SpongeBob’dan sonra şimdi de bir başka çocuk klasiği olan “A Series of
Unfortunate Events” oyunu ile karşı karşıyayız. Yakında filmi de sinemalarda
gösterime girecek olan Unfortunate Events hikayeleri; DreamWorks, Paramount ve
Nickelodeon’ın ortak çalışmaları ile ilk önce oyun olarak bilgisayarlarımıza
uğradı.
Series of Unfortunate Events, kendine has yapısı olan, garip bir hikayedir.
Ortamlar ve karakterler biraz uçuk kaçık görünürler ve kimi zaman çocuklara
korkutucu ve sıkıcı anlar yaşatabilirler. Asıl hikaye; Klaus, Violet ve Sunny
isimli üç çocuk üzerinde geçmektedir ve her çocuğun kendine has özellikleri
vardır. Örneğin; Klaus okuduğu bir cümleyi ya da paragrafı asla unutmaz. Violet
ise çevrede bulduğu eşyalar ile akla hayale gelmeyen icatlar yapar. Grubun bebek
üyesi Sunny çok kuvvetli dişlere sahiptir ve her cismi ısırarak kopartabilir. Üç
çocuk, ailelerinin trajik bir kazada ölmelerinden sonra amcalarının yanına
gönderilmiştir. Geldikleri bu yeni ortamda, hayatlarının hiç olmadığı kadar
değişeceğinin ve dillere destan bir maceraya ilk adımlarını atacaklarından
habersizdirler.
Mucit Violet iş başında
Series of Unfortunate Events esasında adventure türünde olmasına rağmen çok
farklı bir oynanışa sahip. Tüm oyun, “objeleri topla, doğru yerde kullan ve
bulmacayı çöz” şeklinde ilerlese de her şey çok kolay ve kendiliğinden
gelişiyor. Mesela ilk bölümde yolumuzu kesen kapıyı kırmak için; üç garip
nesneyi toplamak gerekiyor. Bu nesneleri Klaus ile topladıktan sonra, Violet
bunları birleştirip; "tekme atan" bir alet yapıyor. Daha sonra tüm oyun boyunca
bu aleti kullanarak tahtadan yapılmış cisimleri kırıyor, içlerindeki gizli
objelere ulaşıyoruz.
Üç karakterin kendilerine has, farklı özelliklerinin olduğunu söylemiştik. İş bu
özellikleri kullanmaya geldiğinde, bir adventure oyunundan beklendiği üzere
seçimleri bizim yapmamız gerekirken maalesef oyun buna izin vermiyor. Diyelim
Klaus’un ve Violet’in geçemeyeceği kadar dar bir geçit var; bir anda oyun minik
demo ile kesiliyor ve küçük bebek Sunny’i kontrol etmeye başlıyoruz. Eğer bu
seçimleri biz yapabilseydik bulmaca sistemi daha başarılı olabilirdi. Bölümler
boyunca toplamamız gereken objeler, ya platformdan platforma atlayıp
ulaşacağımız yüksek yerler de ya da kırıp dökmemiz gereken tahta kutuların
içinde oluyor. Bölümler ne kadar ilerlerse ilerlesin bu sistem hiç değişmiyor ve
aynı kolaylıkla devam ediyor.
Adventure oyunlarında mutlaka bulunması gereken gizli geçitler Series of
Unfortunate Events’da da fazlasıyla var. Genellikle yağlı boya tabloların
ardında olan bu geçitleri bulmak için gördüğümüz her portrede şansımızı
denememiz gerekiyor. Bulunması zor olan bulmacaların ardında hayati önem taşıyan
objeler oluyor. Basit olanların ardında ise ya hayat puanımızı yükselten
paketler ya da kullandığımız garip silahların mermileri olan yumurta çikolata
gibi maddeler oluyor. Hazır silahlardan söz etmişken; demin de söylediğim gibi
Violet genç bir mucit ve hiç umulmadık cisimlerden garip alet edevatlar
yapabiliyor. Dolayısı ile kullandığımız silahlar da bu tip garip araçlar oluyor.
İlk silahımız olan yumurta atma makinesi yengeç, fare gibi yaratıkları
öldürürken; parfüm sıkan silahımız uçan haşereleri öldürüyor.
Ne umdum ne buldum
Görsel açıdan beklentimin üzerinde olan oyun diğer hiçbir teknik konuda başarıyı
yakalayamıyor. Bölüm tasarımları fazlasıyla basit. Geçitlerin nerelerde olacağı
hemen tahmin ediliyor. Çevredeki detaylar ve dokular güzel ama karakter
animasyonları bir felaket. Özellikle de oyunun kontrolleri çıldırtacak düzeyde.
Ses ve müzik konusu da vasatı aşamıyor.
Series of Unfortunate Events, çocuk oyunları klasmanına girecek bir başka
adventure. Basit bulmacaları, garip alet edevatları ve çocuklara hitap edecek
basit konusu ile parlak bir görünüm çizemiyor. Kontrollerin zorluğu da tüm
bunlara eklenince; kardeşine ya da yeğenine oynatma isteği duymaktan öteye
gidecek bir oyun değil.