TMNT: Shredder's Revenge inceleme: 90’lı yılların başında, televizyonlarda inanılmaz bir oyuncak reklamı furyası vardı. Lakin bu reklamlar pek alıştığımız şekilde değildi. Belirli bir oyuncak grubunun satışını pompalamak amaçlı yapılan bu çalışmalar, çocuklara çizgi film adı altında pazarlanıyordu. Tabi çizgi filmini seyreden çocuk tutturuyor, çizgi filmin içine eklenen her yeni karakter ve araçla beraber oyuncak üreticilerinin satış kotaları doluyor taşıyordu. Aynı zamanda, çizgi filmlerin kanallara satışlarından lisans sahibi firma da gelir elde ediyordu.
Bu çarktaki tek mutsuz, paraları ceplerinden uçan ebeveynlerdi. Özellikle bizim çocuk olduğumuz yıllarda, çizgi filmini seyrettiğim karakteri oyuncakçıda görünce aklım gidiyordu. Fakat o zamanlar Türkiye pazarı bu kadar açık olmadığı için bir çok şey çizgi film olarak kalıyor, çocukluğumuzda da bu şekilde yer ediyordu.
İşte Teenage Mutant Ninja Turtles bu dönemde ortaya çıkmış bir seriydi. Pizza hastası, (ki bu da sonradan eklenmiş, New York’ta pizza pazarlamasını arttırmak için uydurulmuş bir hikaye) mutasyona uğramış 15-16 yaşlarında dört tane Ninja kaplumbağanın hikayesi. Hocaları Splinter sensei kendisi de mutasyona uğramış bir fareydi. Bir ev hayvanı olarak beslenen bu farenin sahibi, baş kötümüz Shredder tarafından öldürülmüştü.
Sonra hasbelkader mutasyona uğratıcı kimyasal a maruz kalan faremiz eski sahibini izlerken öğrendiği ninjitsu yeteneklerini bir alt jenerasyon olan kaplumbağalara aktarıyordu. Kaplumbağalarda, hikaye gereği Shredder'ı ve ordusu Foot klanını alt etmeye çalışıyordu. Bu ordu, Shredder’ın kalabalık bir orduya sahip olma arzusuyla, uzaylı Krang’ın desteği ile robot askerler olarak seri bir şekilde üretilmişlerdi.
Her bölümde maceradan maceraya koşan Leo, Mike, Ralph ve Don un hikayelerini izlerken hop oturur hop kalkardık. Shredder ve hizmet ettiği uzaylı Krang’ı her bölümde alaşağı etmelerini zevkle izlerdik. Tabi marka, zamanla güncellendi, yeni animasyon teknikleri ile tekrar tekrar yaratıldı. Bir sürü macera oyuncak, 2. Sınıf video oyunları derken, geçtiğimiz sene mart ayında, Youtube a aşağıdaki video düştü...
Önce “herhalde yanlış fiyat” dedim. Bir kopya kendime bir kopya da bir arkadaşıma hediye ettim. Kendisini aradım, hemen kurmasını istedim. Zaten 700 küsur MB dosya kurulur kurulmaz beraber oynamaya başladık.
Eserimiz 16 bit. Grafik ayarı falan yok. Basıyorsunuz ve oynuyorsunuz. İki modumuz var. Bu modlardan birincisi Story mode. Hikayeyi fazla zorlanmadan, her bölümde canlarınız yenilenerek ve levelınız korunarak ilerleyerek bitirebiliyorsunuz. Diğer modu ise arcade, burada ise aynı bir arcade salonunda oynar gibi tek jetonunuz ve üç tane canınız var. Can bitti mi her şey bitiyor. Tekrar sıfırdan.
Bu iki moddan canınızın istediğini seçtikten sonra, karakter seçim ekranına geliyorsunuz. Burada kahramanlarımızın dostu, çocukluğumuzun Cheetara’dan (Thundercats?) sonraki aşkı, April O’neil de seçilebilen karakterler arasında. Her karakterin range, power ve speed olarak üç farklı puanı var. Range, hareketlerin menzilini, power vuruş gücünüzü, speed ise karakterinizin hızını belirtiyor.
Tarzınıza uyan karakteri seçtikten sonra (Ben Leonardo ve Raphael ile oynuyorum) eğer yanınıza arkadaş seçmek isterseniz davet ederek, istemezseniz yalnız olarak ya da internet üzerindeki rastgele insanlarla beraber oyuna başlıyorsunuz. Bu noktada şunu belirtmeden geçemeyeceğim, 6 kişi beraber, resmen curcuna oluyor ve karakterinizin yerini kaybedebiliyorsunuz. Bu yüzden 2 – 3 kişi ideal oyuncu sayısı gibi geliyor.
Hikaye (Story) modunda, çizgi filmde de olan diğer karakterleri bulup kurtarabiliyorsunuz ve size görevler veriyorlar. Bu verdikleri görevleri yerine getirirseniz, size XP olarak geri dönüyor ve seviye atlıyorsunuz. Toplam 10 karakter seviyesi var. Bu 10 level da da genel olarak, can sayınızı arttırmak, yaşam çizginizi uzatmak ve bazı süper hareketleri açma işlemlerini gerçekleştiriyorsunuz.
Karakterlerin toplamda 21 farklı tipte hareketi var ve bu hareketlerin bazıları level atladıkça ortaya çıkıyor. Her karakterin de oynanışı bir diğerinden yeterince farklı olduğu için, yeterli varyasyon sağlanabiliyor. Her Beat’em Up oyununda olduğu gibi, canınızı dolduran pizzalar, sonsuz Ninja enerjisi sağlayan pizzalar bölümün ortalarında sizleri bekliyor olacak.
Arkadaşınız bir şekilde düşmek üzereyse ve sizin enerjiniz o anda doluysa, yan yana gelip LB tuşuna basınca karakterler bir “çak” hareketi yapıyorlar ve enerji paylaşıyorlar. Bunun yanı sıra, enerjisi bitip yere düşen takım arkadaşınızı kaldırmak için 10 saniyeniz var. Yanına gidip kendisine “pizza” sunduğunuzda az bir enerji ile yerden kaldırabiliyorsunuz.
Açıkçası bu noktada çok anlatılacak bir şey yok. Karakterinizi seçip 16 level boyunca kötüleri pataklıyorsunuz. Ama bu kötüleri pataklamak o kadar eğlenceli yapılmış ki durmadan “bir level daha geçeyim” düşüncesi ile oyunu oynuyorsunuz.
Grafiklerimiz 16 bit olduğu için çok yorum yapılacak bir şey yok. Bu noktada karakter animasyonları ve bu animasyon çeşitliliğinden bahsetmek istiyorum. Her karakterin hareketleri, kombinasyonları, kazanma pozları, oyun esnasında çıkan enstantaneler birbirinden farklı ve çeşitli. Düşman çeşitliliği fazla ve hepsinin hem hareketleri hem de yapay zekaları iyi çalışıyor. Bölüm sonu canavarları da eğlenceli. Taktiğini keşfedip zayıflıklarından yararlanarak yeniyorsunuz. Sesler ve müzikler de son derece başarılı. Özellikle kavga ve dövüş efektleri çok güzel kotarılmış.
Bizim gibi 90’larda çocuk olanlardansanız, zaten şu anda TMNT’ı oynayıp bitirmiş bile olabilirsiniz. Bunun dışında, 16 bit Beat’em up oyunlarını seven herkese ısrarla tavsiye ediyorum. Bu tip yapımlar fazla çıkmıyor. Çıktığında da değerlendirmek lazım. Ürünün satış fiyatı 36 TL . Gamepass üzerinde de ürün mevcut. Herkese iyi Eğlenceler diliyorum.