EksilerAşırı aksiyon unsuru oyunu SH'likten çıkarmış
Silent Hill'in, özellikle de Silent Hill 2'nin hayatımda çok önemli bir yeri
olduğunu söyleyebilirim. Gerçek bir korku oyununa açlığımı bir zamanlar en iyi
doyurduğum oyun olmasının ötesinde konusuyla ve bende bıraktığı anılarla Silent
Hill 2'nin yerini zannetmiyorum ki bir oyun doldurabilecektir. Zaten şimdilerde
oynadığımız, sırf grafikten ibaret oyunların ilerde daha da ayyuka çıkacak
olabilmesinden de bunu tahmin etmem hiç zor değil. Ne var ki Silent Hill içimde
kıpır kıpır bir şeylerin oynamasına sebep oluyor; sanırım bundan yıllar sonra
yeni Silent Hill oyunları geldikçe, yani bu Homecoming musibetini gördükten ve
onun da modaya uyduğunu içime sindirdikten sonra yine de tahammül edeceğim.
Fakat öte yandan bu değişimden etkilenmesini en son istediğim oyunlardan biri de
yine Silent Hill olacaktır. Hoş, Homecoming'i oynadıktan sonra içten içe bir
"sen de mi Brutus" demedim değil ne yazık ki. Çünkü ilk oynadığım Silent Hill
oyunu olan Silent Hill 2'de sunulan o karakter ağırlığını, atmosferik baskıyı ve
yalnızlık hissini Silent Hill 3 ve nispeten the Room'da gördükten sonra
Homecoming, ilk izlenimini çok sığ ve sıradan bir korku oyunu olduğu yönünde
bende yaratmıştı. Her ne kadar oyunu keşfettikçe bu fikrimde nispeten
yanıldığımı görsem de Homecoming'in bir Silent Hill oyunu olmayı fazla hak
etmediğini söyleyebilirim.
Evim, güzel evim
Homecoming'de kontrol ettiğimiz karakterin ismi Alex ve kendisi eski bir asker.
Oyuna başladığımızda kendimizi bir sedyede taşınırken buluyoruz, daha doğrusu bu
sekans kendimize geldiğimiz ana tekabül ediyor ve doğal olarak olan bitenden de
habersiziz. Getirildiğimiz yer bir hastanenin ameliyathanesi. Kendi gücümüzle
buradan çıkıp neler olup bittiğini anlamaya çalıştığımız gelişmeler bizi
evimize, yani Shepherd's Glen'e kadar götürüyor. Oyunun konusu da işte tam
burada şekillenmeye başlıyor. Shepherd's Glen'e sanki bir atom bombası düşmüş ve
tüm kasaba, üzerinde yaşayan insanlarıyla birlikte tamamen sise karışmış. Kimi
görsek bize bir hoşgeldin, niye geldin, keşke gelmeseydin muhabbeti ediyor ve
bizi doğrudan evimize yönlendiriyor. Eve vardığımızdaysa küçük kardeşimizin ve
babamızın ortada olmadığını öğreniyoruz annemizden; sonra da bir takım
gelişmeler bizi Silent Hill'e götürüyor. Ve biz yine birilerini bulmaya
çalışıyoruz. Silent Hill'in bu şekildeki konu anlatımından aslında çok da
şikayetçi olduğumu söyleyemem; çünkü önce bir bahane türetilip Silent Hill'e
götürülüyoruz, ondan sonra da orada çok farklı yönleriyle hikayenin anlatımına
ve böylece Silent Hill'in eski sırlarıyla kendimizi yüzyüze buluyoruz. Bu olayı
Homecoming de güzel bir biçimde başarmış. Onun dışında Silent Hill bildiğimiz
sis bulutunda belli ki oldukça mutlu; biz ise burnumuzun ucunu bile görmeden
kardeşimizi bulmak için bu deliliğin içinde oraya buraya koşuşturuyoruz.
Şimdiye kadarki bütün Silent Hill oyunlarını piyasadaki muadillerinden ayıran en
büyük özelliği elbette ki kendine has korku unsuruydu. Bunu gerçekleştiriş tarzı
ise size yalnız olduğunuz hissini kafanıza vura vura göstermesi ve birdenbire
karşınıza çıkan canavarlarla korkutmaktan ziyade sesleri ve hatta sessizliğiyle
aklınızı başından almasıydı. Çünkü başlı başına o sessizlikti zaten sizi
birazdan bişey olacak diye tedirgin eden. Geriliyordunuz ister istemez. Odanın
kapısını açıp içeri giriyordunuz, loş bir atmosfer, feneriniz çeşitli gölge
oyunları yapıyordu duvarda, aynı duvarda bir de delik görüyordunuz, e haliyle
kolunuzu sokmanız gerekiyordu o deliğe, ama sokmamanız gerektiğini biliyordunuz,
ama işte sokmalıydınız, dahası sokuyordunuz, alıyordunuz ihtiyacınız olan şeyi,
ve sonra kapıdan çıkıp gidiyordunuz. Takriben otuz saniyelik bu olaylar dizisi
sizin kaskatı kesilmenize sebebiyet veriyordu; ama bakın, hiçbirşey olmadı. İşte
Silent Hill'i diğerlerinden farklı kılan noktası buydu; ortada bir şey yokken
sizi davul gibi geriyordu. Peki Homecoming'de bunun kaçta kaçı var? Az önce
duvardaki bir delikten birşeyler alma örneğini kasten verdim; çünkü benzer
olaylar hem Silent Hill 2'de, hem de Homecoming'de yer alıyor.