Prince of Persia serisi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hatırı sayılır bir oyuncu ve hayran kitlesine sahip. Yıllara meydan okuyan, bir dönem kendini çok iyi bir şekilde geliştiren seri, uzun sessizliğini sonunda bozdu. Aradan geçen uzun bir süreden sonra Sands of Time Remake duyurusu ile karşılaştık. Ben de bu yeniden yapımdan önce Prince of Persia serisini ele almak istedim.
Şimdi biraz kasedi geri saralım ve 1985 yılına gidelim. Jordan Mechner eminim 1985 yılında Prince of Persia üzerinde çalışmaya başladığında oyun dünyasında bir şeyleri değiştireceğinin farkında değildi. Ama 4 yıllık çalışmanın sonucunda bunu başardı ve ilk oyun tabir-i caiz ise oyun dünyasında bir devrim yarattı. Teknik olarak daha önce imza attığı Kareteka oyunundan yola çıkan Jordan, bin bir gece masalları tadında bir oyun yapmak istiyordu. Geliştirme sürecinde Robin Hood'un Maceraları ve Indiana Jones: Kutsal Hazine Avcıları gibi filmlerden de ilham aldı. 1989 yılında Apple 2 için çıkan oyun daha sonrasında birçok uyarlamaya ve kendinden sonra çıkan oyunlara da ilham oldu.
İlk oyunun başarısının arından Jordan Machner, beklenildiği gibi öyle hemen 2. oyuna girişmedi. Hatta 2. oyunu kendisi yapmadı bile diyebiliriz. Sinema eğitimi için kodlama olayını pas geçen Mechner, Shadow and the Flame isimli 2. oyunda sadece yönetmenlik yapmakla yetindi. Nitekim ilk oyundan 4 yıl sonra yani 1993 yılında Prince of Persia 2 çıktı. ilk oyunun izinden giden dinamikleri daha farklı mekanlar ile birleştiren yapın Potion sistemiyle de karaktere farklı animasyonlar katmayı başarmıştı.
2. oyun sonrası Pers Prensinin adeta kum fırtınaları arasında kaybolduğunu görüyoruz. Prince of Persia 3D için tam 6 sene beklememiz gerekti. 1999 yılında çıkan, Jordan Mechner'ın elini eteğini çektiği ve 3D furyasından nasibini alan Prens, bu sefer çok da başarılı olamamıştı. 3D grafiklere geçiş ile birlikte özünü kaybeden, o güzel animasyonlarından eser kalmayan oyun, 1997 yılında kurulan Red Orb firmasını da iflasa sürükledi. Prens'in çöküşüne neden olan bu iflas aynı zamanda serinin yeniden yükselişinin de ilk adımı olacaktı.
İşte bu andan itibaren çoğunuzun yakından bildiği Prens oyunları için ilk adım atıldı. Fransız merkezli bir firma olan Ubisoft, Red orb'un iflasından sonra firmanın elinde olan Myst ve Warlords oyunları ile birlikte Prince of Persia serisinin haklarını da satın aldı.
Ubisoft yeni Prens oyunu için düğmeye basarken daha sonradan Assassin's Creed temellerini de atacak olan Patrice Désilets'i projenin başına getirdi. Daha da önemlisi oyunun ana tasarımcısı ve yazarı olarak ilk Prince of Persia oyununa hayat veren Jordan Mechner ile anlaşma sağlandı. Bu birliktelik oyun dünyasının en unutulmaz üçlemelerinden birinin ilk adımına da sebep oldu. 2003 yılında piyasaya çıkan Prince of Persia: Sands of Time adeta tozu dumana kattı diyebiliriz. Duvarda yürüme ve zamanı geri alma gibi dinamikler o dönem adeta aklımızı başımızdan almıştı. İçerdiği başarılı platform öğelerini görsel gücüyle birleştiren oyun, zaman olgusuyla birlikte konsolların sınırını zorlamayı başarmıştı.
İlk oyunun başarısından sonra avuçlarını ovuşturmaya başlayan Ubisoft, devam oyunu için çok beklemedi. Ve tam 1 yıl sonra Warrior Within ile karşımıza çıktı. Prens artık iki silah taşıyor ve dilerse onları düşmanların kafasına kafasına fırlatabiliyordu. Üstelik atmosferiyle bakışlarıyla artık daha karanlık bir oyun vardı karşımızda. İlk oyundaki binbir gece masalları yerini daha karanlık bir hikayeye bırakmıştı. İlk oyunun 7 yıl sonrasına gittiğimiz yapımda zamanla oynamanın sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyorduk. Fellik fellik kaçmak zorunda olduğumuz Dahaka gibi bir düşmanı oyun içerisine yediren ekip. 2. oyunun geliştirme aşamasında önemli bir ayrılık da yaşadı.
Prensin geçirdiği dönüşümün serinin genel yapısına ters düştüğünü düşünen Jordan Mechner, Ubisoft ile yolları ayırma kararı aldı. Mechner sonrasında Patrick Desilets de farklı bir proje için de yönetmenlik koltuğunu başka birine bırakmıştı. Her şeye rağmen serinin hayranları karanlık atmosferinin yanı sıra farklı sonlara da sahip olan 2. oyunu da bağrına bastı. Yaşanan bu başarı 3. oyun için kapıyı da aralamış oldu.
Araya Nintendo DS için farklı bir oyun da sıkıştıran Ubisoft, 2005 yılında Two Thrones ile oyuncuların karşısına çıktı. İki farklı prensi kontrol ettiğimiz yapım artık daha da karanlığa bürünmüştü. Dahaka etkisi ve zamandaki oynamalardan dolayı işlerin iyice sarpa sarmaya başladığı 3. oyun üçlemenin hikayesine de nokta koymuş oldu.
Hikayenin sona ermesi bir nevi Ubisoft'u boşluğa düşürdü diyebiliriz. Nintendo DS için farklı bir Prens oyununa da imza atan firma 2008 yılında yeni bir Prens oyunuyla daha karşımıza çıktı. Üçlemeden oldukça farklı bir görünüme ve grafik yapısına sahip olan Prince of Persia, iyi işleyen dinamikleri ve satış rakamlarına rağmen beklenen ilgiyi görememişti. Prens ve Elika'nın birlikte ierlediği bir oynanışı benimseyen oyun, açık dünyasıyla da seriden ve hayranlarından uzaklaşmaya başlamıştı. Açıkçası ben bu oyunu oynarken baya keyif almıştım. Neden bu kadar nefret edildi hala anlayabilmiş değilim.
Bu değişim ile beklenen geri dönüşü sağlayamayan Ubisoft, prince of Persia'ya olan güveni sarsmak istemiyordu. Firma 2010 yılında ana seriye bağlı başka bir oyun ile karşımıza çıktı. Zamanın Kumları ve Warrior Within arasındaki 7 yıllık boşluğu dolduran Forgotten Sands, bizi aynı zamanda Prens'in abisi Malik'le tanıştırmıştı.
Aynı tarihte Zamanın Kumları filmiyle beyaz perdeye atılan Ubisoft, Prens için son çiviyi de çakmış oldu. Daha sonra VR oyunu ve farklı denemeler olmasına karşın bu yapımlar sadece serinin ismini kullanmakla yetindi. Bu konudaki en önemli gelişme ise şüphesiz geçtiğimiz aylarda yaşandı. Çünkü 2012 yılında Youtube'a yüklenen ve iptal edilen Prince of Persia: Redemption isimli oyunun bu videosu tam 8 yıl sonra ortaya çıktı. Bu kadar süre fark edilmemesi gerçekten de mucize. Bu projenin bir türlü gerekli seviyeye gelmediği için iptal edildiği açıklandı. Peki yeni Prens oyunu neden gelmedi dediğinizi duyar gibiyim. Aslında bunun birçok nedeni var.
Öncelikle Ubisoft, sevilen prens atmosferi için elindeki tüm kozları oynamış durumda. Yani üçlemeden sonra farklı bir şeyler denediler ama bunda pek başarılı olamadılar. Nitekim filmi de gazlamak için yeniden orjinal seriye bağlı bir oyun ile karşımıza çıktılar. Bu nedenle aslında beklentiyi bir nevi olsun karşılamak için karşımıza Remake projesi ile çıktıklarını düşünüyorum. Muhtemelen bu oyunun ardından gelecek diğer iki oyundan sonra ise seriyi kökten değiştirmek zorundalar.
Tabi sevgili Prens'imizi geri plana iten başka bir neden daha var. O da Assassin's Creed serisi. Toplamda 100 milyondan fazla satan Assassin's Creed serisi o kadar başarılı oldu ve sevildi ki Ubisoft, prns'i geri plana atmak zorunda kaldı. Sands of Time sonrası üçlemeden ayrılan Patrice Desilets'i hatırladınız mı? işte Ubisoft üçlemeyi tamamlamakla uğraşırken Desilets'te diğer yandan Assasin's Creed serisinin temellerini atıyordu. Özellikle 2. oyun ile büyük bir hayran kitlesine kavuşan Assassin's Creed, Viking dönemine kadar uzandı. Haçlı Seferleri ile başlayan ve İstanbul'a dahi uğrayan serinin bana göre çoktan suyu çıkmış durumda.
Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce Prince of Persia Sands of Time Remake projesi başarılı olabilevek mi? Ardından serinin diğer oyunları gelir mi? Ya da Ubisoft seriyi yeniden ele almak için neler yapmalı. Bu konudaki yorumlarınızı bekliyoruz.