Michael Bay’in Transformers filmleri, seriye yeni bir nesil kazandırırken aynı zamanda tartışmalı yorumlarla dolu bir miras bıraktı. Filmler, ikonik karakterlerden bazılarını başarılı bir şekilde beyaz perdeye taşırken, diğerlerini ise hayranların beklentilerinin çok altında bıraktı. Özellikle Optimus Prime ve Bumblebee gibi karakterler doğru bir şekilde yorumlanırken, Jazz ve The Twins gibi karakterler yanlış temsil edilerek eleştirilerin odağı oldu.
Michael Bay’in Transformers filmlerinde en dikkat çeken yanlışlardan biri Jazz karakteriydi. Orijinal animasyonda Optimus Prime’ın sadık yardımcısı olan Jazz, filmlerde klişe bir hip-hop stereotipine indirgenmişti. Üstelik, serinin ilk filminde ölen ilk Autobot olması bu yanlış yorumu daha da tartışmalı hale getirdi.
Bir diğer hayal kırıklığı ise Dinobotlar oldu. İlk tanıtımlarıyla büyük bir heyecan yaratan Dinobotlar, Transformers: Age of Extinction filminde sessiz, diyalogsuz ve içi boş karakterlere dönüştürüldü. Orijinal serideki güçlü ve eğlenceli kimliklerinden eser kalmamıştı. Aynı şekilde, Skids ve Mudflap karakterleri de aşırı karikatürize edilmiş ve basmakalıp yorumlanmış halleriyle büyük tepki topladı.
Öte yandan, Bay’in Optimus Prime yorumu hayranlar tarafından büyük ölçüde takdir edildi. Orijinal G1 tasarımına sadık kalınarak yaratılan Optimus, Peter Cullen’ın ikonik sesiyle beyaz perdede güçlü bir lider olarak hayat buldu. Aynı şekilde, Bumblebee karakteri de filmlerde yeni bir boyut kazanarak serinin en sevilen yüzlerinden biri haline geldi. Sam Witwicky ile olan duygusal bağı, izleyicilerle derin bir bağ kurmayı başardı.
Michael Bay’in Transformers filmleri, görsel efektleri ve aksiyon sahneleriyle öne çıksa da karakter yorumlarındaki dengesizlikler nedeniyle karışık bir miras bıraktı. Optimus Prime ve Bumblebee gibi başarılı yorumlar, Jazz ve The Twins gibi hatalı karakter tasvirlerini dengelemeye yetmedi. Ancak Transformers, yeni nesil filmlerle bu hataları telafi etme şansını sürdürüyor.