The Chronicles of Riddick: EFBB
Erman Kulunyar
3.06.2010 - 12:31
Galaksinin en azılı hapishanesi, galaksinin en azılı suçlusunu ağırlıyor…
Necromongers… Galaksinin karanlık ırkı. Çarpık dinlerinin soykırımsal
savunucuları... Galaksilerin sistemlere, sistemlerin gezegenlere ayrıldığı
evrenin dehşetli işgalcileri...
Yaşam ile ölümün arasındaki çizginin yittiği tek yer; Underverse,
Necromongers’ın yaymaya çalıştığı din. Eğer bir insan, kozmostaki kaderinde
belirtilen zamandan önce ölürse Underverse’e ulaşamaz. Dinlerini benimsemeyi
kabul etmeyen herkesi yok etmeye niyetlenmiş Necromongers; istemeyenler hak
etmeyenlerdir.
Underverse’ü görmüş olduğu iddia edilen Lord Marshall, Necromongers’ın kudretli
hükümdarı, inançlarını tüm galaksiye yaymaya niyetli. Bu doğa üstü dini kabul
etmeyen gezegenlerin atmosferlerine girenler barok Necromongers gemileri; çok
yüzlü, dehşetli, hastalıklı ayrıntılara sahip ölüm makineleri… İşgal başlıyor…
Lakin bizim hikayemiz çok öncelere dayanıyor. Kaderi onu Necromongers ile karşı
karşıya getiren bir anti kahramanın hikayesi bu. Richard B. Riddick’in hikayesi
bu.
Rise and Shine, Riddick
Galaksinin en çok aranan suçlusu olmak nasıl bir duygudur bilinmez. Başınızda
değişik para birimlerinden oluşan yüklü biçimde ödül, peşinizde zibidi tipli
onlarca kelle avcısı, siz ise ya kaçıyor ya da saklanıyorsunuz. Diğer
insanlardan farklı olduğunuz için yalnızlığın hüküm sürdüğü bir yerde inzivaya
çekiliyorsunuz, Riddick gibi.
Yine de hiçbir şey tam öngörüldüğü gibi gitmez. Riddick gibi bir ölüm makinesi
bile bir kelle avcısı tarafından tuzağa düşürülebilir. İşte oyun bir memorat
silsilesi için böyle bir sahneyle açılıyor: Riddick bir gemi içinde, Pitch
Black’te de pek bir takıştığı Johns’un tutsağı ve tahmin edin nereye
götürülüyor. Butcher Bay, galaksinin en korunaklı hapishanelerden biri. Belki de
birincisi.
Her şeyden önce, Richard B. Riddick’i biraz tanıtmak gerekirse, ilk olarak Pitch
Black filmiyle ortaya çıkmış bir karakter. Karakteri oynayan Vin Diesel, aynı
zamanda yaratıcısı da. Pitch Black, Riddick’in anti kahraman karizması yaptığı
bir filmdi. Sonrasında gelen film ise Chronicles of Riddick, Necromongers
işgalini ve Riddick’i onlarla karşı karşıya getiren olayları konu alıyordu.
Burada filmleri kritik etmek istemiyorum, ikisini de hoşuma giderek izlemiş
olsam da, asıl üzerinde durmak istediğim Riddick karakteri.
Riddick, nesli Lord Marshall tarafından tüketildiği söylenen, adı kehanetlerde
fısıldanan Furyan adlı bir ırkın son üyesi. Geçmişi oldukça karanlık (her iki
anlamda da) ve onu anti kahraman yapan öğeler bu karanlığın kesifleşmesinden
geliyor. Escape from Butcher Bay’de Riddick’i biraz daha iyi tanıyoruz. Oyunun
kaliteli işlenmiş senaryosu Riddick’in geçmişinin gizemine az da olsa ışık
tutuyor ve destansı kaderini aydınlatıyor.
Oyun henüz başlarken insanı atmosferine sokuyor. Gemiden iniyorsunuz ve Butcher
Bay koca ve soğuk bir hisar şeklinde karşınızda yükseliyor. Etrafı şiddetli bir
çöl fırtınası kavuruyor, küçük kum taneciklerinin yüzünüze çarpışını neredeyse
hissediyorsunuz. O sırada Johns gardiyanla konuşmak için arkasını dönüyor ve
hemen yanınızdaki mahkumlardan biri mırıldıyor: “Arkasını döndü, bitir işini…”
Gerisi malum. Lakin rise and shine, Riddick.