Yapımcı - YayıncıNight School Studio - Night School Studio
Çoklu Oyuncu: Yok
Oyun Türü: Korku,Macera
Merlin Puanı85
1 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%75
ArtılarMinimalistik ve harika görsel tasarım. Akıllıca yazılmış, hiç sıkmayan diyaloglar. Derin ve birden çok açısı olan bir hikaye. Mükemmel seslendirme performansları
EksilerOynanış süresi açısından pek tatmin edici değil
Öncelikle söylemem gerekir ki Oxenfree, benim için şimdiden en iyi bağımsız oyunlar listesine girmeyi başardı. Bir korku oyunu hayranı olarak Oxenfree benim için bulunmaz nimetti. 80'li yılların korku sinemasını doruklarına kadar yansıtan bir oyun. Tek farkı, bizim zamanımızda geçiyor oluşu. Tamamen bizim dünyamız ve bizden karakterlerle süslü bir oyun Oxenfree. Kesinlikle son zamanlarda oynayabileceğiniz en kaliteli bağımsız yapımlardan birisi olmuş.
Oxenfree, ürkütücü bir hayalet hikayesini anlatıyor bizlere. 5 genç arkadaş kafaları dağıtmak için toplanıp bir vapur yardımıyla şehir dışında bulunan bir adaya gidiyorlar. Aralarındaki tatlı atışmalarla sizi hem güldürüyor, hem de o arkadaşlık ortamının gerçek sıcaklığını size yansıtmayı başarıyorlar. Karakterlerin bu kadar yakın hissettirmesinin başlıca sebebi, tamamen günümüz dünyasından seçmece gibi durmaları. Giyim tarzları, tasarımları, konuşmaları, tavırları, konuşurken kullandıkları kelimeler derken "yahu ben bu adamı dün sokakta görmedim mi?" diyebiliyorsunuz. Günümüz kullanıcılarının karakterlere yakınlık hissetmelerindeki en büyük etken de zaten kontrol edilen ya da etkileşimde bulunulan karakterlerin günümüze yakın veya direkt olarak günümüzden karakterler olması. Oxenfree bu karakter seçimini eşsiz bir şekilde kotarmayı başarmış.
Diyaloglar sıkıcı değil, tam aksine çok renkli!
Oxenfree'nin en öne çıkan özelliklerinden birisi, kontrolünü sağladığınız Alex adlı kızın diğer karakterlerle olan iletişimini tamamen sizin sağlıyor olmanız. Oyun, karakterlerle iletişim kurmanız gerektiği zaman size birkaç diyalog seçeneği sunup nasıl isterseniz öyle konuşmanıza izin veriyor. Karakterlerle oyun boyunca kuracağınız ilişkinin rengini de seçtiğiniz bu diyaloglar belirliyor. Kimi karakterle oyun boyunca iyi anlaşırken, kimi karakterle aranızda sürekli olarak problemler çıkabilir. Hatta iki seçenek bir yana, bir karakter ile direkt olarak hiç diyalog kurmayıp, tamamen nötr bile kalabiliyorsunuz. Bu bağlamda Oxenfree sizi hiç zorlamıyor. İsterseniz oyun boyunca hiçbir diyalog seçeneğini kullanmayın, size kalmış!
Diyalogların en güzel yanı, diğer oyunlara göre çok daha renkli olmaları. Diyalog unsurunu genel olarak rol yapma oyunlarında veya rol yapma unsurlarını içeren diğer türdeki oyunlarda görürüz. Oxenfree bir korku/macera oyunu olmasına rağmen birçok rol yapma oyununda bulunan diyalog sisteminden daha detaylı bir sisteme sahip kendi içerisinde. Diğer oyunlardaki diyaloglar genellikle "soru-cevap" şeklinde olup pek çekici olmaz. Oxenfree'de kesinlikle böyle bir durum yok. İçinde bulunduğunuz her diyalog heyecanlı, her diyalog merak uyandırıcı. Karakterinizle bağdaşmanızı sağlayan bu diyalogları görünce kaçırmamak için gözünüzü adeta ekrandan ayıramıyorsunuz. Hatta oyunu oynarken bir yerde "ya beş dakika oldu bir kelime bile etmediniz, hadi konuşalım biraz" dediğim bile oldu. Ben ki oyunlardaki diyaloglardan genellikle çok sıkılan birisi olmama rağmen Oxenfree beni bu bağlamda hiç sıkmayan yegane oyunlardan birisi oldu.
Zaman kırılmalarıyla süslü, hüzünlü bir hayalet hikayesi
Oxenfree, sıradan bir gençlik dizisi gibi başlıyor aslında. 10 yıl önce oldukça popüler olan "gezmeye giden arkadaşlar korkutucu olaylarla karşılaşır" temasını işliyor başlarda. Ana karakterimiz Alex, çiçeği burnunda üvey erkek kardeşini de alarak arkadaşlarıyla bir adada takılmaya gider. Vapurla gittikleri bu adadan elbette öyle her istediklerinde dönemeyeceklerdir vapurun da belirli saatleri olduğu için. 5 genç içkilerini içip ateş başında takılırken aralarındaki fırlama tip Ren (kendisi ana karakterimiz Alex'in en yakın arkadaşı olur) Alex ve üvey kardeşi Jonas'ı da alarak bir mağaraya götürür. Bu mağarada paranormal olayların süregeldiğini ve bu olaylara şahit olmak istediğini söyler. Elbette bu fırlama arkadaşımız yanında biraz uyuşturucu madde de getirip kafayı bulmaya başlamıştır. Tam bu sırada Alex'in cebinde bir portatif radyo olduğunu fark ederiz. Tıpkı Silent Hill oyunlarında olduğu gibi radyo garip frekanslarda dalgalanarak değişik sesler çıkarmaya başlar. Belli ki önünde durdukları bu mağarada manyetik birkaç problem var. Alex, radyo frekansları ile oynarken mağarada "öbür dünyaya" bir kapı açar ve hayaletler ile iletişim kurmaya başlar. Daha fazlasını anlatmayacağım. Şimdilik bu kadar. Çünkü bir kelime daha edersem oyunun bütün büyüsü bozulabilir. Oxenfree'de birden fazla kilit nokta bulunuyor. Bu kilit noktalar da oyunun birden fazla dönüm noktasına sahip olmasını sağlıyor. Yani Oxenfree'yi oynarken aslında birden fazla hikayeye aynı anda eşlik ediyorsunuz.
Hem bir hayalet hikayesinin gizemini çözmeye çalışıyorsunuz, hem de aynı zamanda kendi hayatınızda ve oyundaki diğer karakterlerin hayatlarında bulunan duygusal çöküntülerle başa çıkmaya çalışıyorsunuz. En nihayetinde her bireyin kendi hayatı içerisinde yaşadığı bir takım sıkıntıları her zaman vardır. Bireyler de bu sıkıntılarını diyaloglarına yansıtarak sizi zor durumda bırakabiliyorlar. Oxenfree, karakterinizin yaşadığı bu duygusal çalkalanmayı size çok başarılı bir şekilde yansıtmayı başarıyor.
Minimalist ve renkli bir tasarım harikası
Benim gibi resim sanatıyla ilgileniyorsanız ve suluboya tekniği ile az çok bir yakınlığınız olduysa, suluboyanın aslında ne gibi harikaları sahneleyebilecek potansiyele sahip olduğunu da biliyorsunuzdur. Gerçekten iyi kullanılırsa ve resme iyi yedirilirse, ortaya mükemmel işler çıkarabiliyorsunuz suluboya ile. Oxenfree'nin de görsel tasarımı tam bu yönde olmuş. Oldukça minimalist bir sanat tasarımına sahip olan oyun, genel çehresinde soğuk renklere sahip. Yani bir pembe veya kırmızı gördüğünüzde bile üstünde beyaz bir renk filtresi olduğunun farkına varabiliyorsunuz. Bu yüzden oyunda gerçek anlamda sıcak bir renk gördüğünüzde dikkatinizi rahatlıkla o yöne verebiliyorsunuz. Yapımcı firma renk filtresinin bu özelliğini çok akıllıca kullanmış. Bütün oyun boyunca sizi soğuk renklerle baş başa bırakıp, dikkatinizi çekmesi gereken bir şey varsa sıcak renkler kullanmış. Dikkatinizi çekmesi gereken bir obje veya bir radyo frekansı varsa oyun bu objelerin renklerini çok fark edilebilir bir kırmızı ya da maviyle size rahatlıkla belli edebiliyor.
Son sözlere gelecek olursam
Oxenfree, yazının başında da dediğim gibi son zamanlarda oynayabileceğiniz en kaliteli bağımsız yapımlardan birisi olmuş. Özellikle günümüzde "pixel-art" denen yöntem ile her yapımcının kolay yoldan klişe bir hikaye ile para kazandığını düşünürsek, Oxenfree bu diğer oyunlara göre bulunmaz nimet haline geliyor. Hem derin ve dallanıp budaklanan bir hikayesi, hem üstünde gerçekten uğraşılmış ve emek verilmiş bir sanat tasarımı, hem de unutulmayacak diyaloglarla çevrelenmiş karakter kişilikleri ile eşsiz bir oyun olmuş. Oyunun karşılaştığım tek eksi yönü, kısa hikayesiydi belki de. Ama mantıklı olarak düşününce, 4 saatlik bir hikaye o kadar da kısa gelmiyor. Zaten Oxenfree'yi oynarken amacınız enine boyuna bir oynamak değil, daha çok bir hikayeyi tecrübe edinmek olmalı. Eğer ürkütücü hayalet hikayelerini seviyorsanız asla Oxenfree'yi oynamadan geçmeyin, pişman olursunuz. Benden söylemesi.
ben sadece bağımsız oyunlar takılıyorum
boş vaktim de çok oyüzden neredeyse piyasaya çıkan tüm b.y. oyunlarını oynadım diyebilirim bence 75 civarlarında
Keşke inceleme yapmasaydınız. Biz oxenfree ile iyiydik böyle. Yalnız şaka maka yılın oyunu ödülü için yarışır. Ori, Undertale, Oxenfree of of bu kadar mükemmel bağımsız fazla bize.
-----------------------------
Senin aklındaki puan neydi sevgili okur? Merak ettim. Teşekkürler yorumun için!
Hürcan.
ben 3 senedir AAA oyun almıyorum
her hafta 1 inceleme yapabilirsiniz
------------------------
Her hafta en az bir bağımsız oyun bitiren birisi olarak söyleyebilirim ki, incelemelerin devamı gelecek :)
Hürcan.