Oyun yapmak geçen her yılın ardından çok daha zorlu bir hale geliyor. Artan
maliyetler bırakın herhangi bir yapım geliştirmeyi, yeni fikirler üretmeyi bile
engelleyebiliyor. Tabii dolayısıyla piyasada birbirinin aynısı ürünler görmeye
başlıyor ve bir müddet sonra da sıkılıyoruz. İnsan ister istemez farklı yapımlar
bekliyor, farklı maceralar yaşamak istiyor. Yalnız bu durumun tam zıttı bazı
isimler var ki, hiç bitmesin sürekli devam etsin istiyoruz. Çok sayıda örnek
verebiliriz, onlardan biri de küçük bir ön incelemesini yapmakta olduğumuz
Prince of Persia (POP) serisi. Çok eski bir yapım olmasına rağmen, bilhassa yeni
nesil oyuncuların çok büyük bir bölümü bu güzide yapıma 2003 yılındaki Sands of
Time (SoT) ile başladı. O kusursuz oyun mekaniğini, muhteşem grafik ve senaryo
eşliğinde bizlere sunan Ubisoft Montreal ekibi, yakın zaman da yeni bir POP’la
daha karşımıza çıkacak.
"Yeni oyun, The Sands of Time ile Warrior Within arasında geçiyor."
Yeniyi beğenmediniz mi, buyurun eski POP!
Elinizde isim yapmış bir oyun varsa, onun ismini devam ettirmek kolaydır, ama
olay kaliteli bir şekilde devam ettirmekse işte o zaman durup biraz üstünde
düşünmek lazım. Ubisoft, SoT ile POP ismini çok başarılı bir şekilde oyun
severlere sundu ve sonucunda da karşılığını aldı. Ardından gelen iki yapım
Warrior Within (WW) ile The Two Thrones (T2T) ise bana kalırsa SoT ile aynı
kalitede değildi. Hatta bu üçleme ile ilgili olarak çoğu kişi T2T'un üçlemenin
en zayıf halkası olduğunu ve kaliteyi düşürdüğünü düşünür. Genel kanı ise en
kalitelisinin WW olduğudur. Şimdi ne yalan söyleyeyim ben de en çok ikinci
yapımı sevmiştim; ama ne ilginçtir ki WW serinin en düşük puan ortalamasına
sahip oyunu. Eğer başarı ve kalite konusundaki puanlamayı esas alırsak WW
üçlemenin en kötüsü olarak karşımıza çıkıyor. İşin ilginç yanı ise çoğu kişinin
yeni POP oyunundan beklentisi WW tarzına dönmesi yönünde...