Kimileri dünyanın sırlarını keşfetmek için uğraşırlar. Yaşamanın amacı, belki de budur?
3 boyutlu oyun kavramını yeni yeni soluduğumuz zamanlarda, özellikle Doom gibi bir FPS ortalığı kasıp kavururken kimsenin beklemediği bir yapım ortaya çıktı. 1996 yılında, macera düşkünü bir kadın, oyun dünyamıza ansızın girdi ve fenomen olmayı başardı. Kadın kahraman oluşturma fikrinden nedense yapımcılar uzak duruyordu.
Core Design bu tabuyu yıkarak Lara Croft’u bir efsane haline getirdi. 3 boyutlu bir TPS olan yapımın ismi, Tomb Raider olarak tescillendirildi. Çift pistol taşıyan Lara Croft, o zamana kadar görülmemiş hareket şekilleri sergiliyordu. Buna sağlam bir hikâye, platform ve bulmaca öğeleri eklendi. Çeşitli gizli artifactların oyuna yerleştirilmesiyle, yapım zenginleştirildi. Zaman zaman, Larayı bir kayıkla, 4 tekerlekli bir arazi motoruyla ve motosiklet sürerken görebildik. Hatta Lara’nın o zengin malikânesini bile karış karış gezme imkânımız oldu.
Serinin ikinci oyunu ise 1997 yılında çıktı ve 8 milyonun üzerinde bir satış rakamına ulaştı. Tomb Raider 5 Chronicles’a kadar aynı oyun motoru kullanıldı. Seri gitgide kendini tekrar etmeye başlayınca ve hele ki Angel of Darkness faciasından sonra, Core Design’la yollar ayrıldı ve yapımcı koltuğuna Crystal Dynamics oturtuldu. Legend daha gelişmiş grafikler, yepyeni grafik motoru ve oyunseverlerin macera tutkusuna paralel Nepal, Peru,Bolivya, Gana ve Kazakistan’a yolculuk yapıyorduk. Tomb Raider 1’in remake versiyonu Anniversary ile, yapımcılar bize sürpriz yapmıştı. Thor’un çekicinden tutun, Excalibur’a, Sun Queen, Kayıp kıta Atlantis ve Mısır Uygarlığına kadar onlarca gizemi açıklığa kavuşturdu. Derken, Underworld ve 2013 yılında, kalıplarını yırtıp atan ve çağa ayak uyduran bir Tomb Raider oyunu geldi. Lara Croft’un Yükselişi
Yıl 2015 ve acaba yeni Tomb Raider oyunu, bize neler sunacak? Hikâyenin, 2013 yılında çıkan Tomb Raider oyunuyla yenilendiğini biliyoruz. Kayıp Medeniyet Yamatai peşine düşmüş Lara ve arkadaşları, gemi yolculuğu sonrası birbirlerini kaybederler. Lara, oyun boyunca ve Trinity isimli gizli örgütün askerleriyle savaşır. Bunun yanında, efsane olduğuna inanılan mitolojik varlıklarla ve inanılması güç doğaüstü olaylarla da mücadele eder. Rise Of The Tomb Raider olan yeni oyunumuz ise, önceki oyunun devamı. Aradan bir yıl geçer ve Lara’yı çok bitki ve şaşırmış halde, psikiyatriste cevaplar verirken görüyoruz. Aslında bu hale gelmesi, şahit oldukları olaylar silsilesi yüzündendir.
Terminator 2’deki Sarah Connor’un hali gözleriniz önüne gelsin. O, hastanede psikiyatri doktoruna gelecekten gelen terminator adlı yok ediciden ve kıyamet saatinden bahsediyordu. Tabii kadına inanmamışlardı. Ama onların inanmaması, akıbeti değiştirmeyecekti. Lara’da “Ölümsüzlüğü” keşfetmişti ve bunu kanıtlaması gerekiyor. Bu yüzden bir şeyler yapması, her şeyden önemliydi. Sibirya’ya doğru yola çıkarak ve buradaki Kitezh adlı Kayıp Şehri bulmayı umuyordu. Eğer tahminleri doğruysa ve bunu ispatlayabilirse, yaşadığı dışlanmışlık ve çöküntüden kurtulabilmeyi umut etmektedir.
Rise Of Tomb Raider’ın, bize görsel olarak sunacakları ve oyun mekaniği dahası, ne gibi yenilikler sunacağı, E3’te gösterilen demoda gözler önüne serildi.
Her şeyden önce oyun grafikleri ve hareket animasyonları gerçeğinden farksız. Özellikle Lara’nın saçları için gerçekçi hareket şekilleri tasarlanmış. Saçları suya girince, rüzgâra karşı ve koşarken olması gerektiği gibi hareket ediyor. Sibirya’nın karla kaplı atmosferi ise insanın içini üşütecek cinsten. Hayvanların bıraktıkları ayak izlerinden tutun, Lara’nın kara gömülerek ilerlemesi ve yerdeki karın ona göre şekil alması takdire şayan duruyor. Tırmanma animasyonlarındaki çeşitlilik ise gözlerden kaçmıyor. Lara’nın tırmanırken en güvendiği malzeme kar çekiçleri olacak.