebaşlarını sorgulamak üzere
canlı ele geçirmek ve rehineleri kurtarmak gibi bilindiklerden oluşuyor. Oldukça
klasik görünen bu görevleri yaparken, yapıt size başka bir eğlence daha sunuyor.
Her bölümde asıl görevlerinizin yanında, yaptığınız takdirde size bonus bölüm,
silahlarınızı geliştirme ve yeni silahlar gibi bir takım ekstralar sunan özel
görevleriniz de oluyor. Bunlar genelde rakiplerinizi kafadan vurarak öldürme ya
da silah kullanamadan elektroşok ile etkisiz hale getirme üzerine kurulu. Ayrıca
bölüm içinde yer alan gizli çete maskelerini ve benzeri eşyaları bulmak da özel
görevleriniz içinde yer alıyor. Karşınıza çıkan elebaşlarını öldürmek ya da
öldürmemek sizin elinize kalmış. Ancak öldürmediğiniz zaman yukarıda bahsettiğim
ekstralardan kazanabiliyorsunuz. Urban Choas’daki bu ekstra açma özelliği
yapıtın, tekrardan oynanabilirliğini başarılı bir şekilde arttırıyor.
Oyunun grafiklerine bakacak olursak, genel olarak tatmin edici olduğunu
söyleyebilirim. Her ne kadar Black kadar PS2’nin sınırlarını zorlayacak kadar
olmasa da, sizi kendisinden soğutmayacak kadar iyi yapılmış. Gün geçtikçe daha
da mükemmeleşen yeni nesil konsol grafiklerini gördükten sonra zevkiniz biraz
kaçabilir, ancak tüm bunlara rağmen Urban Chaos, başta karakterlerin yüz
modellemeleri olmak üzere vasatın oldukça üstünde bir grafiksel performansa
sahip.
Tolerans yok!
T-Zero ekibi olarak tabanca, makinalı ve pompalı tüfek olmak üzere, çoğu FPS
oyunundan aşina olduğumuz birçok silahı kullanma imkanınız olacak. Hatta
eğitimli askerler olduğunuz için midir? Bilmiyorum, ama düşmanlarınızdan
alabileceğiniz satırları veya elektrikli testereleri bile kullanabileceksiz.
Gerçi insanlığın ölmediğini varsayarak, bu gibi silahları kullanmayacağınızı
düşünüyorum. Sahip olduklarımız içinde şüphesiz en yararlısı polis kalkanı.
Ancak bu derece güçlü ve sağlam bir polis kalkanını, normal hayatta
bulamazsanız. Neredeyse hiçbir silahın kurşununu sayısız defa geçirmemekle
kalmıyor, birkaç yerde sizi gas borularından sızan mavi alevlere karşı bile
koruyacak kadar dayanıklı. Yani neredeyse nükleer bir füzeyi bile geldiğini gibi
geri yollayabilecek. Herhalde yapımcılar bizlerden utanmış olacaklar ki, bir kaç
tane dezavantajını da koymuşlar. Rehine kurtarma durumlarında kalkanınız oldukça
ön plana çıkacak. Rehinenin kafasına doğrultuğu silahla sizi tehdit eden
serserimize karşı, kalkanımızı açıp yavaşca ve aradaki mesafeyi koruyarak
yaklaşınca, serserimiz panik oluyor ve tüm şarjörünü kalkanımıza boşaltıyor. Biz
de, rakibimiz şarjör değiştirdiği zaman ki açığını kullanıp, rehinemizi
kurtarabiliyorsunuz.