Gotham Knights inceleme: Oyun Batman’in ölümünün ardından, ailenin üyelerinin bir araya gelip Gotham şehrini koruması ve bu ölümün ardındaki sebepleri araştırması üzerine bir hikaye. Batman’in olmadığı bir Batman oyunu yapmak oldukça cesur bir karar gibi gözüküyor, acaba WarnerBros bu işin altından kalkabilecek bir oyun ortaya koymuş mu? Gelin birlikte inceleyelim.
Gotham Knights, Batman’in operasyon üssü olan BatCave’de gerçekleşen büyük bir mücadelenin ardından, hem mağarayı hem de üstündeki malikaneyi havaya uçurması ile başlıyor. Acil durum sinyalini alan Robin, Nightwing, Batgirl ve Red Hood olay yerine hızla geliyor fakat malikanenin yıkıntıları arasında Bruce’un cansız bedenini buluyorlar.
Malikanenin yıkılması doğal bir olay ile açıklanıp, Bruce Wayne’in cenazesi gerçekleşiyor ve ardından Batman’in şehri korumaları ve ardında bıraktığı araştırmayı çözmeleri için karakterlerimize gönderdiği mesaj ile oyuna başlıyoruz. Batman’in yokluğunu fark eden ve hızla Gotham’ı ele geçirmeye çalışan suçluları ve Jim Gordon’ın ölümünün ardından çoğalan yozlaşmış polisleri de düşünürsek, kahramanlarımızın işi çok fazla.
Oyun hikaye açısından gayet güzel bir iş çıkarmış. Bu tür co-op oyunlarda genellikle “yaz işte adam dövmeye sebep olsun” mantığında hareket eden yapımcıları düşününce, buradaki hikayeden ve anlatımdan memnunum diyebilirim. Çizgi roman kalitesinde bir iş beklemiyorsanız güzel ama bazı öne çıkarılan şeylerin çok üstünkörü geçildiğini düşünüyorum. Belki ileride eklenecek DLC’ler için saklanıyorlar.
Ana hikaye Court of Owls (Baykuşlar Divanı) isimli organizasyon etrafında dönüyor ama Gotham şehrinde manyak suçlular eksik olmaz, kahramanlarımız için bolca kötü karakter var. Artık yasal bir iş adamı olan Penguen, influencer kariyerinde ilerleyen Harley Quinn, Batman’in ortadan kaybolmasının ardından tekrar ortaya çıkan Mr. Freeze gibi tanıdık simaların kendine ait görevleri var.
Şehirdeki suçları durdurup, haydutları sorgulayarak araştırmanızı tamamlıyor ve bu karakterlere özel görevleri yapabiliyorsunuz. İşin keyfini bozmamak için çok fazla şey söylemek istemiyorum ama örnek vermek gerekirse, Mr. Freeze görevlerinin vardığı yeri (dövüşü hariç) çok beğendim.
Oyunun hikayesi genel olarak iyi. Her karakterin görevleri veren NPC’ler ve karşılaştığımız düşmanlar ile etkileşimi farklı oluyor ve sırf “şu sahnede Redhood ne yapıyor acaba” diyerek baştan oynamayı (ya da benim gibi görevi kapatıp o karakter ile girmeyi) düşünebiliyorsunuz. Hikaye akışı devam ederken karakter değiştirmek biraz garip gelebiliyor, daha önce Ersin’in Gotham Knights ilk bakış yazısında bahsettiği gibi sanki hep o karakterle devam etmişsiniz gibi bir hava var ve sürekliliği biraz bozuyor.
Karakterler arasında bazı etkileşimler de oluyor, bir kısmı ara sahneler ve Belfry’da yürürken gerçekleşen konuşmalar ile gerçekleşirken, çoğunu gelen e-mailler aracılığıyla görüyoruz. Buzdolabından kaybolan pizza, bulaşıkları yıkama sırası gibi günlük sohbetler arasında karakterlerin birbirilerinin durumunu kontrol ettiği daha ayrıntılı etkileşimler de var. Fazla derin bir şey beklemediğiniz sürece iyi bulabilirsiniz. Sonuçta bir co-op oyun olarak bakıyorum ben.
Gotham Knights’da Batman ailesinin 4 farklı üyesinden birini kontrol edip, ister tek başınıza isterseniz de arkadaşız ile Gotham’ı daha güvenli hale getirmek için yola çıkıyorsunuz. Nightwing, Robin, Batgirl ve Red Hood’dan oluşan ekip, Alfred ve Lucius Fox’ın da yardımıyla Oracle’ın eski üssü Belfry’dan suçlular ile mücadeleye devam ediyor.
Kontrol edebileceğimiz karakterlerin her biri kendine has bir stile sahip ve oyunu oynama şeklinize göre ideal bir karakter bulabiliyorsunuz. Örneğin Nightwing alan etkili saldırıları ve diğer takım arkadaşına da bonus veren özellikleri ile tam bir takım oyuncusu. Red Hood uzak mesafe saldırılarda daha kuvvetli ve birebir mücadelelerde, büyük rakipleri bile devirebilen bir karakter.
Batgirl oynanış olarak bana Arkham serisindeki Batman’i andırdı, hem dövüş tarzı hem de uzaktan elektronik cihazları devre dışı bırakarak etrafta rahatlıkla gezebilmesi oldukça faydalı özellikler. Dövüşmek yerine sessizce işi tamamlamak üzerine yoğunlaşmış olan Robin ise en az denediğim karakter oldu çünkü ben stealth oynamayı sevmiyorum.
Dövüş tarzınız seçtiğiniz karaktere göre değişiyor demek isterdim ama ciddi anlamda bir etki görmüyorsunuz. Büyük düşmanlarla mücadelede Red Hood daha iyi ya da Batgirl ile tek başınıza daha rahat oynayabiliyorsunuz ama sonuçta hepsi birbirine yakın bir tecrübe sunuyor. Red Hood’un güçlü olması gereken tabancalar ile yaptığı menzilli saldırıları, Robin’in sapanı ile hemen hemen aynı etkiyi sağlıyor.
Sahip olduğunuz zırh ve silahlar bazı element bonusları dışında aynısının daha güçlü sürümü hissi uyandırıyor. Elementler işe yarıyor ama yanlışlıkla Mr. Freeze’e buz silahıyla saldırmadığınız sürece arada ciddi bir fark görmüyorsunuz. Ekipmanlarda görüntü dışında bazı özel şeyler olmasını da isterdim.
Ekipmanlar demişken, zırhların farklı görünmesi ve bu görüntülerin de özelleştirilebiliyor olması harika bir şey. Her zırh seti en az 6 farklı renk setine ve özelleştirilebilir parçalara sahip. Tam kapalı ya da yalnızca gözlerinizi saklayan maske arasında seçim yapabilir, renklerin ne kadar öne çıkacağını seçebilirsiniz. Oyunun en keyif aldığım yanlarından birisi bu kostüm özelleştirmeleri oldu.
Yalnızca bir karakter ile oynasanız bile, diğer karakterler de sizinle birlikte seviye atlıyor, bu da hikayenin ortasında karakter değiştirmek isteyenler için güzel bir özellik. Yalnız Knighthood Challange her karakter için ayrı şekilde işliyor ve özel yetenekler için her bir karakter ile bu mücadeleleri tamamlamak lazım. Benim gibi bir noktada Batgirl’e geçip direkt süzülebileceğinizi düşünerek damdan atlamayın. Son anda kendilerini kurtarıyorlar ama hoş tecrübe değil.
Karakterler Batman’in bölünmüş halleri gibi, bütün karakterlerin özellikleri bir araya geldiğinde Arkham serisindeki Batman’i elde ediyoruz. Co-op oynarken Nightwing ile birlikte çalışmanın getireceği bonuslar, tam düşmanı etkisiz hale getirecekken arkadan yaklaşan rakibi durduracak bir arkadaş gibi şeyler oyunu çok daha keyifli hale getirecektir buna eminim. Benim co-op tecrübe etme şansım olmadı ama bazı bölümlerin gerçekten co-op oynanmak için tasarlandığını görüp, yalnız başıma oynadığıma üzüldüm. Bir yandan düşman kalkanlarının altında ezilirken diğer yandan bomba imha etmeye çalışmak çok ayrı bir zorluktu. Boss mücadelelerinin çoğu tek başınıza zorluk çekeceğiniz tipte olmuş, illa arkadaşınızı getirin diyorlar.
Hikaye bölümleri daha kapalı bir alanda düşmanlar ile mücadele edip ilerleme şeklinde ilerliyor genellikle. Açık dünya bölümlerinin geçtiği Gotham Şehri ise ipuçları toplayıp sokakta gerçekleşen suçları durdurduğumuz, Batman’in acil durumlar için sakladığı sandıklar, bize bıraktığı mesajlar gibi zımbırtıları toplayabildiğimiz bir bölge. Oyunun önemli bir kısmı bu şehirde geçiyor ve yapabileceğimiz bir sürü aktivite var.
Gotham Şehri’ne gece vakti iniyor ve bir önceki gün topladığınız ipuçlarından yola çıkarak tespit ettiğiniz suçları engelliyorsunuz. Büyük suçluların davaları ile ilgili bilgileri toplayıp, gerekli görevleri yapmak ya da karakterinizin özel yeteneklerini geliştirecek Knighthood mücadelelerini tamamlamak için de şehirde çeşitli aksiyonlar gerçekleştirmelisiniz.
Hem ana görev hem de yan görevler iyi diyebileceğim seviyede ama etkinlikler bir süre sonra kendini tekrar etmeye başlıyor. Mesela hızlı ulaşımı aktif etmek için ilk başta bir tane drone hacklemek yetiyorken, ileride bu droneların kalkanlarını kapatmalarını beklemek için şarj istasyonunda falan bekliyorsunuz. Yaratıcı değil hatta sıkıcı ama neyse ki çok fazla değiller.
Büyük çaplı suçlarda ufak yan mücadeleler koymuşlar, 20 kişinin karşılıklı birbirine baktığı yerde stealth ile 3 kişiyi etkisiz hale getir, kalabalık grup tarafından sopa yerken iki düşmanı birbirine fırlat gibi minik, ekstra kaynak sağlayan mücadeleler. Bazıları gerçekten çok uğraşmadan yapılamayacak seviyede ve genellikle uğraştığınıza değmeyecek ödüller veriyorlar ama benim gibi takıntılıysanız deneyebilirsiniz.
Şehir yapısı ve görevleri ile Insomniac’ın Spider-Man oyununa oldukça benzediğini söylemek yanlış olmaz. Ama çok fazla benziyor, kötü yanları da dahil. Dünyanın en iyi dedektifi tarafından eğitilmiş 4 karakter ile kimi zaman ufak dedektiflik işlerine giriyoruz mesela ama çok ufak! Şehrin çeşitli yerlerinde dövülerek öldürülmüş bir sağlık görevlisi ya da polisi bulup, düşürdüğü beş nesneden yola çıkarak suçluların yerini buluyoruz mesela. Ama hep aynı görevli ve neredeyse hep aynı eşyalar. Dövüp dövüp taşıyorlar görevliyi sanırım.
Suçlarda da tekrar problemi var, sürekli olarak saldırıya uğrayan bir tanığı koruyor ya da bomba bağlanmış kurbanları fark edilmeden kurtarmaya çalışıyoruz. Biz işimizi yaparken kapıda muhabbet eden polis ise olay tamamlandıktan sonra ortama dalıp, hala oradaysak bizi dövüyor. Bu kısmı sevdim gerçi, şehirde çok az müttefik sahibi olduğumuzu sürekli olarak hatırlatan bir yanı var.
Şehirde gezebilmek için çeşitli ulaşım yöntemleri var. İlk olarak kancamızı kullanıp binalara ya da elektrik direklerine tutunabiliyoruz ki en çok tercih ettiğim yöntemlerden birisi bu oldu. Batman ailesinden olmamıza rağmen havada süzülme ya da benzeri özellikleri elde etmemiz biraz vakit alıyor, bu vakte kadar ne yaptılar diye düşündürüyor. Bir motorsikletimiz var ama kullanması çok keyifli değil, hız hissini hiç vermiyor hatta.
Aniden spawn olup kafamıza düşen arabalar, bomboş yolda gelen korna sesleri ve yanlışlıkla üstünden geçtiğim sivilin ayağa kalkması sonrasında ben kullanmayı bıraktım. Son olarak kanca ile şehri gezen trene tutunmayı denedim ama oyun izin vermedi. Hatta trenin üstüne atlamayı denediğimde tren hareket etmeyi kesti. Quick travel özelliği açıldığında biraz rahatlıyoruz, ara sahne geçilemiyor ama en azından motorsikleti kullanma zorunluluğu kalkıyor.
Gotham Knights’ı RTX 2060 (6G) ekran kartı, Ryzen 2700X işlemci ve 24 GB DDR4 Ram sahibi bir bilgisayarda, hem HDD hemde SSD üzerinden sorunsuz bir şekilde oynadım. Oyuna giriş ve çıkıştaki yükleme sürelerinin uzun geldiğini fark edene kadar HDD’de oynamama rağmen oyun için çok büyük bir problem yaşamamıştım. Yüklemeyi SSD’ye taşıdıktan sonra bu problem de ortadan kalktı. Normal şartlarda 1080p çözünürlükte, orta ayarlarda gayet iyi bir performans alırken, NVIDIA sürücülerinin gelmesinin ardından DLSS desteğini “Quality” ayarında açıp, yüksek görüntü ayarlarında 55-75 arası FPS değerlerinde rahatlıkla oynayabildim. 4K seçeneğini ise elimde uyugn ekipman olmadığı için deneyemedim.
Ray Tracing özelliği de bulunan oyun, DLSS açıkken kullandığımda genellikle 45-55 fps arası değerlerde geziniyordu. Mr. Freeze’in görevine girmemle birlikte bu değer 20 oldu ama o görevin şartları gereği bunu normal karşılıyorum. Sahip olduğum PC oyunu normal şartlarda bile rahatlıkla kaldırabilecek seviyede ve oynanışa etki edecek kadar kötü sorunlar yaşamadım. Bazen menüler arası geçiş yaparken yaşadığım çökmeler oldu ama performans açısından hiç sorun yaşamadım.
Oyunun sesler konusunda çok iyi bir iş çıkardığını rahatlıkla söyleyebilirim. İyi bir kulaklık kullanıyorsanız bastığınız zeminin sesinin bile farklı geldiğini anlayabiliyorsunuz. Seslendirmeler ve müzikler konusunda da iyi bir iş çıkarılmış.
Oyunlar kontrolcü desteği sunduğu sürece tercihimi o yönde kullanıyor olmama rağmen, PC oyunu olunca klavye mouse ile denemeden geçmek olmaz. Gotham Knights klavye mouse ile gayet rahat bir kontrol şemasına sahip olsa da kumanda ile oynamanın daha rahat olduğu bir gerçek. Oyunun tuş seçimleri konusunda ise sıkıntım var, uzak menzilli saldırı ile gizli saldırı tuşunu aynı yapmışlar, düşmanı sessizce alayım diye tuşa basıp tabancayı uzaktaki bir adama doğru sıkmak birden çok kez başıma geldi.
Gotham Knights beklediğimden daha fazla üzerinde uğraşılmış bir oyun olarak beni şaşırttı. Harika giriş videosu ile insanı gaza getirip sonrasında dövüşün hantallığı ve tekrar eden görevleri ile biraz hayal kırıklığı yaşatıyor. Dövüş kısımları ve ulaşım seçenekleri karakter geliştikçe daha kabul edilebilir hale gelse de, kaçınılmaz olarak karşılaştırıldığı Arkham serisinin koyduğu standartların altında bir oyun.
Şehir biraz daha canlı olsa, sürekli aynı suçları tekrar tekrar durdurmasak ya da bir ana görevi ilerletmek için şehirdeki lüzumsuz bölgelere gidip aynı görevi bir kaç kez tekrarlamak zorunda olmasak çok daha sevebileceğim bir oyun olurdu. Co-op olarak bunları yapmak bile bir iki denemeden sonra sıkıcı hale gelecektir. Ondan sonra benim gibi sokakta dayak yiyen polisi görmezden gelip hikaye görevine girebilir ve iki karakter “şehri koruyacağız” diye birbirini telkin ederken arkada çete üyeleri tarafından dayak yiyen polisi görmezden geldiklerini görebilirsiniz.
Oyunun asıl çekici noktasının co-op tarafında arkadaşlarınızla beraber oynamak olduğunu biliyorum ve bunun çok eğlenceli olacağını tahmin ediyorum. Özellikle önümüzdeki ay gelecek olan 4 kişilik mücadeleler ile daha fazla seçenek sunulacak olması güzel bir şey.