Bir süreliğine hayal görmüşüm meğer. N3II Ninety-Nine Nights'ın (N3II) açılış videosu o kadar görkemliydi ki, beni benden aldı. Kılıcımı kuşanıp, deniz ötesi topraklara varmak istemiş, gönüllü olarak bu kurtuluş mücadelesinde yer almak isteyen bir asker olarak görmüştüm kendimi. Dedim ya, bir süreliğine hayalmiş gördüklerim. N3II, ofise geldiğinde hemen dikkatimi çekti. İlk oyunun adını zaten duymuş, ancak oynamamıştım. Hack N' Slash olduğunu bildiğim için ve bu kez de elimin altında konsolların olduğu gerçeğini benimseyerek geçtim televizyonun karşısına. Biraz kan dökeyim, aksiyonu tavanlarda gezindireyim dedim. Tamam, God of War zaten beklemiyordum, ama böylesini de beklemiyordum...
Her ne kadar sevgili Emre Günen beni uyarsa da, ben yine de beklentilerimi yüksek tuttum. Tutmamla bırakmam bir oldu diyeyim. "-Mahmutcuğum, şimdi video böyle ihtişamlı falan duruyor, ama birazdan tek başına 2.5 milyon kişiyle savaşmak zorunda kalacaksın, üstelik hiç zorlanmayacaksın, çünkü herkes içinde bir tek sende ruh olacak, diğer hepsinin birer bez bebekten farkı olmayacak." Valla ne diyeyim, dediklerine harfiyen katılıyorum. Güzel açılış videosunun ardından ne oldu, ne bitti anlamadan bir anda kendimi savaş alanının ortasında buldum. Karşıda 250'den sonrasını sayamadığım miktarda kötü niyetli düşman, elimde boyumdan uzun kılıcımla bekliyordum. Ne yapsam, ne etsem, nasıl bir taktik uygulayıp herkesi alt etsem derken, oyunu 10-15 saniyeliğine kendi haline bıraktım. Etrafımda düşmanlardan oluşan bir çember vardı ve ne ilginçtir ki onca asker arasından bana sadece bir kişi saldırmayı düşündü. O da sadece bir kez kılıç vurdu ve geri çekildi. Böylece oyunun zorluk seviyesini, bu yapay geri zekâ sayesinde öğrenmiş oldum, cesaretlendim ve "hurraaa" deyip başladım insan kesmeye.
Hacı adın ne senin?
N3II'de Galen isimli bir karakteri kontrol ediyoruz. Onun görevi, Orphea topraklarını The Evil Lord of the Night'tan kurtarmak. Görevler hakkında kesinlikle hiç bir özen gösterilmemiş. Göğüs göğüse cenk ederken, zamansız şekilde sinematik videolar girebiliyor araya. Sinematik diyorum, ama bunlar da 0-6 yaş grubu çocuklara öğretici amaçla gösterilebilecek tanıtım videolarına benziyor. Şuraya çık, şunu koru, şurayı yok et gibi basit videolar. Üstelik rakiplerimiz düşünmeyi ve saldırmayı beceremediği için onlara ilişmeden bile tüm görevlerinizi tamamlayabilirsiniz. Örneğin düşman askerleri bir taşı koruyor diyelim. Onlarla ilgilenmeden, üzerlerinden tek tuşla atlayabilir ve korudukları şeyi yok ederek görevi tamamlayabilirsiniz. O zaman sormazlar mı be adam "onca askeri oraya ağaç niyetine mi koydun" diye. Tabii ki cüsse ve güç anlamında farklı ve daha zorlayıcı düşmanlarımız da var, ama genel olarak tablo çok acı. Ayrıca bölümler arasındaki bağlantılar da kopuk. 2 saniye önce saray içinde, nezih bir ortamda sohbet ederken, 2 saniye sonra beş bin düşmanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Üstelik o kadar taklitçiler ki, onlara dokunmayın, sağa sola koşun, bakın aynı anda bir ordu olarak onlar da sizin hareketlerinizi tekrarlayacaktır. Evet, bu kadar vahim bir durum.
Gözlerime inanmak istemiyorum arkadaş
Yapımın grafiklerinin iyi olduğu söylenemez. Yaptığınız kombolar sonucunda oluşan görseller hoş, düşmanlardan ekrana sıçrayan kan detayları da güzel, ancak bunlar geçici ve akılda kalan yönler değil. Zaten düşman tasarımları genellikle aynı ve karşıya baktığınızda, gümüş renkli balık sürüsü gördüğünüzü bile sanabilirsiniz. Sesleri de beğenmedim. Çok kısır ve ruhsuzlar. Müzikler zaten arka planda can çekişirken, onca adam öldürmemize rağmen neredeyse "gık" bile demiyorlar. Bizim Galen, yürekli çocuk, "yihaaa, hıaaa" gibi bağırsa da işitsel yönün pozitif tarafa adım atmasını sağlayamıyor.
Hemen daha fazla uzatmadan sonuca gelirsem, N3II Ninety-Nine Nights'ı oynamak zorunda değilsiniz, onun yerine temiz hava alsanız daha iyi. Bir iş görüşmeniz olur, sekreter bayanla görüşürsünüz ve sizin bir süre beklemenizi ister ya, işte bu bekleyiş esnasında bu oyunu konsola yerleştirip size verebilirler. Beklediğiniz süre boyunca adam keser, hem stress atmış olursunuz. Fena mı sizce?