(Kadıköy, Murats Büro, sabah saat 10.18)
Mine: Ayyh baksana şuna Murat, ne sevimli.. Ay ne küsel geriniyo yerde.. Aman
aman yir onu Mine aplası..
Murat: Ulan evdeki yetmiyodu bi de bu çıktı başıma.. Büroya da kedi musallat
oldu.. Nasibim bunlardan mı açıldı nedir..
Mine: Oy oy ne küsel şaklabanlıklar yaparmış o, ne de severmiş Mine aplasını..
Muraat eve alalım mı bunu da?
Murat: Hah bi o eksikti.. Bi tanesi yetmiyo koloni kuralım anasını satayım..
Kediler için kurtarılmış bölge mi lan bizim ev?
Mine: Ne dedin hayatım?
Murat: Dedim ki durduğumuz kabahat.. Hemen çuvala koyayım ben onu, eaa kucağıma
alayım yani, akşama götürüp sevmeye başlayalım.. Ne kadar mesudum anlatamam..
Mine: Ay ay anlayışlı kocacım benim.. Hati minik kedicik biraz da git Muratı
sev..
Murat: Dur be verme hemen öyle.. Yani kedi rahatsız olabilir karıcım.. Bi
takka..
Mine: Aman napıyosun kedicik? Cırmaklama bakiyim Muratı çok ayıp.. Aaa bak
kızıyorum ama.. Çek bakiyim pençelerini Muratın burnundan.. Üzüyosun beni..
Murat: Alın lan bunuuu! İmdaat! Ölüyom lan!
Mine: Abartıyosun Murat, o kadar kan kaybetmedin ki.. Oynuyo o seninle..
Oynuyosun di mi kedicik? Murat? Ses ver hayatım..