Özel İnceleme
Bu cümle ile başlıyor Final Fantasy XV. Baştan söylemeliyim, ilk duyurusunun üzerinden tam 10 sene geçmiş olmasına rağmen hala o ilk günkü heyecanını yaratmayı başarmış ve hayran kitlesinden bir damla bile kaybetmemiş olan bu yegane oyun, tam da başında söylediği gibi hem eski, hem de seriye yeni başlayacak olan oyuncular için biçilmiş kaftan. İşte bunu hakkıyla başarabilmek, her yiğidin harcı değildir. Square Enix, 10 sene sonra, gerçekten sözünü verdiği şeyi başarıyor ve Final Fantasy XV'i hem serinin müdavimlerine, hem de ön yargı ile yaklaşmakta olan yeni hayranlarına sevdiriyor.
İlk olarak Final Fantasy XIII ile birlikte, Versus XIII adı ile duyurulan Final Fantasy XV, aslında tıpkı XIII-2 ve Lightning Returns gibi, XIII serisinin oyunun olacak ve ana karakter Noctis de Lightning'in düşmanı rolünü alacaktı. Tahmin edildiği üzere Lightning aydınlığı, Noctis ise karanlığı temsil edecek ve muazzam bir hikayeyi iki tarafı ile de başarılı bir şekilde görecektik. XIII'ün çıkışından sonra seri ufak bir değişikliğe gitti. Versus XIII'ü artık fuarlarda veya konferanslarda göremez olduk ve oyun birden tarihin tozlu sayfalarına karıştı. Birkaç sene sonra Square Enix bombayı patlattı ve Versus XIII'ün iptal edildiğini, bu oyunun Final Fantasy XV olacağını söyledi. İşte o zaman kafamızda bir şeyler çakmaya başladı. Bu tam da korktuğumuz gibi, devşirme bir oyun olabilirdi. Ama neyse ki, öyle olmadı.
Kardeş dedim evet, herhangi bir yanlışlık yok. Aralarında kan bağı yok belki ama, onlar gerçek birer kardeş. Aslında Final Fantasy'nin geçmişte çıkan neredeyse tüm oyunlarında belirli bir takım ile hikayeyi sürdürürdük. Bu takımdaki kişiler genellikle birbirlerini tanımayan ve hikayeleri ortak bir noktada birleşen kişiler olurdu. Final Fantasy XV'te ise bu alışıldık yoldan çıkarak birbirlerini çok iyi tanıyan, neredeyse kardeş gibi dört karakter ile çıkıyoruz yola. Diğer üç karakter ana karakterimiz Noctis'in 'muhafızları' olsa da her biri Noctis'in küçüklüğünden beri tanımakta olduğu, en iyi arkadaşları. Bu yüzden diğer oyunlarda var olan o sıkıcı tanışma ve alışma süreci Final Fantasy XV'te bulunmuyor ve kendinizi direkt olarak hikayenin içerisine atıp o sıcacık takımın bir parçası haline gelebiliyorsunuz. Noctis, Gladiolus, Prompto, Ignis ve siz! Kocaman, beş kişilik bir kardeşlik.
Oyunun sahip olduğu hikayeden çok fazla bahsetmeyeceğim, zira spoiler vererek oyun zevkinizi yarılamak istemiyorum ancak ufak bir fikir edinmek adına oyunun başlangıcından, daha önce verilen bilgiler ışığında bahsedeceğim. Hikayeye direkt olarak giriş yapmanızı sağlayan Final Fantasy XV'te Prens Noctis ve üç kardeşi Noctis'in babası Kral Regis'in de emri ile Accordo'nun başkenti Altissia'ya gitmeli ve Lunafreya'yı bulmalıdır. Bu noktadan sonra Noctis, çocukluktan beri tanıdığı Lunafreya ile evlenecek ve Lucis ile Niflheim da bu bağlamda bir barış antlaşması imzalayacaktır. Daha fazla bahsetmeyeceğim, neyi ne kadar biliyorsunuz bilmiyorum ancak tahmin ettiğiniz üzere işler hiç de öyle pürüzsüz bir şekilde ilerlemiyor. Tam aksine, hikaye çok büyük ve tahmin edilemez ölçeklere ulaşıyor.
Beklediğimiz oyun olabildi mi?
"A final fantasy for fans and first timers." Bu cümle ile başlıyor Final Fantasy XV. Baştan söylemeliyim, ilk duyurusunun üzerinden tam 10 sene geçmiş olmasına rağmen hala o ilk günkü heyecanını yaratmayı başarmış ve hayran kitlesinden bir damla bile kaybetmemiş olan bu yegane oyun, tam da başında söylediği gibi hem eski, hem de seriye yeni başlayacak olan oyuncular için biçilmiş kaftan. İşte bunu hakkıyla başarabilmek, her yiğidin harcı değildir. Square Enix, 10 sene sonra, gerçekten sözünü verdiği şeyi başarıyor ve Final Fantasy XV'i hem serinin müdavimlerine, hem de ön yargı ile yaklaşmakta olan yeni hayranlarına sevdiriyor.
İlk olarak Final Fantasy XIII ile birlikte, Versus XIII adı ile duyurulan Final Fantasy XV, aslında tıpkı XIII-2 ve Lightning Returns gibi, XIII serisinin oyunun olacak ve ana karakter Noctis de Lightning'in düşmanı rolünü alacaktı. Tahmin edildiği üzere Lightning aydınlığı, Noctis ise karanlığı temsil edecek ve muazzam bir hikayeyi iki tarafı ile de başarılı bir şekilde görecektik. XIII'ün çıkışından sonra seri ufak bir değişikliğe gitti. Versus XIII'ü artık fuarlarda veya konferanslarda göremez olduk ve oyun birden tarihin tozlu sayfalarına karıştı. Birkaç sene sonra Square Enix bombayı patlattı ve Versus XIII'ün iptal edildiğini, bu oyunun Final Fantasy XV olacağını söyledi. İşte o zaman kafamızda bir şeyler çakmaya başladı. Bu tam da korktuğumuz gibi, devşirme bir oyun olabilirdi. Ama neyse ki, öyle olmadı.
Kardeş dedim evet, herhangi bir yanlışlık yok. Aralarında kan bağı yok belki ama, onlar gerçek birer kardeş. Aslında Final Fantasy'nin geçmişte çıkan neredeyse tüm oyunlarında belirli bir takım ile hikayeyi sürdürürdük. Bu takımdaki kişiler genellikle birbirlerini tanımayan ve hikayeleri ortak bir noktada birleşen kişiler olurdu. Final Fantasy XV'te ise bu alışıldık yoldan çıkarak birbirlerini çok iyi tanıyan, neredeyse kardeş gibi dört karakter ile çıkıyoruz yola. Diğer üç karakter ana karakterimiz Noctis'in 'muhafızları' olsa da her biri Noctis'in küçüklüğünden beri tanımakta olduğu, en iyi arkadaşları. Bu yüzden diğer oyunlarda var olan o sıkıcı tanışma ve alışma süreci Final Fantasy XV'te bulunmuyor ve kendinizi direkt olarak hikayenin içerisine atıp o sıcacık takımın bir parçası haline gelebiliyorsunuz. Noctis, Gladiolus, Prompto, Ignis ve siz! Kocaman, beş kişilik bir kardeşlik.
4 kardeş, bu uzun ve zorlu yolculukta tek beden olmak zorunda
Oyunun sahip olduğu hikayeden çok fazla bahsetmeyeceğim, zira spoiler vererek oyun zevkinizi yarılamak istemiyorum ancak ufak bir fikir edinmek adına oyunun başlangıcından, daha önce verilen bilgiler ışığında bahsedeceğim. Hikayeye direkt olarak giriş yapmanızı sağlayan Final Fantasy XV'te Prens Noctis ve üç kardeşi Noctis'in babası Kral Regis'in de emri ile Accordo'nun başkenti Altissia'ya gitmeli ve Lunafreya'yı bulmalıdır. Bu noktadan sonra Noctis, çocukluktan beri tanıdığı Lunafreya ile evlenecek ve Lucis ile Niflheim da bu bağlamda bir barış antlaşması imzalayacaktır. Daha fazla bahsetmeyeceğim, neyi ne kadar biliyorsunuz bilmiyorum ancak tahmin ettiğiniz üzere işler hiç de öyle pürüzsüz bir şekilde ilerlemiyor. Tam aksine, hikaye çok büyük ve tahmin edilemez ölçeklere ulaşıyor.
istediğimiz gibi özelleştirme yapamamaız
ve tüm karakterlerin aynı sınıf olması yani büyücü olması