Özel İnceleme
Öncelikle oyuna ilk girdiğimiz anda, bizleri El Classico derbisi karşılıyor. Dünyanın en iyi takımlarından olan Real Madrid ve Barcelona'yı karşı karşıya getiren bu derbi, FIFA 16'yı ilk andan itibaren tanımak ve oynanış özelliklerine vurgu yapmak için başarılı bir seçim olmuş. Oyunun ilk andan itibaren dikkatimi çeken özelliği, FIFA 15'e nazaran biraz daha yavaş bir oynanışa sahip olması oldu. Özellikle topu ayağımıza aldığımız zaman, verdiğimiz komutlar, biraz daha yavaş bir şekilde algılansa da, top sürerken çalım atmada daha atik davranabiliyoruz. Her ne kadar FIFA 16, oyun olarak yavaşlasa da, bu oyunu bireysel futbola çevirmememiz açısından oldukça olumlu olmuş. FIFA 16'da takım oyunu oynamak, galibiyet için bir numaralı gereksinim oluyor.
Oyunun takım çalışmasına yatkınlığını, en iyi şekilde paslaşmalarda görebiliyoruz. FIFA 15'e nazaran paslarımız çok daha isabetli şekilde takım arkadaşlarımıza ulaşabiliyor. FIFA 16'nın en sevdiğimiz gelişmelerinden biri de, ara paslar oldu. Önceki oyunlarda ara pas attığımızda takım arkadaşımız, topun gideceği yöne doğru koşu yaparken, hızını tam olarak ayarlayamıyor, sık sık ara paslarımızın ıska geçtiğine şahit oluyorduk, FIFA 16'da bu olay birazcık daha azaltılmış, ara paslarımız artık daha isabetli hale gelmiş. Bu sayede atağa kalkarken, oyun kurma konusunda, paslardaki gelişme bizlere eğlenceli bir futbol keyfi yaşatmayı başarıyor. Ama ara pasların isabetli olması, rakibin elinin armut topladığını göstermiyor, FIFA 16'da rakip, ara paslarımızı kesme konusunda FIFA 15'e göre çok ama çok daha başarılı.
Oyunun önceki oyunlara göre kısmen yavaşlaması, birçok FIFA hayranını üzebilecek bir gelişme/gerileme olarak görülebilir. Bu birazcık oyuncunun beklentileri ve futbol zevki ile alakalı bir durum. Örneğin şahsi olarak ben futbolda yetenekten çok takım oyunundan hoşlanan birisiyim, FIFA 16, yavaş yapısı ile hamle yapmadan bana düşünecek ve atağımı tamamlayacak planı kafamda kurmama izin veriyor. Bu sayede kafamdakileri oyuna aktarma da yeterli vaktim oluyor. Elbette konu futbol oyunları olduğundan dolayı, ve FIFA karşısında PES gibi bir rakip olduğundan dolayı, ikisi arasında karşılaştırma yapmadan bu incelemeyi tamamlamak oldukça zor. Belki de hepinizin en çok beklediği o karşılaştırmayı yazımın sonuna saklayacağım.
Oynanış konusunda biraz daha detaya inmek gerekirse, ilk dikkatimi çeken durumlardan birisi, kayarak müdahale oldu. Kayarak dediysek, bayağı kaydığımızı belirtmem gerek. Önceden kayma tuşuna bastığımızda 1-2 metre kayan futbolcular, şimdi yere yağ dökülmüş gibi neredeyse sahayı turluyor. Bu sayede müdahalelerimizi biraz daha erken yapmak zorunda kalıyoruz. Ayrıca dikkatimi çeken bir durum daha oldu ki EA Canada'yı tebrik ettim. Artık kayarak müdahale yaptığımızda futbolcunun ayağı boş durmuyor. Topu alabileceği kadar yakınsa hamle yapıp topa müdahale edebiliyor. Hazır kaymalardan bahsetmişken, FIFA'nın en sevmediğim yanına, yani pres yapmaya da değinelim. Ne yalan söyleyeyim, hala sevmiyorum. Tıpkı önceki FIFA'lar gibi rakipten top almak, neredeyse işkence. Pres konusunda FIFA'nın artık PES'i birazcık örnek alması gerektiğini düşünüyorum.
Ne demişler: Futbol güzel oyundur!
FIFA... İsmini duyar duymaz, ayaklarımızın ucunda futbol topunu hissedebildiğimiz iki yapımdan biri. Kimimizin çocukluğu, kimimizin gençliği FIFA. Televizyon karşısında hayran kala kala izlediğimiz, örnek aldığımız, idolümüz yaptığımız dünya yıldızlarını, emrimize amade kılan bir yapım. Özellikle 2005 yılından sonra düşüşe geçen FIFA serisi, 2010'dan sonra yine toparlanmaya başladı, liderlik bayrağını da 6 yıldır elinden bırakmıyor. Bakalım FIFA 16 ile, bu yıl bizlere neler sunmuş EA Sports.Öncelikle oyuna ilk girdiğimiz anda, bizleri El Classico derbisi karşılıyor. Dünyanın en iyi takımlarından olan Real Madrid ve Barcelona'yı karşı karşıya getiren bu derbi, FIFA 16'yı ilk andan itibaren tanımak ve oynanış özelliklerine vurgu yapmak için başarılı bir seçim olmuş. Oyunun ilk andan itibaren dikkatimi çeken özelliği, FIFA 15'e nazaran biraz daha yavaş bir oynanışa sahip olması oldu. Özellikle topu ayağımıza aldığımız zaman, verdiğimiz komutlar, biraz daha yavaş bir şekilde algılansa da, top sürerken çalım atmada daha atik davranabiliyoruz. Her ne kadar FIFA 16, oyun olarak yavaşlasa da, bu oyunu bireysel futbola çevirmememiz açısından oldukça olumlu olmuş. FIFA 16'da takım oyunu oynamak, galibiyet için bir numaralı gereksinim oluyor.
Oyunun takım çalışmasına yatkınlığını, en iyi şekilde paslaşmalarda görebiliyoruz. FIFA 15'e nazaran paslarımız çok daha isabetli şekilde takım arkadaşlarımıza ulaşabiliyor. FIFA 16'nın en sevdiğimiz gelişmelerinden biri de, ara paslar oldu. Önceki oyunlarda ara pas attığımızda takım arkadaşımız, topun gideceği yöne doğru koşu yaparken, hızını tam olarak ayarlayamıyor, sık sık ara paslarımızın ıska geçtiğine şahit oluyorduk, FIFA 16'da bu olay birazcık daha azaltılmış, ara paslarımız artık daha isabetli hale gelmiş. Bu sayede atağa kalkarken, oyun kurma konusunda, paslardaki gelişme bizlere eğlenceli bir futbol keyfi yaşatmayı başarıyor. Ama ara pasların isabetli olması, rakibin elinin armut topladığını göstermiyor, FIFA 16'da rakip, ara paslarımızı kesme konusunda FIFA 15'e göre çok ama çok daha başarılı.
Oyunun önceki oyunlara göre kısmen yavaşlaması, birçok FIFA hayranını üzebilecek bir gelişme/gerileme olarak görülebilir. Bu birazcık oyuncunun beklentileri ve futbol zevki ile alakalı bir durum. Örneğin şahsi olarak ben futbolda yetenekten çok takım oyunundan hoşlanan birisiyim, FIFA 16, yavaş yapısı ile hamle yapmadan bana düşünecek ve atağımı tamamlayacak planı kafamda kurmama izin veriyor. Bu sayede kafamdakileri oyuna aktarma da yeterli vaktim oluyor. Elbette konu futbol oyunları olduğundan dolayı, ve FIFA karşısında PES gibi bir rakip olduğundan dolayı, ikisi arasında karşılaştırma yapmadan bu incelemeyi tamamlamak oldukça zor. Belki de hepinizin en çok beklediği o karşılaştırmayı yazımın sonuna saklayacağım.
FIFA 16'da rakip, ara paslarımızı kesme konusunda FIFA 15'e göre çok daha başarılı.