1/4

MotorStorm: Pacific Rift

Ertunga Gündüz 3.06.2010 - 12:31
Ormanlar, lavlar, uçurumlar ve MotorStorm
Platformlar PlayStation 3
MotorStorm: Pacific Rift
  • Yapımcı - Yayıncı Evolution Studios - Sony Computer
  • Çoklu Oyuncu: Var
  • Oyun Türü: Yarış,Yarış
Merlin Puanı 91
Artılar Harika grafik ve aydınlatma, başarılı ve fazla sayıda bölüm tasarımları, hasar sistemi, eğlenceli ve sıkmayan oynanış
Eksiler Araç modellemeleri biraz daha geliştirilebilirdi, bazı bölümlerdeki zayıf kaplamalar
Yıl 2005, E3 fuarlarından bir tanesi ve Sony standına bakan hayran kalmış, inanmakta güçlük çeken gözler. MotorStorm’un (MS) hikayesi işte böyle başladı. Gerçek mi oyun mu diye uzun bir süre tartışılan inanılmaz videosu ile tüm gözleri üzerine çekmeyi başaran bu sıra dışı yarış oyunu, ilk oyunuyla belki o 2005’teki videosuna tam anlamıyla ulaşamamış olsa da, beklentileri fazlasıyla karşılaşmıştı. Bilhassa Off-Road türüne balıklama dalarak liderliği alan, ardından yarış oyunlarına farklı bir heyecan, farklı bir soluk getiren MotorStorm, 4 milyona da yakın satış yaparak, PlayStation 3’ün zor zamanlarında konsolun ayakta kalmasını sağlayan nadir, ama bir o kadar da başarılı yapımlardan bir tanesi olmayı başarmıştı. Aslında ilk oyunun PS3’ün de erken çıkmasından dolayı, aceleye getirildiği birçok defa belirtilmişti, ancak Sony’nin büyük desteği ile Evolution Studios (ES) hiç vakit kaybetmeden yeni oyunun yapıldığını duyurdu ve biz oyuncular ise büyük bir merakla beklemeye başladık.

Tabii bir kere hata yapılmıştı. Ne hatası derseniz, o 2005 CGI video insanların kafasına kazındı artık ve MS adı altında kaç tane oyun çıkarsa çıksın, tüm oyunlar o videodaki görsellikle karşılaştırılacaktı. Dolayısıyla Sony’nin geleceğe dair etkili düşüncesi zamanla aleyhine işler oldu. Çünkü PlayStation 3’ü alan kişi, o görselliği görmek için alıyor ve göremeyince ya oynamayı bırakıyor ya da başka alternatif oyun veya konsola yöneliyor. Dediğim gibi çıtayı daha elde bir şey yokken feci halde yükselten Sony, MS’nin ikinci oyununa büyük miktarda yatırım yaparak, müthiş bir destek sağladı. Evolution Studios ise ilk oyunda yaptığı gibi ikinci oyunda da, piyasaya tekrardan CGI bir video ile giriş yaptı. Peki bu sefer farklılık var mı? Gelin beraber bakalım.

Acı yok acı yok acı yok…

MotorStorm oynarken benim aklıma hep Rocky filmi geliyor. Şimdi ne alaka diyebilirsiniz? Şöyle ki, filmde kahramanımız her müsabakasında rakibinden hatırı sayılır cinsten dayak yemesine rağmen, o acıya dayanarak rakibini yenmeyi başarırdı. MotorStorm’da da öylesine acı ve vahşet dolu anlara tanık oluyoruz ki, böyle bir yarışın gerçekte yapıldığını varsayarsak hakikaten toplu katliamdan farksız olurdu. İnanılmaz yüksek yerlerden düşmek, üstümüzden kamyonların geçmesi, defalarca takla atmak, aracın parçalanması gibi gerçekten acıtan, hatta daha da ötesi kesinlikle öldürebilecek şeyleri görmemize rağmen, oyunda her defasında biz ve rakiplerimiz acı yok misali yarışa devam ediyor olmamız işin benzer kısmını oluşturuyor. Bildiğiniz gibi MS, diğer tüm yarış oyunlarından çok farklı bir yapıya sahip, çünkü kural yok denilen bir yarış oyunun da dahi kural vardır, en basiti gideceğimiz yol bellidir. Ama MS bu türe bambaşka bir boyut getirerek, tam anlamıyla yarışmak kelimesinin sözlük anlamını değiştirdi.

Yol olmayıp tabiri caiz ise siz yaratıyorsanız, kural olmayıp özgürce davranabiliyorsanız, altınızda bir ralli aracı varken aynı zamanda yanınızdan hem motor hem de kamyon geçiyorsa, işte o yarış oyununun sizlere çok farklı ve zevkli saatler yaşatacağı kesin demektir. MS, bunların hepsini yarış türüne başarılı bir şekilde ekleyen ve bu yüzden sevilen bir oyundu. Pacific Rift ise bu özelliği biraz geliştirerek karşımıza çıkıyor. Artık rakipler daha sinirli, mekanlar ise daha büyük, daha yüksek ve daha korkunç. İlk olarak tabii ki değişen ortamdan bahsetmek gerekir diye düşünüyorum. Kızgın kumları ve bataklıkları geride bırakarak lavların, balta girmemiş ormanların bulunduğu devasa bir adaya yol alıyoruz ve bu adada öylesine mekanlarla karşılaşıyoruz ki, kendinizi keşif gezisine çıkmış gibi hissedebilirsiniz. Bazı bölümler ciddi anlamda büyük ve karışık. Mesela lavların arasında başlayıp ormanı geçebiliyor ya da bir uçurumun kenarında başlayıp deniz kenarın da bitirebiliyorsunuz yarışı, ama MS’un en güzel özelliği işte burada ortaya çıkıyor. Sizi öylesine yarışın içine çekiyor ki, ne yaptığınızın, nereden gittiğinizin kesinlikle farkında olmuyorsunuz, tek düşünceniz bitiş çizgisini birinci sırada geçmek. Bu yüzden bir yarış oyununun, hatta sadece yarış da değil, genel olarak her oyunun kendi türünde o duyguyu vermesi demek, o oyunun ciddi anlamda başarılı olması demektir. Açıkçası ben böyle düşünüyorum ve MS bana bu duyguyu iliklerime kadar hissettiriyor.