Soul Reaver 2, adından da anlaşılacağı üzere bir oyunun (Legacy of
Kain: Soul Reaver - 1999) konu olarak devamı niteliğinde, ancak önceki oyun
da başka bir oyunun (Blood Omen: Legacy of Kain -1996) devamıydı. Her üç
oyunda öncelikle konsol oyun makineleri için çıkartılmıştı. Ancak daha
sonra üçü de PC'ye aktarıldı. Bu oyun (Soul Reaver 2) da önceki oyunlar
gibi bir 3. kişi action oyunu.
Önceki oyunları oynamadım ancak bu oyunun başında "zorla ama
zevkle" izletilen animasyonların ardından anladığım konusuna göre:
Raziel çok uzun bir süre önce, kutsal bir savaşçıyken, mezarı Kain denen
vampir tarafından bozulmuş ve ruhu Kain'e hizmet etmek için tutsak edilmiştir.
Binlerce yıl Kain'e yarı vampir yarı iblis bir formda hizmet ettikten sonra,
dışlanmış ve bir çukura atılmıştır. Bütün teni yanmış ve gözleri
yandığı mavi ateşin etkisiyle yok olmuş, yerlerini mavi ışık saçan
oyuklar almıştır. Mavi tenli ve cidden süper karizmatik kahramanımız
Raziel tam olarak hiçbir şeye benzemeyen ama hafiften insani vücut formunda
sağ koluna yerleşmiş bir silah olan "Reaver"ı taşımaktadır. Bu
silahla kendisi arasında özel bir bağ bulunmaktadır. Raziel bu silahın da
yardımıyla kendisini bu hallere sokan Kain'den intikam almak istemektedir. Tam
Kain'le karşılaşıp onunla kapışacakken Kain bizimkini geri savurur ve bir
ton "nutuk" çeker, ardından açılan bir zaman kapısından geçip
kaybolur, Raziel'de kurtlu olduğu için o kapıdan geçer ve kendisini bir
zaman gardiyanı (Moebius) ile karşı karşıya bulur Raziel onun tehlikeli
birisi olduğunu bilmektedir ama tam olarak ne yapacağını bilememektedir.
Zaman gardiyanı düşmanımın düşmanı benim dostumdur mantığıyla
Raziel'e bir ton nutuk da kendisi çeker. Ona nasıl 9 zaman gardiyanından 6'sının
vampirler tarafından öldürüldüğünü falan anlatır. Raziel'in kafası artık
iyice karışmıştır; kime ve neye inanacağına karar veremez halde
Moebius'un da gazıyla Kain'den intikam almak üzere yola çıkar.
Oynanış: Oyunda 3ncü kişi gözünden Raziel'i yönetiyoruz. Raziel,
sadece kemiklerin üzerine yerleşmiş kaslar ile sırtında birer paçavraya
benzeyen kanatlar ve karizmatik saçları ve göz yuvalarından ışık saçan
bir kafadan ibaret. Ancak bütün olarak bakıldığında oldukça karizmatik
bir yapıya sahip :) Alt çenesinden itibaren göğsüne doğru dolanmış bir
atkısı var. Bu atkının niye orda olduğunu biraz oynayınca anlıyoruz. Atkıyı
açtığımız zaman Raziel'in alt çenesinin olmadığını ve öldürdüğümüz
rakiplerin ruhunu içtiğini görüyoruz. Raziel iblislikle vampirliğin de
verdiği doğayla bir undead karakter ve asla gerçekten ölemiyor. Birisi tarafından
bedeni öldürüldüğünde veya biz istediğimiz zaman, ruhsal boyuta geçiyor
ve burada tekrar enerji toplayıp "uygun ortamlarda" bedensel boyuta
geri dönebiliyor. Ruhsal boyuta geçtiğinde canlı olan düşmanlar görünmüyorlar,
onlar yerine bazen iblisler ve serbest ruhlar görünebiliyor; içinde bulunduğumuz
mekan bükülüyor, ortamın geometrisi baya bir değişiyor, önceden
farkedemediğimiz bazı şeyleri farkedebiliyoruz. Ruhsal boyuttayken Raziel
ortamda bulunan serbest ruhları yutarak enerjisini doldurabiliyor, kapalı
parmakların arasından süzülebiliyor, bedensel boyuttayken ulaşamadığı
yerlere ulaşabiliyor, ancak kolunda sabit olan Reaver'dan başka bir silah
kullanamıyor. Bedensel boyuttaysa duvarlara tırmanabiliyor ve suda yüzebiliyor,
fiziksel olan her şeyle etkileşebiliyor. Yani Raziel'in boyut değiştirebilme
özelliğini, sıkıştığımız anlarda ruhumuzu kurtarmak veya herhangi bir
boyutta ulaşamadığımız yerlere diğerinde ulaşabilmek için kullanıyoruz.
Her iki boyuttayken de kanatlarımızı kullanarak yüksek yerlerden aşağı süzülebiliyoruz.