Metroid Prime Remastered inceleme yazımızda, tamamen sürpriz bir şekilde Nintendo Switch konsollarımıza konuk olan yapıma göz atacağız. Biz “Yeni Metroid oyunu ne oldu?” diye düşünürken Nintendo Direct sırasında Metroid Prime Remastered duyurusu yapıldı ve şimdi satın alabilirsiniz dendi. Beklenmedik ama harika bir sürpriz.
2002 yılında Nintendo Gamecube için çıkış yapmış olan Metroid Prime, hem Metroid hayranları hem de diğer oyuncular tarafından çok sevilmiş, bunca yıl sonra bile severek oynanan bir oyun olarak hafızalarda yer etmişti. Metroid Prime Remastered bize neler sunuyor, ne gibi değişiklikler ve yenilikler var, daha önce oynadıysanız tekrar satın almanızı sağlayacak kadar iyi mi? Gelin birlikte inceleyelim.
Ödül Avcısı Samus İş Başında
Bir uzay istasyonundan yardım sinyali alan Samus Aran bu çağrıya cevap verir ve kendini uzay korsanlarının saldırısı altındaki bir araştırma merkezinde bulur. Korsanlar buraya saldırdığı sırada üzerinde araştırma yapılan bazı türlerin kaçmasına da sebep olurlar. Asıl sürpriz ise serinin baş düşmanı olan Ridley’in hala daha hayatta olduğunu ve kaçtığını görmemiz olur. İstasyon kendini yok etmeden kaçmayı başarırız ama bu sırada kıyafetimiz hasar görür. Ripley’i Tallon IV isimli gezegene kadar takip eden Samus’un macerası da burada başlar.
Oyunun hikaye kısmı çok alışık olmadığımız bir tarzda ilerliyor. Bizimle konuşan herhangi biri ya da yapay zeka yok,hedefimiz belli ve bunu tamamlamak için hasar gören zırhımızı tekrar tamir ediyoruz. Tallon IV gezegeninin başına neler geldiğini çevredeki notlardan öğreniyoruz. Eğer bunları okumazsanız ne olduğu hakkında zerre fikir sahibi olmayacağınızı garanti ediyorum. Samus kendi kendine bile konuşmuyor. Bu kötü bir şey mi derseniz, kötü yazılmış diyalogların oyunlara ne kadar zarar verdiğini hepimiz biliyoruz. Daha yeni Atomic Heart örneğinde de gördük.
Roketle Kapı Açanlar
Metroid Prime Remastered’ı birinci kişi bakış açısından oynuyoruz ama bir FPS oyunu gibi düşünemeyiz. Metroid serisinin diğer oyunlarına oldukça benziyor, çevreyi keşfedip ekipmanınızı geliştiriyor, daha önce ulaşamadığınız noktalara yeni ekipmanlarla giriş yapabiliyorsunuz. Metroidvania türünde bir oyun demek istiyorum ama cümle çok saçma gözüküyor böyle söyleyince, zaten Metroid oynuyoruz. Sadece bakış açımız farklı.
Bir kez gezegene iniş yapınca istediğimiz yöne gidip keşfetmekte özgürüz, oyun bize herhangi bir direktif sağlamıyor. Zaten çoğunlukla gittiğimiz yerlerde “bu kapı henüz açılamaz” bilgisini alıp geri dönüyoruz. 3 boyutlu bir dünyadayız ve kimi zaman doğru yolu bulmak için biraz daha aşağı ya da yukarı bakmak gerekebiliyor.
Bir yandan karşımıza çıkan düşmanlar ile uğraşıyor, diğer yandan zırhımızı tekrar eski haline getirmeye çalışıyoruz. Başlangıçta yalnızca saldırı modu ve tarama özelliği aktif olan bir kaskımız var. Tarama modu bize çevredeki kayda değer noktalar hakkında bilgi veriyor. Düşmanları taradığımızda ise zayıf noktalarını öğrenmemizi sağlıyor. Daha sonra termal ve X-Ray görüşler de geliyor, her birini kullanmamız gereken durumlara düşüyoruz.
Silahımız başlangıçta normal saldırı yapabiliyor ama geliştirmeler ile roketler, şarjlı saldırı, farklı ışınlar gibi ek özellikler kazanıyor. Ayrıca Samus kendini bir top haline getirip geçmesi zor yerlerden yuvarlanıyor ve yere bomba bırakabiliyor. Bu geliştirmeler hem dövüşte işimize yarıyor hem de normalde ulaşamadığımız kısımları açıyoruz. Top haline gelip Tony Hawk Pro Skater oynarmış gibi platformlarda yuvarlanmak da eğlenceli. Oyunda bulduğumuz her geliştirme daha fazla bölgeye erişmemizi sağlıyor.
Birinci kişi bakış açısı sizi germesin, oyunun oynanışı gayet rahat, nişan almak ve hedefi vurmak konusunda da oyun birden fazla seçenek sunuyor. Çift analog desteğiyle rahatlıkla hareket edip saldırabiliyorsunuz, isterseniz otomatik nişan almayı da kullanabiliyorsunuz ki çok iyi çalışıyor. Ayrıca Wii sürümünde eklenen hareket algılama ile nişan alma desteği de var ama benlik değildi, çok kullanmadım.
Oyunda backtracking çok fazla, yani sürekli önceden geçtiğiniz yerlere dönüp, yeni ekipmanlarınızı buralarda kullanacaksınız. Bölgenin haritası size hangi eşyanın hangi kapıda uygun olacağını gösteriyor ama bunun dışında bir yol göstericiniz yok. Bu yüzden kimi zaman ne yapacağınızı bilmez halde etrafta gezinmeye başlayabilirsiniz. Neyse ki bölümlerin her biri o kadar farklı ve birbirinden ayrıştırılabilir seviyede ki “daha önce ben buraya geldim mi” demiyorsunuz.
Oyunun yaklaşık 12 saatlik bir oynanış süresi var. Eğer türe alışık değilseniz ve ne yapacağınızı bulmakta sıkıntı yaşıyorsanız daha uzun sürecektir. Oyunun Wii sürümünü kısa bir süre oynamış olsam da kaybolduğum için bırakmıştım. Switch sürümü sayesinde ilk defa tamamen oynama şansım oldu ve etrafı inceleyip yazıları da okuyarak 14 saat gibi bir sürede bitirdim.
Metroid Prime Remastered’ın en büyük gelişme gösterdiği alan görsellik olmuş. Metroid Prime kötü gözükmüyordu, hatta şimdi bile gözü aşırı rahatsız etmeyecek seviyede grafiklere sahip olduğunu düşünüyorum. Hatta Remastered’ı ilk gördüğümde “gerek var mı” diye düşünmüştüm ama yanılmışım, grafikler harika gözüküyor. Neredeyse bütün kaplamalar geliştirilmiş, ışıklandırma efektleri güçlenmiş ve çevre detayları harika gözüküyor. Üstelik oyun hem dock hem de el modunda 60 FPS çalışıyor! Hem de el modunda grafikler çamur gibi gözükmüyor!
Oyunun büyük kısmını birinci kişi görüş açısından oynuyoruz, Samus’u dışarıdan gördüğümüz nadir zamanlarda ise ya asansördeyiz ya da top halinde. Metroid Prime Remastered “kaskın arkasındaki benim” hissiyatını vermeyi çok güzel başarmış. Yağmur yağıyor damlaları görüyoruz, toz - çamur birikiyor falan. En hoşuma giden detay ise yakınımızda gerçekleşen patlamalar sırasında Samus’un yüzünün camda yansımasını görüyor olmamız. O kadar küçük ama güzel bir ayrıntı ki bu anlatamam.
Oyundaki ses ve müzikler gayet iyi, seslerin Wii versiyonuna göre daha temiz hale geldiğini söyleyebilirim ama ciddi bir değişiklik duymadım. Gamecube versiyonunu hiç oynamadığım için (hala daha bir Gamecube konsolum da yok) o konuda bir yorum yapamıyorum. Oyunun müzikleri ise çok güzel. Bazı eski müzikleri yenileyip, yeni şarkılar da eklemişler. Ben oldukça memnunum. Ana menüde yeni bir kısım daha var, bu sayede oyundaki müzikleri dinleyip, modelleri inceleyebiliyoruz.
Metroid Prime Remastered Nintendo Switch kullanıcıları için harika bir sürpriz oldu. Metroid Prime zaten zamansız bir klasik, Remastered ise bu klasiği olabilecek en iyi şekilde geliştirip yeni nesil oyunculara sunmak için müthiş bir bir oyun. Yeni oyuncuları kendine çekecek bir sürü alanda yenilik yapıp, eski oyuncuları da düşünen seçenekler sunmaları harika. Görsel anlamda bazı yeni oyunlardan daha iyi iş çıkarmış, ses - müzik zaten muhteşem.
Metroid Prime Remastered’ı öveceğim bir nokta daha var. Nintendo bizi şaşırttı ve bu oyunu Nintendo Store üzerinde 40 dolardan satışa sundu. Klasik bir oyunu, hem de bu kadar iyi geliştirilmiş sürümünü 40 dolardan satışa sunmaları beni hem mutlu etti hem de şaşırttı. Umarım bu fiyat politikasını devam ettirirler.
Nintendo Switch sahibiyseniz kesinlikle deneyin dediğim bazı oyunlar vardır, Metroid Prime Remastered o listeye rahatlıkla giriyor. Darısı Metroid Prime 2 ve 3 oyunlarının başına!