Jetonlarımı umursamadan attığım, aduuuuket, şoryuuuuken! diye bağırdığım günleri dün gibi hatırlıyorum. Benim Ryu, kuzenimin de Ken'i oynadığı ve saatlerce kapıştığımız, birbirimizi zevkle dövdüğümüz o eski günleri hatırlıyorum. Street Fighter V'in çıkmasına birkaç gün kala aklıma bu anılar gelip giderken, giderek daha da heyecanlandığımı hissedebiliyorum. Özellikle, Charlie Nash'i tekrardan oynayabilecek olmamız beni fazlasıyla memnun ederken, Ryu ve Ken'in yeni hallerine kavuşmak için can atıyorum. Street Fighter, benim için her zaman en değerli oyun serilerinden biri olarak yerini alırken, oyun sektörünü de tamamiyle değiştiren etkilere sahip bir dövüş oyunu olarak tarihe adını yazdı.
Tarihi 1987'ye çekerek, arcade makinelerinin video oyun sektörünün başı olduğu döneme dönüyoruz. Arcade makinelerinde yaygınlaşan beat'em up ve aksiyon oyunlarını fark eden Capcom, Kung-Fu Master isimli oyunun geliştiricisi olan Takeshi Nishiyama'yı bünyesine alır. Arcade makinelerinin, 1 stick - 6 tuş sistemine uyumlu bir oyun geliştirmek için Hiroshi Matsumoto ile birlikte çalışmaya başlar ve Street Fighter isimli oyunu tasarlar. Şimdiki Street Fighter konseptinden bir hayli uzak olan, serinin ilk oyunu Ryu'yu ana karakter olarak temel alır. O zamanlar ne Guile vardı, ne de Chun-Li...
Dünya çapında gerçekleşen bir dövüş turnuvasına katılan Ryu, beş farklı ülkeyi gezerek 10 farklı düşmanla çarpışır. 'Aduuuuket' yapabilen Ryu, daha sonraki Street Fighter oyunlarında karşımıza çıkan Birdie, Gen, Eagle'la bu oyunda ilk kez karşılaşırken, elde ettiği sekiz galibiyetten sonra Tayland'a, turnuvanın son bölgesine gider. Burada ölümcül Muay Thai ustası olan Adon'la karşılaşan Ryu, karşılaşmayı kazandıktan sonra Sagat ile karşılaşır ve Street Fighter'ın ilk azılı dövüşü de bu şekilde başlar. Bu karşılaşma sırasında içindeki 'şeytani' hisleri istemeden uyandıran Ryu, gerçekleştirdiği Shoryuken vuruşu ile Sagat'a unutamayacağı bir yara verir ve böylece Stret Fighter sona erer. Ken'i elbette unutmadım ya, ikinci jetonu atıp karşıma geçmenizi bekliyorum! 1987'de çıkan bu Street Fighter iki kişilik karşılaşmayı bizlere sunsa da, oynanabilir ikinci karakter, Ryu'nun çocukluk arkadaşı olan Ken Masters'dan başkası değildi.
Street Fighter'ın ilk oyunu ile Takeshi Nishiyama her ne kadar yenilikleri oyun sektörüne katsa da, bu oyun beklenilen başarıya ulaşamadı. Street Fighter'dan ve Capcom'dan memnun kalmayan Takeshi, Capcom'dan ayrılarak o dönemin devlerinden olan SNK Playmore'a transfer olur. Takeshi'nin ayrılması ile Matsumoto da SNK'ya geçer ve Art of Fighting'in üzerinde çalışmaya başlar. Matsumoto Art of Fighting'ın yaratıcılarından biriyken, Nishiyama da Fatal Fury, King of Fighters ve Metal Slug gibi oyunların üzerinde çalışır ve video oyun sektörünü geliştirmeye devam eder.
Capcom her ne kadar Matsumoto ve Nishiyama'sız öksüz kalsa da, dövüş oyunu geliştirmekten pes etmedi. Akira Nishitani ve Akira Yasuda'yı bünyesine alan Capcom, birden fazla karakterin oyunda olması gerektiğini düşünerek karakter tasarımlarına önem verirken, her karakterin de ayrı özelliklere sahip olmasını istiyordu. Final Fantasy XV, Kingdom Hearts gibi serilerin besteciliğini üstlenen Yoko Shimomura'nın da bestekar olarak bulunduğu Street Fighter II, oyun sektörüne sunulduğunda takvim 6 Şubat 1991'i gösteriyordu. O gün, yer yerinden oynadı. Yavaş yavaş, çocuk yaşlı herkes aduket, şoryuken, sonik buumcu oldu ve çocukluk aşkı olarak da Chun-Li'yi benimsedi.