Bir Heri Potır salgınıdır gidiyor.. Heri'nin gözlüklerinden takın, süpürgesine binin, aynı donu kullanın, kesmediyse aha buyrun bizzat kendisini kontrol edin, oyununu yaptık.. Hakkaten de yapmışlar. Medya gazlı bu dörtgöz cüce, hayatımıza her an biraz daha ve gereksiz yere giriyor.. "Heri'nin kitabını okuyan gözlüklü çocuklar kompleksten kurtuluyomuş", "Dölsüzlüğe birebirmiş, Heri Efendi Hazretlerine göbek duası yazdıranlar ayına kalmadan ikiz doğuruyomuş!" gibi iğrenç ötesi geyikleri bir kenara koyarsak, elimizdeki büyücülük okulunda okuyan dörtgöz bir velet ve böyle bir muammaya dönüşmesini anlayabilmiş değilim. Spice Girls'ün tek kişilik olanı gibi bişey.. Yakında kasedi de çıkar.
Ama önce oyunu çıkmış. Bahse girerim oyuncakları çoktan piyasadadır.. Kitabı okuyan, filmi gören veletler elbette oyuncağından da aldıracak, oyununu da isteyecek. Buyrun size EA Games yapımı, Warner Bros damgalı cillop gibi oyun, kapağında "Be Harry Potter!" (Harry Potter olun) yazıyor, hangi çocuk karşı koyabilir buna? Hadi çocukları geçelim, ben ne halt ediyorum bu oyunla? Eh Murat, alacağın olsun..
Fazla yer kaplamaması için olsa gerek, öykünün ilk anları iki boyutlu resimler halinde ve de çok sıkıcı bir şekilde anlatılıyor bize, motosiklet kullanan bir cüce Heri'yi bebekken nasıl bir evin kapısında bırakmış, Heri büyüdüğünde nasıl Büyücülük Okuluna gitmiş vs. Oyun Heri'nin okuldaki ilk anlarından başlıyor. Filmi izlemedim, ama sanırsam filmle paralel gidiyordur. Oyunun yarısı boyunca, Heri'yle beraber büyü öğreniyor, sonra da öğrendiğimiz büyüyü kullanmak için bir "test sahasına" giriyoruz. Büyü öğrenme işi ekranda çizilen bir simgeyi mouse kullanarak doğru bir şekilde çizmeniz esasına dayanıyor, ilkinde başarılı olursanız üç kez daha tekrarlıyorsunuz, her seferinde daha hatasız çizmeniz isteniyor. Sonuçta da size Gryfindor puanı denen bir şeyden veriliyor ki, ne işe yaradığı hakkında zerre fikrim yok. Zaten Gryfindor nedir, onu da bilmiyorum. Bir tür futbol takımı olsa gerek. Üçüncü ligde, Yimpaş Yozgatspor'dan hemen sonra geliyo, GryfindorSpor. Ehehe.. Iyk, iğrenç bir espriydi. Duymamış gibi yapın..
Büyüyü "çızmayı" öğrendikten sonra, kullanmaya başlıyorsunuz. Korkmayın, kullanmak için tekrar çizmeniz veya tuş takımı ezberlemeniz gerekmiyor. Her büyü belirli bir nesne üzerinde kullanılabiliyor, o nesnenin önüne geldiğinizde de, yapabileceğiniz büyü kendiliğinden ortaya çıkıyor. Büyüleri kullanaraktan, ne işe yaradığını kesinlikle bilmediğim fasulyeleri ve büyücü kartlarını toplayaraktan, "Flipendo!", "Alohamora!", "Obareey!" gibi büyü naraları ataraktan, level level ilerliyorsunuz. Bulmaca namına bir şey yok. Yani olanlara bulmaca denmez. Genelde zıplayıp hoplamakla geçiyor zamanınız. İsteğe bağlı olarak otomatik zıplama seçeneği de var, aktif hale getirirseniz zamanlamayla uğraşmıyorsunuz.
Kontroller berbat. Üçüncü şahıs gözünden oynanıyor oyun, ama kamera kontrolleri gerçek bir deha eseri. Benim böyle kamera açıları icat eden bir çalışanım olsa, önce bir çuval meşe odununu belinde kırar, sonra da Heri Potır fasulyesi olarak yaşamaya mahkum ederdim. Mouse'u sağa ve sola çevirince kamera da sağa sola çevriliyor, buraya kadar tamam, ama mouse'u ileri ve aşağı itince, kamera da yukarı aşağı oynuyor! Nasıl yani? Dahası, niye? Kamerayı niye belirli bir açıda sabitleyemiyorum? Bunun oynanışa hiçbir katkısı olmadığı gibi, bir süre sonra mideniz bulanıyor. "Strafing" denen olay da mevcut değil, yani Heri'yi sağa sola kaydıramıyorsunuz. Sadece ileri ve geri hareket ettirebilirsiniz, sola sapmak istiyorsanız, önce kamerayı oraya çevirmeniz gerekiyor.
Hadi bunlar neyse de, "uçan süpürgenize" binince, resmen acı çekiyorsunuz. Heri'yi sağa sola döndürmek, yukarı/aşağı uçurmak vs. tam bir işkence. Klavyeyle on parmak ters ilişkiye girmeniz gerekiyor. Tüm bu işkence Heri'nin süpürgesiyle ne yapabileceğine ilişkin tuhaf fantaziler kurmanıza neden oluyor ki, hiç gereği yok.
Heri şiddet karşıtı, melaike gibi bir velet olduğundan, oyunda action hemen hiç yok. Heri'den bile daha cüce yaratıklar ve aç bitkiler var bolca, onları da öldüremiyorsunuz. Halbuki bir elinde balta, diğer elinde rocket launcher şeklinde girişseydi, gözüme girecekti. Bunlar yerine Flipendo diyorsunuz, yaratıklar horul horul uyumaya başlıyor. Kan yok, şiddet yok, ne küsel, yaşasın iyilik.. Heri, bi ara Middle Earth'e de gitsene. Evet evet, aynı numarayı Sauron'a da yapmanı istiyorum, bi zahmet..
Tuhaf bir şekilde, grafikler iyi. Yani bu tür oyunlar nasıl olsa satacak düşüncesiyle hazırlanır ve kontrol, save, grafikler gibi konulara hiç önem verilmez, nitekim ilk ikisini bu oyunda da sallamamışlar ama grafikler güzel. Zira Unreal Tournament motoru kullanılıyor! Hayret yani, oturmuş uğraşmışlar. E biraz daha kassaydınız da daha iyi bişey yapsaydınız hemşerim.. İç mekanlar UT'nin bildik kalitesi sayesinde, gayet iyi. Yalnız dış mekanlar dökülüyor. Oyuna özgü yeşil bir yaratık sandığım şeyin ağaç olduğunu neden sonra anladım mesela. Sesler iyi, çünkü yanılmıyorsam filmdeki aktörler oyunun seslendirmesini de yapmışlar. Müzik konusunda fikir beyan edemiyorum çünkü pek duymadım.
Sadede gelirsek, çocuk oyunu bu. Toplam 25-30 bölüm falan var, yarısından sonra daha fazla dayanamayıp kaldırdım. Büyükler uzak dursun diyorum, diyemeyeceğim, çünkü evdeki küçük çocuk nasıl olsa aldıracak bunu size. Şimdiye kadar nasıl Hugo aldıysanız, bunu da alacaksınız. Yine de siz uzak durun, ruh sağlığınız bozulmasın. Çocuğunki şimdiye kadar Hugo, Power Rangers, TeleVole, Sabah Öküzleri ve bilumum sığırlar için özel hazırlanan programlar sayesinde bozulmuştur zaten, artık hayır gelmez..
Yazıdan o kadar nefret etmişim ki 5-6 yıl sonra gelip okuyorum aynı nefretim hala devam ediyor. Sorun yazının taraflılığı mı yoksa benim bu saatte gelip okumam mı anlamadım.
