1/2

Yoğurt Teknolojileri

Berk Iybar 3.06.2010 - 12:31
İşte Yoğurt'tan son haberler.

Bu ayki röportajımızı, Kriz ve Pusu'nun yapımcılarından olan Yoğurt Teknolojileri'nin sahibi Cemil Türün ile gerçekleştirdikve bu iki oyun hakkında merak edilen sorulara cevapları aldık.

Yoğurt Teknolojileri hakkında bize bilgi verebilir misiniz?

Beş yıllık bir firma olan Yoğurt Teknolojileri ilk açıldığı zaman doğrudan oyunla ilgimiz yoktu. 2000 yılında Coca Cola için Serinyer adında daha basit olan ama yine de veritabanı çalışan, puanlı, birinci lig olan online bir oyun yapmıştık. Bu oyundan edindiğimiz tecrübe ve oyunun büyük bir kitleye ulaşması bize güç ve cesaret verdi. Bir sene sonra da Turkcell Hazırkart için online adventure oyun yapmaya başladık. O da iki boyutlu ve flashlıydı ancak daha iyi bir artwork elde etmiştik. Bu projenin 115.000 kişi tarafından oynanması bizi son derece heyecanlandırdı. Bunun üzerine iyi bir çıkışla Türkiye’de böyle bir sektör yakalanabileceğini düşündük. Ancak Dünya Oyun Geliştiricileri Derneğinin sunduğu verilerin Türkiye’nin dünyada 6. büyük korsan piyasası olması bizi düşündürdü. 

Firma ve ürün tanıtım stratejilerini online ortamda ve oyun üzerine odaklamış görünüyorsunuz. Bunun altında yatan önem nedir?

Zaten yeni yapılandırdığımız sitemizde içerik olarak tamamen oyuna yöneldiğimizi belirteceğiz. Bundan önce şirketlere ürün satan bir anlayışımız vardı. Şimdi ilk kez son tüketiciyi yani nihai kullanıcıya arada başka kuruluş olmadan oyun satmaktan bahsediyoruz. Ancak oyun yapma kabiliyetimiz nadir bir özellik olduğu için bunu iyi kullanmak istiyoruz. Ekonomik olarak bu düzeye gelmek ise çok güç. Yaptığımız oyunların bizi ayakta tutmasını istiyoruz. Böylece biz de gelir elde etmek için başka işlerle uğraşmadan kanuni, kutulu, kitapçıklı kullanıcı için makul fiyatta sunmak istiyoruz. 

Kriz ve Pusu’ya yönelik gelişmeler, bu iki projenin son durumları ve Pusu’nun size geçiş hikayesini öğrenebilir miyiz?

Kriz’in sunucu ve kullanıcı tarafındaki programlamaları tamamlanmış durumda. Oyunun hazırlık animasyonları ve testi kaldı. Ciddi sürecek bu test bir ay kadar süreceği için oyunun çıkışını nisan başına düşünüyoruz. Kriz kutulu olarak satılacak bir oyun değil. Ancak misafir ve paralı kullanıcı olmak üzere iki tür kullanıcıya sahip olacak. Paralı kullanıcılar puan yazdırıp listeye girebilecekler. 

Pusu’nun yaratıcıları Cem ve Hakan ile geçen sene tanışmıştık. O zaman ki sınırlamalar ve benim yaptığım hesaba göre o an için o boyutta bir projeye girememiştim. Bu süre içinde projenin bir firmanın iki ortağından biri olan Aslı Otmaz tarafından dağıtımının yapılmasına karar verildi.Bu firma dağıtımcı olduğu için oyunu ticari dağıtım metası olarak ele alabildi. Biz de üretici firma olarak devreye girdik. Sonuç olarak Pusu için toplam 20 kişi kadar çalışmış olacağız. Tüm bu gelişmeler Cem ve Hakan’ın inanılmaz gayretleri ve kendini bu işe adamaları sayesinde oldu. Şimdi ise senaryoyu baştan ele aldık ve daha sinematik bir çalışma yaptık. Oyun iki bölüme ayrılmış durumda. Birincisi 2003 yılında diğeri ise 2013 yılında geçiyor. On yıl sonrasını kurgularken uzman ekonomistlerden fikir alarak geleceğe dair yeni konseptler oluşturduk ve “Bakkalın camında ne yazacak?” sorusuna cevap aradık. Bu iki hikayenin sürpriz bir şekilde bağlanacağını da söyleyebilirim. Oyun Türkiye’de geçecek ve tiplerin modellemeleri mimiklemeleri ve ifadeleri tamamen Türklere özgü olacak. Ayrıca tüm araştırma-geliştirme ve özellikle üzerinde çalıntı olduğuna dair asılsız iddiaların çıktığı “engine” bizim ürünümüz olacak. Şunu net söyleyebilirim bu kadar iyi bir ekip tanıyorum ve Cem bence bilgisayar donanımı üzerine gördüğüm en bilgili kişi. Kaldı ki Türk ve Dünya izleyicisinin henüz görmediği ve senaryoyla bağdaşan efektleri Cem programlayacak. Şunu da belirtmeliyim tek korkumuz bu efektlerin Matrix 2 filminde kullanılması. Açıkça söylüyorum detayını vermediğimiz o efekti şu an programlayan biziz. Şayet film onu kullanırsa Pusu’yu gören kişi şunu düşünmeli: “Bu adamlar filmden hemen sonra o efekti alıp oyunun derinliğine bu kadar kısa sürede adapte edip programlamış olamazlar. Demek ki adamlar önceden bu çalışmayı yapmışlar.”.