Bir adventure yapmak herkesin harcı değildir. Kaliteli bir yapım ortaya
çıkarabilmek için, hem senaryo hem de oynanış bakımından sıkı bir çalışma
gerçekleştirmek gerekir. Baştan savma adventure’ların hiçbiri tutunamamış ve yok
olup gitmiştir. Monkey Island ve Broken Sword gibi başarılı yapımlar ise,
izlerini günümüze kadar taşımış ve unutulmayacaklar arasında yer almaktadırlar.
The Arrangement da iyi bir yapım olmak için çıkmış yola fakat keşke hiç çıkmayıp
evinde otursaymış, vatana millete daha hayırlı olurmuş. Oynarken zavallının
haline acıdım ve yaklaşık yarım saat ayırdım. Nafile, hiç düzgün bir yanını
bulamadım.
Bunlar karakter mi?
Başlangıç demosunu görür görmez tiksinme duygularımız harekete geçmeye başlıyor.
Yapımda kullanılmış olan animasyonlara gülmekten başka yapacak birşeyimiz yok.
Karakterler heralde birkaç tane baston yutmuşlar, hazmetmeye çalışıyorlar.
Elleri kolları zorla kıpırdıyor, dizaynlarında zaten bir numara yok. Hepsi
hortlak, zombi ya da yaratık gibi insan dışı varlıkları andırıyorlar. Hele
başlangıç demosunun sonlarına doğru bir öpüşme sahnesi vardı ki, belki de burada
oyundan kurtulmak isteyeceksiniz. Ben hırs yaptım dayandım, siz yapmasanız da
olur.
The Arrangement, 1. şahıs görünümünden oynanıyor. Rahat oynanan ve kontrol
edilebilen bir yapısı var. İncelenebilir, kullanılabilir ya da alınabilir
objeler, belirli simgeler ile ekranımıza yansıyorlar. Kursörümüzü ekranın
köşelerine getirdiğimiz zaman, sağa, sola ya da ileri gidebiliyoruz. Yalnız
ekran geçişleri de sorunlu, sanki slayt gösterisi seyrediyormuşsunuz gibi bir
hisse kapılıyorsunuz. The Arrangement’ın ilginç bir özelliği; Windows
arabiriminden örnekler sunuyor. Başlangıçta, bir bilgisayar ile etkileşime
giriyor ve burada Outlook kullanıp, yazıcıdan çıktı alma olayı ile uğraşıyoruz.
Normalde de mouse’un sağ tuşuna tıkladığımız zaman , üstte çıkan Windows menüsü
sayesinde save, load ya da oyundan çıkma işlemleri ile ilgilenebiliyoruz.
Inventory de, kursörü ekranın üst kısmına getirdiğimiz zaman devreye giriyor.
Bunlar sadece oynanışsal kolaylıklar, sakın aldanmayın, olaya hiçbirşey
katmıyorlar.
The Arrangement bazı yerlerde canınıza ot tıkıyor. Objeler öyle bir monte
edilmiş ki, kesin incelenebilecek ya da alınabilecek materyal gözden kaçıyor.
Tamam, etraftaki objeler cansız varlıklar, ama bu kadar da cansız dururlar mı?
Oyunun bir öğesi oldukları bile belli değil. Üstelik şöyle bir durum da var;
diyelim ki yan yana iki obje duruyor. Bir tanesi birşeye yaramıyor, diğeri ise
incelenebiliyor. Ama gelin görün ki, sanki işe yaramayan obje bir fonksiyonu
varmış gibi işaretleniyor. Bu da insanı çıldırtıyor. Çok kolay bir bulmacayı
bile, sırf bu objelerin yerleştirilememesi yüzünden çözemiyor ve sinir
oluyorsunuz. Üstelik bazı detaylar da son derece gereksiz ve kafa karıştırmaktan
öteye gitmiyorlar.
Bağlayalım olayı...
The Arrangement, maalesef bir fiyasko. Adventure türü, böyle bir oyuna sahip
olduğu için kendinden utanç duyacaktır. Olsun biz onu eski, kaliteli yapımlara
da sahip olduğunu da hatırlatarak teselli edebiliriz. Son sözüm de tabii siz
oyunculara; yanından bile geçmeyin, sinirlerinizi yıpratmayın.