1/2

Project IGI 2: Covert Strike

Ant Köksal 3.06.2010 - 12:31
Bir oyunun ikincisi birincisinden daha kötü olabilir mi? Oluyormuş!
Platformlar PC
Project IGI 2: Covert Strike
  • Yapımcı - Yayıncı CodeMasters - CodeMasters
  • Çoklu Oyuncu: Var
  • Oyun Türü: Aksiyon
Merlin Puanı 57
Artılar -
Eksiler -

Daha ilk görevde size “şaka mı yapıyorlar acaba?” dedirten oyunlar vardır, elinizdekinin hala beta aşamasında olan bir şey olup olmadığına emin olamazsınız, genelde de değildir zaten, aceleyle kutulanıp paketlenerek piyasaya sunulmuş ve eh artık patch’ler ile düzeltiriz geri kalanı denilmiş oyunlardır bunlar. Berbattırlar. IGI 2, kendini bu sınıfa sokmak için elinden geleni özellikle yapmış.

Niye özellikle dediğimi merak ediyorsanız, bunun bilinçli yapılmış bir tercih olduğuna eminim de ondan. İlk oyundaki bütün eksiklikleri, oyuncular ve editörler tarafından valla şu şu olmasa daha güzel olurdu denen tüm kötü tarafları özellikle abartarak ikinci oyuna da dahil etmişler çünkü. Bir firma bunu neden yapar gerçekten merak ediyorum. Yahu birinci oyun bu salaklıklar yüzünden battı işte, ikincisinde aynı ahmaklıkları tekrarlamanın alemi yok ki!

Hırmss.. Fazla ani giriş yapmışım. Halbusi son paragraflarda felan söylemem gerekiyordu bunları. Efendim, malumunuz Project IGI diye bir oyun çıktıydı geçen senelerde, sanırım iki sene falan oldu. Oyunda hükümet adına resmi olmayan operasyonlar düzenleyen eski bir SAS ajanını kontrol ediyordunuz. Vaad ettikleri çok güzeldi, gizli operasyonlar, sessizlik ve sızmaya dayalı bir oynanış, yüksek yapay zeka, kısaca Rainbow Six’in tek kişilik versiyonu gibi bişey. Sonuç felaketti. Oyun yılbaşı arifesine denk gelsin diye alelacele piyasaya sürüldü. Görev içinde save olanağı yoktu. Yapay zeka yoktu. Dikkat ettiyseniz yapay zeka zayıftı falan demiyorum, yoktu. En kötüsü de, bu olmayan yapay zekanın bir türlü “tükenmeyişiydi”. Bir kulübeyi temizliyorsunuz diyelim. İçeri de giriyorsunuz, herkes ölmüş. Tüm odalar boş, eminsiniz. Dışarı çıkıyorsunuz, daha kapıya gelmeden arkanızda yoktan iki düşman beliriyor ve sizi vuruyor.. İlginç değil mi? Ulan daha şimdi baktım kimse yoktu! Save diye bir şey olmadığından da, tüm göreve baştan başlıyordunuz.. Yazık edilmiş bir oyundu ve ikincisinin geleceğini duyunca umutlanmıştık, eh bunlar eşşek değil ya, düzeltmişlerdir bu hataları, güzel bir oyun yapmışlardır demeye başlamıştık. Yanılmışız. Eşşekmişler. Düzeltmeyi bırakın, tüm bu saçmalıkları daha da abartmışlar.

Hiç öyle giriş demosu gibi şeyleri dert etmeden lönk diye başlıyor oyun. İlk dikkatinizi çeken şey, oyunun çalışmayışı olabilir. Ciddi anlamda güçlü bir sistem istiyor çünkü. Sistem ihtiyaçlarını gördünüz mü? Hah, işte öyle bir sistemde oyunun çalışmasının imkanı yok. En az 256 RAM ve 64 MB’lık bir kart gerekiyor. Onda bile high detail’i açamıyorsunuz çünkü anlamsız derecede yavaşlıyor. Peki bu sistemi hak edecek kadar güzel mi grafikler? Kesinlikle hayır! İlk oyundaki grafiklerin biraz daha “düzgün” olanı işte.. Unreal 2’nin, Splinter Cell’in çatır çatır çalıştığı sistemimde IGI 2 çalışmıyor ve grafikleri bu iki oyunla karşılaştırılamaz bile. Buradan ne anlıyoruz, sistem optimizasyonu denen şey kaale bile alınmamış. Grafikler için ancak “idare eder” denebilir, istediği sistemi ise hiçbir şekilde hak etmiyor. Karakter modellemeleri ilk oyundan farksız gibi. Bina ve ot ağaç dağ tepe vs. modellemeleri için eh işte denebilir. 

İkinci dikkatinizi çeken şey, silah tutan kolun anlamsız derecede sabitliği olacak. En azından benim için öyle oldu. Belki küçük bir ayrıntı ama o kolun kalas misali dimdik durması üç boyutlu ortam içinde gezinen iki boyutlu bir karaktermişsiniz izlenimini veriyor, bkz. Wolfenstein 3D. Her neyse. Oyunun diğer saçmalıklarıyla karşılaştırıldığında bu çok ufak bir ayrıntı.