ArtılarEğlenceli oynanış, aksiyon bitmiyor, etkili öldürme yöntemleri
EksilerGrafikler iyi değil, bazı hatalar, bir süre sonra kendini tekrar ediyor
Ne için öldürüyoruz? Güvenlik, adalet ya da daha temiz bir dünya için mi? Peki neden öldürmek zorunda bırakılıyoruz? Hırs, şehvet ve belki de en önemlisi para için olabilir mi? Yıllardır tahminler yürütülür, buna göre hareket yöntemleri belirlenir. Suçlular ile kanun arasındaki iletişimin büyük bir bölümünü hep silahlar sağlar. Bu sebepledir ki konuşulması gereken çoğu şey, her iki tarafa da aktarılmadan toprağın altında sonsuzlukla buluşur. Belki günün birinde bu gelenek değişir, ancak bu gece de klasik yöntemlerin kullanılacağını kestirmek zor değil.
Adım Jack Slate ve ben bir polisim. Karşımda, polisliği bir kurallar bütünü olarak gösteren insanlar, eminim ki o gökdelenin içinde mahsur şekilde bekleyen rehineler kadar ölümle burun buruna gelmemiştir...
Adalet için yeniden
Death to Rights, ilk oyunun 8 yıl sonrasında Retribution ismiyle tekrar karşımızda. Yine Jack Slate'i yönetiyoruz ve güvenliği sağlamak için çabalıyoruz. Yanımızda polis arkadaşlarımız ve en büyük yardımcımız olan K-9 köpeğimiz Shadow da var.
Öncelikle adamımız Jack'i görüyoruz. Bitkin ve yaralı halde doğrulmaya çalışırken, etrafını bir grup serseri sarıyor. Bu halde onlara nasıl karşılık verecek derken, sadık dostumuz Shadow geliyor ve ilk dakikaları sevimli ve tehlikeli dostumuzu yöneterek geçiyoruz. Peki ne yapmalıyız? Bu sorunun cevabını öğrenmek uzun sürmüyor. Grant City, dünyanın en büyük kültürel ve finansal merkezi konumunda. Teröristler şehrin önemli bir gökdelenini ele geçirip, tüm personeli de rehin alınca, tüm dünyanın gözü bu noktaya çevriliyor. Böylelikle asıl başlangıç için yola çıkıyoruz.
Her yeri polislerin sarmasına rağmen teröristlerde en ufak bir endişe bulunmuyor ve gelen silah sesleri sonucunda rehinelerin öldürülmeye başlandığı anlaşılıyor. Gökdelene girmeli ve var olan tehlikeyi sona erdirmeliyiz, ama bu o kadar kolay değil. Diğer bir sorun ise, gökdelene girmek için izin koparamıyoruz. Emirlere karşı gelindiği takdirde silah ve rozetiminiz bırakılması isteniyor. İşte bu ufak sahne bana The Last Action Hero filmini hatırlattı. Aynı zamanda karakter isimleri de oldukça benzer. Arnold Schwarzenegger'ın canlandırdığı karakter olan Jack Slater da, rehine olarak tutulan küçük çocukları kurtarmak için binaya girmek istiyor, ancak izin alamayınca rozetini bırakarak yoluna devam ediyordu.
Yapımda hem Jack'i, hem de köpeği Shadow'u kontrol ediyoruz. İlk dakikalar eğitim kıvamında geçse de, kısa süre sonra aksiyon başlıyor ve bir daha da bitmiyor. Öncelikle Jack ile başlayalım. Çok iyi silah kullanabilen karakterimiz, aynı zamanda çevrede yer alan objeleri de kendisine siper olarak belirleyebiliyor. Aynı zamanda yakın dövüş teknikleri konusunda da fazlasıyla bilgili. Yani silahımız olmasa dahi, çevredeki objeleri doğru kullanarak silahlı düşmanları bile kolaylıkla alt edebiliriz.