Super Mario 3D World + Bowser’s Fury, Nintendo’nun Wii U için çıkardığı ve çoğu oyuncunun tecrübe etme fırsatı elde edemediği Super Mario 3D World’ü 8 yıl sonra Switch konsollarına geliyor. Yepyeni bir hikaye ve oynanış stili barındıran Bowser’s Fury ile birlikte gelen paketi birlikte inceleyelim.
Muslukçunun Garip Macerası
Super Mario 3D World + Bowser’s Fury, adından da anlaşıldığı üzere içerisinde iki oyun bulunduruyor. Bunlardan ilki, Wii U konsoluna özel olarak çıkarılmış Super Mario 3D World’un yenilenmiş Switch sürümü. Burada hikaye açısından yeni bir şey görmüyoruz. Bowser yine ortaya çıkıyor, bir grup periyi kaçırıp dünyanın farklı yerlerinde kalelere hapsediyor. Biz de ekibi toplayıp, perileri hapsedildikleri kavanozların içinden kurtarmaya çalışıyoruz.
Bowser’s Fury paketimizin ikinci oyunu ve tamamen Switch’e özel olarak çıkışını yapıyor. Mario’nun ezeli düşmanı Bowser, siyah bir maddenin etkisi altında, öncekinden çok daha büyük ve öfkeli bir şekilde karşımıza çıkıyor. Babasını kurtarmak isteyen Bowser Jr. ile birlikte çalışıp, Bowser’ı ele geçirmiş olan siyah maddeyi temizlememiz gerekiyor. Hikaye açısından iki oyun da derin bir içerik vaad etmiyor. Zaten iki oyunun da asıl güçlü noktası oynanışta ortaya çıkıyor. O yüzden hikaye kısmını çok uzatmadan her iki oyunu da ayrı ayrı ele alacağımız kısma geçelim.
Super Mario 3D World + Bowser’s Fury, içerisinde hem 3D World’ün yenilenmiş halini hem de Bowser’s Fury isimli yepyeni bir oyunu barındırıyor. Bowser’s Fury, 3D World’e göre oldukça farklı bir oyun olduğundan, oynanış kısmında ikisini ayrı ayrı ele almamız gerekiyor. Super Mario 3D World, 2013 yılında Nintendo Wii U için yayınlanmış ve oynayanlardan olumlu yorumlar almış bir oyun. Hatta oyunun en büyük problemi, oyuncuların büyük bir çoğunluğunun sahip olmadığı bir konsola çıkmış ve bu yüzden gözden kaçmış olması diyebiliriz. Adının aksine, tam olarak 3 boyutlu olmayan bir dünyada, her biri kendine özel yeteneklere sahip olan karakterlerden birisi ile bölümleri tamamlamaya çalışıyoruz.
Başlangıçta oynayabileceğimiz dört karakter bulunuyor. Dört karakterden birini seçiyor ve her biri farklı konseptlerden oluşan bölümleri tamamlamaya çalışıyoruz. Daha yükseğe zıplayabilen ama dengesi bozuk olan Luigi, yavaş yürüyen ama havada süzülebilen Peach, daha hızlı koşan ama zıplama konusunda daha kötü olan Toad ve her işi kendine yetecek kadar yapabilen Mario, başlangıçta seçebileceğimiz karakterler. Ana hikayeyi tamamladıktan sonra açabileceğiniz Rosalina ve zaman zaman kontrolümüze verilen Captain Toad’ı da unutmamak gerek.
Oyunda Mario ve Luigi başta olmak üzere birçok karakteri kontrol edebiliyoruz
2.5 boyutlu platform bölümleri ile serbest dolaşıma imkan veren 3 boyutlu bölümler arasında gezerek, bir sonraki kaleye girmemize izin verecek kadar yeşil yıldız toplamaya çalışıyoruz. Neredeyse her bölüm farklı bir konsepte sahip ve çoğu bölümde farklı bir oynanış stili bulunuyor. Perili köşkte hayaletlerden kaçtığımız, duvara yansıyan gölgeleri takip ederek oynamadığımız, ışıklara yakalanmadan gizlilik içinde ilerlediğimiz, suyun üzerinde bir dinozorun sırtında yol aldığımız bölümler ve çok daha fazlası bulunuyor. Dokunmatik ekranı kullanarak çözdüğümüz bulmacalar, müziğe ya da zıplamamıza göre yer değiştiren zeminler, borular içinde yolumuzu bulmaya çalıştığımız labirentler gibi bölüm tasarımları “Bakalım sırada ne var?” heyecanını uzun süre korumayı başarıyor. (Sürekli karşımız çıkan farklı bölüm tasarımları “Bakalım sırada ne var?” heyecanını uzun süre korumayı başarıyor.) (Yine arada cümle olsun diye)
Bir sürü farklı bölüm, bir sürü farklı güçlendirme ve kendine ait yetenekleri olan karakterler ile oyunu oynamak oldukça keyifli. Bazı sıkıntıları var elbette. Mesela 3 boyutlu olduğunu iddia eden bir oyunun sabit kamera açılarıyla bizi kısıtlaması can sıkıcı. Oyunun Wii U’ya özel olması, konsolun dokunmatik ekranını kullanan bazı bölümlerin de yapılmasına fırsat tanımıştı. Switch konsolunda ise bu bölümleri Joycon’un hareket algılayıcısı ile telafi etmeye çalışıyorsunuz. Mario Odyssey’de bu sistemi keyifle kullanmış biri olarak, 3D World’de bir türlü ısınamadım.. Konsolu el modunda kullandığınız zaman dokunmatik ekran aktif hale geliyor. Bu sayede bölümleri olması gerektiği gibi tecrübe edebiliyorsunuz.
Super Mario 3D World, 4 kişiye kadar çoklu oyuncu desteği sunuyor. Daha önce bir Mario oyununu çok oyunculu modda oynadıysanız, bunun hem eğlenceli hem de sinir bozucu bir tecrübe olduğunu bilirsiniz. Bu oyunda da bir yandan bölümü tamamlamaya çalışırken, diğer taraftan en fazla puanı toplayıp birincilik tacını takma, çıkan güçlendirmeleri kapma, bayrak direğinin en tepesine ulaşma gibi mücadeleler içine girmek zorunda kalıyorsunuz.