Küçük bir mahalleden gökdelenlerle dolu bir şehire.
Küçük bir mahalleden gökdelenlerle dolu bir şehire
Sim City genel olarak her oyuncuya hitap etmeyen bir oyun. Biz yakıp
yıkmaktan hoşlandığımızdan yeni bir şeyler inşa edip, insanlara iyi davranmak
bizi pek cezbetmiyor. Aslında Sim City'nin de kendine özgü bir büyüsü var.
Oynamayı öğrenebilmek gerçekten zor. Öğrendikten sonra ise işleri yerine oturtup
şikayet almadan uzunca bir süre şehri idare edebilmek gerçekten çok zor.
Açıkcası ciddi bir sabır istiyor.
Hey gidi günler heyy
Sim City 4'ün diğer serilerinden en büyük farkı grafikleri. Oyunun 2 cd
çıkmasından anlaşılacağı üzere grafikler diğer bütün ayrıntılardan üstte
tutulmuş. Oynanabilirlik ise pek farklı değil. Gene belli bir zaman sonra insan
kafayı yemeğe başlıyor. En büyük faktör normal hayatımızda da olduğu gibi para.
Yaptığınız harcamaları karşılayacak ek gelirler bulmalısınız. Yoksa bir kaç ayda
işiniz biter. Zaten oyunun sizi en çok zorlayan kısmı da bu, para kazanmak. Ufak
bir şehirken orayı yönetmek pek zor olmuyor. Doğal olarak büyüdükçe sorunlar da
artıyor. Türkiye'nin tersine, ilk başlarda pek sesi soluğu çıkmayan insanlar siz
büyüdükçe sesini yükseltmeye başlıyor, grevler yapıyorlar. Sonuç olarak sizi zor
durumda bırakıp geri adım atmanızı sağlıyorlar. Yaşayanların sorunlarını bir
nevi çözdüğünüz de ise sorunlar bitmiş olmuyor. İtfaiyesi, polisi, eğitim
görevlisi hepsinin her zaman halledilmeyi bekleyen şikayetleri oluyor.
Halletmediğiniz de ise bu sorunlar direk yaşayanlara yansıyor. Uzunca bir süre
oynadığımda hissettiğim iki şey vardı. Birincisi, asla bir şehiri yönetmeye
kalkma, seni aşıyor. İkincisi, en iyisi sen o yaptığın şehri bir güzel alt üst
et.
Tanrı'nın Eli
Yapımcılar da benim gibi düşünmüşler ki "Tanrı'nın Eli" denilen bir bölümde
doğa olaylarını takip edebilmemizi sağlamışlar. Bu bölümden gündüz gece
olaylarından, şehrin üzerine bir meteor düşmesine kadar herşeyi kontrol
edebiliyoruz. Şahsen ben direk bir meteor ile işlerini bitirmedim. Daha çok
yavaş yavaş olsun diye ilk önce ufak yangınlar çıkartarak itfaiyenin nasıl iş
yaptığını takip ettim, peşinden de itfaiye binasını kaldırarak yangın çıkarttım.
İnsanların kaçışmaları, binaların yıkılması gayet detaylı. Hele hele son
seviyede zoom yaptığınızda bunu daha iyi görebiliyorsunuz.
Her şeyin bir karşılığı vardır
Yazımın başında en büyük değişikliğin grafiklerde olduğundan bahsetmiştim.
Gerçekten öyleler. Eski oyunlara nazaran teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar
yararlanılmış. Tabi ki bu yararlanma çoğu insana yaramıyor çünkü oyun yüksek bir
sistem istiyor. Evinin arka bahçesinde salıncakta sallanan bir çocuğu
görebilmenin karşılığı en az bir Geforce 2 Mx 440'a mal oluyor. Sağlam bir
işlemci ve Ram sayısından söz etmeme gerek yok sanırım. Ayrıca oyun ATI ekran
kartlarıyla birazcık dertli. Çıkan son driverları çekmediğiniz taktirde oyun
içinde kamerayı oynattığınızda çoğu detay kayboluyor, durduğunuz da ise tekrar
yerli yerine oturuyor.
Son Sözler :
Sim City, dünden bugüne oldukça gelişmiş bir oyun. Yanlız bu son versiyonunda
şuna dikkat ettim; Grafikler ve eklenen bazı özellikler dışında oyunda gerçekten
yeni bir şeyler yok. Aynı Fifa serisi gibi ufak birkaç makyaj ile karşımıza
sunmuşlar gibi. Sim City 4'ün arkasından bir eski versiyonu açtığımda ciddi
olarak aralarında pek bir fark göremedim. Ama ne olursa olsun Sim City bir
klasik ve mutlaka denenmesi gereken bir eser.