Resident Evil'in animasyon dizisi Infinite Darkness, Netflix Türkiye'ye geldi. Zaman dilimi olarak serinin 4.cü oyunu Resident Evil 4 ile beşinci oyununu bağlayan bu mini animasyon, RE'nin atmosferine Hollywood yapımlarından daha sadık kalmış. Ancak bu yeterli gelmiş mi?
Açıkcası ben, Resident Evil'ın "diehard" diye tabir edilen hayranı değilim. Filmlerini zamanında severek izlemiştim ancak (ilk oynadığım RE oyunu olan) Resident Evil 4'ü gördükten sonra ben de Hollywood uyarlamasının ne kadar alakasız olduğunu fark ettim.
Serinin oynadığım ilk oyunu olmasından ötürü de (bu dizide başrolde olan) Leon Kennedy ile özel bir bağ kurabildim. Bu yüzden, benim animasyonu değerlendirirken öne süreceğim fikirler serinin saygıdeğer hayranları ile çakışabilir.
Uyarı; Bu aşamadan sonrası dizi hakkında spoiler içerebilir.
Dizi ile ilgili beni şaşırtan ilk şey, izlemek için tıkladığımda karşımda gördüğüm her biri yarım saatten kısa olan dört bölümdü. Bu kadar kısa bir sürede bir hikayeyi nasıl başlayıp bitireceklerini merak ediyordum. İtiraf ediyorum, sonunu bağlayabilmişler ama ucu çok açık gözüktü. Dizinin iyi geri dönüş alması durumunda ikinci sezon gelebilir. Ancak burada yaşananlar (ve eğer devamı gelirse olabilecekler) ana evrene ne kadar bağlı bilmiyorum.
Benim gibi ortalama bir RE takipçisi olsanız bile, Claire Redfield ve Leon Kennedy isimlerini mutlaka duymuş olmanız mümkün. Resident Evil 4 ile değişen oyun tarzında başrolde Leon vardı ve Amerika başkanının kızı Ashley'i bulmak ve korumakla görevliydik. Ardından 5.ci oyun Claire'ın kardeşi Chris Redfield'a geçiş yapmıştı ve serinin ana kötüsü diyebileceğimiz Albert Wesker ile savaşmıştık. Sonraki oyun olan Resident Evil 6'da da başrolde olan Leon, devam oyunlarında gözükmemişti.
Claire Redfield ise, serinin ikinci oyunu olan Resident Evil 2 ile hayatımıza girmiş hatta o oyunda Leon ile beraber hayatta kalma mücadelesine girişmişlerdi. Geçtiğimiz yıl çıkış yapan ve (Resident Evil 3'ün Remake'ine göre) kat be kat daha fazla beğenilen Resident Evil 2: Remake'in başrolündeki ikilinin tekrar kullanılması, gündemi sıcağı sıcağına iyi değerlendirmek olmuş.
Infinite Darkness boyunca, özellikle Leon'un ağzından, serinin ikinci oyununda Raccon City'de yaşananlara göndermeler bulunuyor. Başkanın kızını kurtarmasının ardından Leon, casual giyim tarzını bırakıp bir çeşit özel ajan olmuş. Claire ise, dizinin merkezinde yer alan bölgeye yardım yapan bir STK'de görevli. Ve Leon'un giyim tarzı, Claire'ın tabiriyle ona pek yakışmamış.
Hem Claire hem de Leon, oyundaki hallerine sadık kalınarak yansıtılmışlar. Ancak hem oynayan oyuncuların yansıtılması hem de aradan geçen yılları belki de belirginleştirmek için, ikisi de, ancak dikkatli gözlerin yakalayabileceği kadar farklı gözüküyorlar.
Infinite Darkness'ın en büyük problemi süresinin çok kısa olması. Mini seri olduğu bilinen bir şeydi ancak bütün sezonun toplam süresi bir buçuk saat civarında. Diziye başlarken, bu kadar kısa sürede hikayenin Serim-Düğüm-Çözüm bölümlerinin nasıl toparlanacağına dair ciddi şüphe duyabilirsiniz.
Hikayeyi toparlamayı başarıyorlar ancak her şey çok hızlı akıyor. Bu bir bakıma iyi, bir bakıma ise de kötü bir durum. Benim gibi bir oturuşta rahatça bitirebilirsiniz, sona erdiğinde kafanızda pek soru işareti de kalmayacak çünkü hikaye, en azından ana fikir basit. "Kötü" diyebileceğimiz durum ise, biraz daha detaylandırılabileceği hissiyatını bırakması.
Hikaye kurgusu ise alışıldık ama güzel. Her şeyin arkasındaki kişi olma ihtimali zaten en fazla 3 kişide toplanıyor, sonuç ise pek şaşırtıcı olmuyor. Dizinin bitişi ise gereksiz bir detaya sahip ve eğer bu dizi canon sayılacak ise, Resident Evil 5 ve Resident Evil 6 ile bağlanıp bağlanmayacağı veya nasıl bağlanacağı merak konusu.
Hikayenin kurgusu ve gelişimi, dizinin başında gösterilen bir olayın her bölüm biraz daha detaylandırılması, düzenli olarak Leon ve Claire arasında yapılan geçişler ile kurgunun düğüm kısmı ilk 3 bölümde sürüyor. Çözüm ise son bölümde, domino taşlarının yıkılması gibi hızlı (ama fazla hızlı hatta belki acele) bir şekilde her şeyin birbirine bağlanması ile sona eriyor.
Resident Evil'ın sinema uyarlamaları, Warcraft'ın sinema uyarlamasından bile daha kötü. Oyunlar hakkında bilgim olmadığı dönemlerde filmleri beğenerek izliyordum ancak filmin oyuna nasıl bir hakaret olduğunu öğrenince, serinin bitiş filmi olan Armageddon'a bakmadım bile.
Yanlış anlamayın, gayet aksiyonu bol ve Milla Jovovich'e sahip olmanın ekmeğini sonuna kadar yiyen bir seri ancak oyunun üzerine kurulduğu karakterlerin, Alice'ın gölgesinde kalmaları gereksizdi. Nemesis, Jill, Chris ve Claire Redfield, Albert Wesker... Wesker'a son vuruşu yapanın god mode da takılan Alice'e verilmesi de şaşırtmamıştı tabi ki.
Infinite Darkness ise, serinin tarzına kökten bağlı ve her şeyden önce serinin asıl karakterlerini kullanıyor. Sırf bu sebepten dolayı, eğer devam sezonu da gelirse Hollywood uyarlamalarının yüzüne bir daha kimse bakmayabilir. Capcom ayrıca, bu Eylül ayında serinin köklerine sadık yeni bir film serisi başlatacağını da duyurmuştu.
Dizinin müzikleri ortalama, jeneriği ise oyunların tarzına sadık kalınarak yapılmış. Gözünüze çarpma ihtimali olan en önemli konu animasyonlar olabilir. Bazı anlarda karakterlerin vuruş, koşma ve dövüş animasyonları oyunlardakinden bile daha az gerçekçi gözükebiliyor. Atmosferin kullanımı, şiddet görüntülerinin dozu gayet yerinde ve 1.5 saatlik kısa bir korku yolculuğuna çıkabiliyorsunuz.
Neticede, Resident Evil: Infinite Darkness, seriyi çok uzun süredir takip eden insanların beğenmeme ihtimali olan, benim gibi daha casual seviyede bilgisi olan veya hiç bilmeyen insanların ise keyifle izleyebileceği, tadımlık bir kısa dizi olmuş. Boş vaktinizde izlerseniz pişman olmazsınız.