Red Dead Redemption serisi, Vahşi Batı'nın büyüleyici atmosferini gerçekçi karakterler ve derin hikâyelerle oyunculara sunarak kendine sağlam bir yer edindi. Şimdi, serinin üçüncü oyunu olan Red Dead Redemption 3, oyuncuları sürpriz bir perspektifle tanıştırabilir: Pinkerton Dedektiflik Bürosu’nun gözünden bir macera.
Pinkerton Dedektiflik Bürosu, serinin önceki oyunlarında Van der Linde çetesine karşı en büyük tehditlerden biri olarak karşımıza çıktı. Red Dead Redemption 2'de Ajan Milton ve Ajan Ross, Dutch ve ekibini amansız bir şekilde takip ederken, hikâyenin kilit noktalarından birini oluşturdu.
Bu yeni yaklaşım, Vahşi Batı'daki suçları çözmek ve kanun kaçaklarını avlamak gibi görevlerle oyuncuları LA Noire tarzında bir dedektiflik hikâyesine sürükleyebilir. Tren soygunları ve banka baskınları gibi olayların, kaybedilen masum hayatlar perspektifinden nasıl göründüğünü keşfetmek, oyunun temasına yeni bir derinlik katacaktır.
Serinin önceki oyunlarında Vahşi Batı’nın çöküşü ve şehirleşmenin hızlanması temaları işlenmişti. Ancak bu kez, artan düzen ve güvenliğin temsilcisi olan bir karakterle şehirleşmenin başka bir yüzü keşfedilebilir ve yeni bakış açısı ile seriyi bir adım ileriye taşıyacaktır.
Pinkertonlar, tarihsel olarak gerçek bir dedektiflik bürosu olup Amerikan İç Savaşı sırasında casusluk görevleri üstlenmişlerdir. Bu tarihsel bağ, Red Dead Redemption serisine derinlik katan önemli unsurlardan biridir. Red Dead Redemption 3, bu tarihsel bağlardan faydalanarak Pinkertonların hikâyesini daha geniş bir şekilde ele alabilir.