Cennetin Gözyaşları - 2.Bölüm - Garip bir olay
Damir Begoviç
3.06.2010 - 12:31
Açıklanamayan bir Rüya..
Sabah her zaman ki gibi yine Murat kalktı. Yavaşça perdeyi açtı ve camı
açarak taze havanın temiz odaya dalmasına izin verdi. Sabah doğan güneş dün
akşamdan kalan sisleri yavaş yavaş yok ediyor, insanlara huzur veriyordu. Yeşil
İnci Tepesi yazın sabahları çok muhteşem olurdu. Aslında kulübü kurmayı karar
veren Oğuz ve Murat’ın bu tepeyi seçmesinin nedeni de buydu. Ufacıkken Oğuz ve
Murat’ın babası onları sürekli buraya getirirdi. Çünkü onlar için burası iş
görüşmesi yapabilmek için yeterince sessizdi.
Murat üstüne rahat bir şeyler giyip bir de günlük giysilerini giydikten sonra
salona gitti. Daha önce de tahmin ettiği gibi salon boştu. Korku Şöminesini
söndürdü. Muhtemelen yol arkadaşları o kadar heyecan içerisinde bunu yapmayı
unutmuştu. Aslında onlara hak veriyordu çünkü kendisi de oldukça heyecanlıydı ki
heyecanı hala vardı.
Buzdolabına doğru yürüdü ve onu açtı. İçinin boş olduğunu görünce hayal
kırıklığında uğradı. Diğer arkadaşlarının bir şeyler getirmesini umduğu için
kendisi getirmemişti. Muhtemelen aynı umut herkeste vardı. Korku Şöminesinin
karşısına oturup tam karşısında bulunan resimleri incelemeye koyuldu. Uzak
olmayan bir aradan sonra bir erkek sesi :
“Günaydın..” deyiverdi
Murat arkasına baktı. Ona seslenen Burak’tı. Yeni kalktığı için saçları
darmadağındı. Burak eskiden de saçlarına pek dikkat etmezdi ama o bu durumdan
çok memnundu; çünkü “eğer biri beni beğenecekse bu halimle beğensin” felsefesini
benimsemişti.
“Günaydın Burak… Bugün biraz erkencisin.”
“Aslında daha önce uyandım ama tekrar uyuyabilirim umuduyla geçen zaman uzun
oldu. Bu heyecanla diğerleri nasıl uyuyabiliyor anlamıyorum.”
“Herkesin kendini kandırma yöntemleri farklıdır.” dedi Murat, alçak ve ölçülü
bir sesle.
“O zaman kendimizi kandıramayan tek biziz.” dedi Burak gergin bir edayla..
“Benim kendimi kandırmaya ihtiyacım yok.. Her neyse… Bildiğim kadarıyla bugün
ava çıkacağız.. Çocukluğumuzda yapmaya korktuğumuz şey.”
“Acaba aramızda bu konuda bilgili olan var mı? Çünkü eğer yoksa işimiz oldukça
zor.. Benim avlayabildiğim tek şey sinekler.”
“Sadece nişan al ve tetiği çek.”
“Bu konuda çok bilgilisin galiba” diye lafa karıştı daha yeni gelmiş olan Ali
arkadan.
“Belgesellerde görmüştüm. O kadar da zor değil.” dedi Murat ona dönerek.
“Sanırım ne kadar bilgili olduğun bugün belli olacak.. Kızlar da olmadığı için
orada kimseye bilginlik taslayamayacaksın.”
“Ben kimseye bilginlik taslamıyorum” dedi sıktığı dişlerin arasından.
“Nedense bu his yok içimde..” Ali eskiden de Murat’ı pek sevmezdi. Nedenini
kimse bilmiyordu ama onunla tanıştığı süre boyunca ona asla iyi davranmadı.
Onların birbiri arasındaki bu tutumu ilerideki kötü olayların habercisi gibiydi.
“Umuyorum ki hayvanlar yerine beni vurmazsın.”
“Elimin kaymasını çok isterdim ama tüm suçlar bana yönelir.. Bu yüzden şimdilik
bunu düşünmüyorum.”
“Neler oluyor” dedi Burak.
“Durum şu : Senin yaklaşık yedi senedir beraber yaşadığın arkadaşın bize zorluk
çıkarmak istiyor ve ben de buna izin vermiyorum.” dedi Murat.. Sesi gergindi.
Ali dudaklarını ısırdı; yüzü sertleşmişti. “Murat… Seni işkence yaparak
öldüreceğim.. Sana söz veriyorum. Bir daha benimle konuşarak büyük bir hataya
düşme; çünkü elimde olsa şu an kavga eder ve bununla da gurur duyardım.”
“Yeter” diye bağırdı Burak. “Ali kapa çeneni.. Böyle saçma hikayeleri bize
anlatma.. Biliyorsun ki böyle şeyleri konuşmama kararı almıştık.” Konuşmak
isteyen ama konuşmamak için kendisini zor tutan Murat’a döndü. “Murat kusura
bakma.. Bugünlerde sinirleri gergin.”
“Belli ki öyle” dedi Murat, Ali’ye dikkatli bakarak.