Vakti zamanında sevgili prensimizden evrilerek karşımıza çıkan Assasin’s Creed serisi, uzun yıllar içerisinde çok farklı bir oyuna dönüştü. Sahip olduğu temayı her oyunda koruyan seri, oyuncuları adeta zaman yolculuklarına çıkararak, tarihte meydana gelmiş önemli olaylara fantastik bir bakış atabildi. Ancak son yıllarda oldukça fazla negatif eleştiriye maruz kalan seri, bu gidişatına dur diyerek kendine çeki düzen vermek için dinlenmeye geçti. Video oyun dünyasının en çok bilinen oyun serileri olan Mario, Call of Duty ve FIFA gibi markalaşmış bir ürün haline gelen Assasin’s Creed, yıllar boyunca edindiği tecrübenin üstüne bir de iki senelik geliştirme sürecini ekleyerek tekrar karşımıza çıkıyor. Son olarak Assasin’s Creed: Syndicate ile bizi buharların kaplı olduğu İngiltere’ye götüren Ubisoft, milattan önceye götürecek.
İlk olarak keşif yönü büyük oranda damlardan sandık toplamak olan bir seri için, Antik Mısır’ı bulunmaz bir hazine olarak gördüğümü söylemek istiyorum. Assasin’s Creed IV: Black Flag’i hariç tutarsak kendini devamlı bir tarihi akışa hapseden serinin hikayesi, bu kez neredeyse sınırı olmayan bir zaman diliminde geçecek diyebiliriz.
Oyunun hikayesi milattan önce 49 yılında geçiyor. Son Medjay olan ana karakterimiz, hikayenin başında birden kendisini büyük bir kaosun içinde buluyor. Bilmeyenler için Medjay’ları Mısır’ın en güçlü savaşçıları olarak tanımlayabiliriz. Yani bir bakıma kendileri Mısır’ın Yeniçeri’leri statüsünde bulunuyor. Eski Assasin’s Creed oyunlarında Templar olarak bilinen düşmanlara karşı savaşıyorduk. Çeşitli doğa üstü nesneler ile dünyanın kontrolünü eline almak isteyen Templar birliği yeni oyunda yer almayacak. Assasin’s Creed: Origins’te Templar birliği yerine Order of the Ancients ile savaşacağız. Tüm Mısır topraklarını kontrol eden bu birliğin başında ise Cleopatra’nın kardeşi Ptolemy XIII bulunuyor. Hikayenin temelinde Cleopatra'ya, Ptolemy XIII’ü devirmesi için çeşitli yardımlarda bulunacağız. Gerçek tarihte Antik Mısır’ın son Hellenistik kökenli kralı olan Ptolemy XIII’ün biyografisini okuduğunuzda gerçekten de acımasız bir hükümdar olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bu kısımda dip not olarak Ptolemaios hükümdarlığında kraliçenin, kralın kardeşlerinden seçildiğini belirtmek istiyorum. Yani oyunu oynarken Cleopatra’nın bu şekilde kraliçe statüsünde çıktığını bilmemiz gerekiyor.
Oynanış tarafına geçtiğimizde ise Assasin’s Creed: Origins’in oldukça geliştirildiğini yayınlanan videolardan anlayabiliyoruz. Black Flag’in en sevilen mekaniklerinden bir tanesi olan gemi savaşları Assasin’s Creed: Origins ile geri geliyor. Dövüş sisteminin ise For Honor’a benzediğini varsayabiliriz. Ubisoft’un oyun geliştirme konusunda en büyük taktiği olan, bir oyunda geliştirdiği mekaniği başka bir oyuna sentezleme mantığının Assasin’s Creed: Origins’te de olduğunu söyleyebiliriz. Daha oturaklı ve gerçekçi dövüşlere en sahipliği yapacak olan oyunda yer alan silah yelpazesinin oldukça geniş olduğu söylendi. Geliştirici ekibin açıklamalarına göre karşımıza çıkan düşmanları yenmek için devamlı silahımızı değiştireceğiz.