Brothers in Arms: Hell's Highway
Mahmut Saral
3.06.2010 - 12:31
İlk iki oyunuyla bizleri WW2 platformunda farklı cephelere çekmeyi başaran Gearbox, cephedeki en sağlam savunma hattını oluşturuyor.
Brothers in arms, yapılan iki oyunla ww2'ye getirdiği yeniliklerle hem kalitesini hem de farkını ortaya koymayı başarmış bir yapımdı. John hartsack ve Matt baker'in başta olmak üzere 101. Hava indirme tugayının başında geçen gerçek olayları konu alan bir yapım. Band of brothers dizisiyle de oyun benzerlikler barındırıyor. ( Er ryan - Moh, Kapıdaki düşman -Cod) Sanırım her tarihi oyunun en az bir tane film dayanağı var. Neyse, Bia serisi Gearbox ve Ubisoft'un bu konudaki ilk ve tek fps projesi olma özelliğini taşıyor. İlk oyununun beğenilmesinin ardından ikinci oyunda yapıldı. Ancak asıl yeni oyun earned in blood olmasına rağmen asıl bomba oyun çıktıktan sonra açıklandı. Brothers in arms 3 duyuruldu. Üstelik bugünlerin favori oyun motoru Unreal engine 3 ile. ( Bu motoru ilk lisanslayan oyun bia3'tür. ) Oyunun duyurulmasından sonra e3'te kısa ama muhteşem bir videoda yayınlandı. Ben bu videoyu gördüğümde şaşkınlık içersine kalmıştım. Normalde oyunun geçtiğimiz bahar aylarında piyasada olması gerekiyordu ancak Ubisoft'un oyunu 2007-08 mali yılı tablosu içersine çekmesi nedeniyle en erken sonbahar aylarında oynama imkanımız olacak. Kısaca ertelendi yani…
Yuvada olmak
Bia3, ilk iki oyunda olduğu gibi yine ww2'nin en kanlı operasyonlarından olan Marget garden çıkartmasını konu alıyor. Ana karakterlerimiz ise diğer oyunlarda olduğu gibi John hartsack ve Matt baker. Adamımız tam evine dönmek için hazırlıklara başlarken kendini bir anda yine savaşın acımasız tablosunun içersinde buluyor. Oyunun konusu aynı isimli HELL'S HIGHWAY romanından da destek alıyor. Dolaysıyla her yönden gerçekçi bir hikaye ile karşı karşıyayız. Önceki bia'ları oynayan ve oyun içi diyalogları takip edenler bilir. Oyunda esprili ve bir o kadar da yoğun bir diyalog sistemi vardır. Ör: Road to hill:
(Çatışmanın ardından)
-Hey çocuklar hadi biraz şarap içelim.
-Olmaz dostum. Şehirdeki son sağlam kalan şarap dükkanını da az önce bombaladık.
-Ne. Salak herif. Lanet olsun…. Gibi diyaloglar yeni oyunda da mevcut.
Bir savaş oyununda sadece vurup, öldürüp geçmekten başka neler yapılabilir bunu çok iyi örneklerle bize gösteriyor oyunumuz. Çatışma henüz sona ermiş ve askerler bir dükkana girmiş dinlenip sohbet ediyorlar. Bir anda düşen bomba ile etraf alt üst oluyor ve aksiyona dalıyoruz. Oyunda her an ne olacağını bilememek heyecanı kat ve kat arttıran etken. Oyunda artık karşımıza sivillerde çıkıyor. Korkuları hem gözlerinden okunuyor hem de hareketlerine yansıyor. Bazen düşmanın yerini bize göstermek için yardımda da bulunuyorlar. Böylece savaşın sivil halka verdiği büyük zarar azda olsa gösterilmeye çalışılmış. Artık oyunda kontrol ettiğimiz takımda da değişiklikler var. Yeri ve zamanına göre topçu ve makineli birliği gibi birlikleri yönetebiliyoruz. Zırhlı bir tanka karşı topçu birliği ile hamle yaparken kalabalık bir düşman saldırısına en iyi cevabı makineli birliği ile vererek onları kevgire çevirebilme imkanımız olacak. Oynanıştaki diğer bir yenilik ise, daha önce Rainbow six vegas'ta da gördüğümüz oyunu üçüncü şahıs bakış açısından oynama ve siper alma olayı oyunumuzda da bulunuyor artık. Gerçekçiliğin artması açısında oyunda silah hedef göstergeleri bulunmuyor, sağlık çantaları da yok artık. Ancak call of duty'deki iyileşme durumu da söz konusu değil. Yoğun hasar alınca etraf kıpkırmızı bir hal alıyor ama bu Call of duty'de ki gibi değil pek. Sanki kırmızıya boyanmış bir dünya fotoğrafı gibi çok etkileyici. Bu da demektir ki iyi olduğu kadar ölümcül ve heyecanlı bir oyunla karşı karşıyayız. Taktik sisteminin geliştirilerek daha iyi bir hal aldığını da söylememe gerek yok herhalde.