Generation Zero, geçtiğimiz yıl yayınlanan ilgi çekici tanıtım videosuyla Merlin'in Kazanı ekibi olarak dikkatimizi çekmeyi başarmıştı. Merak uyandıran tanıtım videosunun ardından, "Çıksın da ekip olarak şöyle bir girelim, 1980'lerin İsveç'inde halkın ortadan kaybolmasına neden olan olaylar nasıl meydana gelmiş, bu makineler de nereden çıkmış birlikte çözmeye çalışalım." demiştik. Ne yazık ki heyecanımız, daha oyuna girdiğimiz ilk anda kayboldu. Erken erişim olmamasına rağmen, erken erişim oyunuymuş gibi duran Generation Zero, tanıtım videolarının gerçeği yansıtmadığını bir kez daha yüzümüze vuran yapımlardan biri olmaktan çok da öteye geçemedi.
Just Cause serisini geliştiren Avalanche Studios imzası taşıyan Generation Zero, Left for Dead türü oyunlardan biri. Yani Generation Zero; arkadaşlarınızla girip, bir takım düşmanlara karşı birlikte savaştığınız, hayatta kalmaya çalıştığınız, silah, cephane ilk yardım çantası gibi çeşitli ekipmanlar toplayıp, devasa haritasında güvenli ev bulmak için ilerlediğiniz oyun türünün yeni bir örneği. "Devasa" harita derken lafın gelişi söylemiyorum. Generation Zero'nun haritası gerçekten büyük. Bir Arma ya da DayZ büyüklüğünde olmasa da, bir yerden bir yere sürekli yürüyerek ya da koşarak gittiğiniz için harita gerçekten büyük hissettiriyor. Generation Zero oynarken DayZ'de bir yerden bir yere gitmek için umarsızca koşturduğum günler aklıma geldiği için iki oyun arasında benzerlik kurmadan edemedim.
Generation Zero'da, bir karakter yaratarak oyuna başlıyorsunuz. Karakter yaratma ekranının ayrıntılı olduğunu söylemek güç. Generation Zero'yu tek kişi oynayabileceğiniz gibi arkadaşlarınızla (3 kişiye kadar) takım halinde de oynayabiliyorsunuz. Bir lobiye girip başka oyuncuların oyununa dahil olabileceğiniz gibi kendiniz de bir lobi oluşturabiliyorsunuz. Oyuna ilk girişte hikayeyi özetleyen kısa bir tanıtım videosu beklerken, birkaç kelimeden oluşan hikayeyi özetleyen yazıyla karşılaşmak, Generation Zero'nun nasıl olacağı konusunda aslında ilk sinyalleri de veriyordu. İsveç 1980'ler... Kasaba sakinleri gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Sokaklarda tuhaf makineler cirit atmaktadır. Bizim amacımız da, kasaba halkına ne olduğunu çözmek ve düşman robotlara karşı savaşmak. Hikaye ilk başta gizemli ve ilgi çekici gibi dursa da, Generation Zero'nun sunumu o kadar zayıf, oyunun dünyası o kadar donuk ki, bu merak hissi çok kısa süre sonra yerini büyük bir can sıkıntısına bırakıyor.
Oyuna girdiğiniz gibi loot yapmak için evleri dolaşmaya başlıyorsunuz. Görev menüsü sizi yapmanız gereken şeyler konusunda yönlendiriyor. Evi, araştır, bir silah bul yakındaki kiliseyi kontrol et gibi. Yani Generation Zero'da takip edebileceğiniz görevler de mevcut. Ancak bu görevler çok basit. Yeni, bir sığınak bul, yakınlarda bir araba var orada gizlenmiş silahı bul, ev sakinlerinin gizlendiği yeri bul gibi. Bu görevlerin oldukça kötü sunulduğunu da belirteyim, bazen görevi bitirdiğinizi bile anlamıyorsunuz. Ya da bitirseniz dahi "ee bu muydu?" diyorsunuz. Bu görevleri yaptığınızda da XP ve seviye puanı kazanıyorsunuz. Seviye puanlarını, çok da ayrıntılı olmayan yetenek ağacında belirli yeteneklerinizi, geliştirmek için kullanıyorsunuz. Makinelerle savaşta yeteneklerinizi geliştirmek size avantaj sağlıyor. Zira farklı farklı türleri olan bu acımasız makineler sizi oldukça zorlayabiliyor.
Oyunun amacı, 80'lerin İsveç'inde neler yaşandığını çözmek olduğu için, sürekli bir yerden bir yere yürüyerek ilerlemeniz gerekiyor. Bu da sürekli makinelerle karşılaşmak anlamına geliyor. Cephane sıkıntısı çok fazla çekmediğiniz Generation Zero'da G3 gibi Türk Ordusunun vazgeçilmezleri arasında yer alan, döneme uygun silahlar yer alıyor. Oyunun vuruş hissinin gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Silah tepkileri iyi ayarlanmış. Mermi yağdırdığınız makinelerin parçalarının kopması, çevreye parçaların sıçraması, kıvılcımlar çıkartması vuruş hissini oldukça güçlendirmiş. Çatışma dinamiği konusunda iyi bir iş çıkartılmış.
Aynı başarı oyunun atmosferinde de sağlanmış diyebilirim. PC'de deneyim ettiğim Generation Zero'nun grafikleri göze gayet hoş geliyor. Oyunda çok yumuşak, 80'leri çağrıştıran sarı ve turuncu ağırlıklı bir renk paleti kullanılmış. İsveç'in göz alıcı doğası da oyunun atmosferini oldukça güçlendiriyor. Gece gündüz döngüsü de, hissiyat olarak oyuna gerçekçi bir hava katmış ki geceleri gerçekten gece gibi. Göz gözü görmüyor. Işıklandırma ve atmosfer konusunda iyi iş çıkartılmış. Oturup manzara seyredebileceğiniz oyunlardan olmuş Generation Zero. Ancak hepsi bu. Manzara dışında, gezdiğiniz şehirler, bölge tasarımları ilgi çekici olmaktan uzak ve donuk. Dışarıdan zaten birbirinin aynısı gibi duran evlerin içi de aynı. Hal böyle olunca bir yerleri keşfetme heyecanını kısa süre içinde yitiriyorsunuz.
Aynı şekilde makine tasarımlarında çeşitlilik az. Oyunda sadece 6 farklı düşman makine bulunuyor. Her ne kadar makineler oyun alanında farklı karakterlerde olsalar, makineleri alt etmek için, farklı taktikler (Önce makinelerin deverlerini yakıp yavaşlatmayı sağlayan bomba atmak gibi.. evet taktiksel oynanış bu!) kullanmak gerekse de, 6 düşman çeşidi oldukça az. Çeşit az, ancak düşman sayısı çok. Bu da oyunu tek başına oynamak isteyen oyuncular için büyük bir zorluk getiriyor.
Gneration Zero sizi arkadaşlarla ortaklaşa oynamaya yönelten bir oyun. Ancak 4 kişiden en az biri yarım saat içinde oyundan sıkılacağı için oyunu oynayacak adam bulma konusunda büyük bir sıkıntı yaşayabilirsiniz. Yapımcı firma mikro ödemenin de altyapısını oluşturmaya çalışmış. Oyunda saç şekilleri 80'ler görünümünü yansıtan kıyafetler de bulunuyor. Giyim kuşam kişiselleştirilebiliyor. Yani makinelere savaşmayı bırakıp 80'ler modasına uyum sağlayabilirsiniz!
Avalanche Studios, Generation Zero ile birlikte kendi ortalamasının da altında bir işe imza atmış diyebiliriz. Generation Zero'nun vuruş hissiyatı grafikleri, vahşi doğa atmosferi olması gerektiği gibi. İyi denebilir. Ancak oyun oldukça amaçsız... Görevler ilgi çekici olmaktan uzak. Oyunun dünyası metrekare olarak büyük olsa da, merak uyandırıcı değil. Oyunu oynamaya başladıktan kısa bir süre sonra kendinize, "Ben bu oyunu niye oynuyorum?" diye sorabilirsiniz. Generation Zero fikir olarak güzel, tema olarak ilgi çekici dursa da, uygulama için aynı şeyleri söylemek güç. Steam'de 118 TL'ye satılan Generation Zero, parasının hakkını karşılayabilecek bir yapım değil.
Av oyunu yaptılar böyle, just cause kaçıncı sayıya geldi gene böyle.
Gerçekçi görünümlü mekanlarda ateş etmeli, çerezlik lik fizik simülasyonlu bomboş oyunlar.
Avalanche'ın teknik ekipte çok acayib adamlar var takib ediyorum, ama şirketin yönü çok saçma bir yere dönük.
Ubisoft bile bunların yanında naughty dog, sony santa monica falan kalır.