Fantastik edebiyatın önemli bir parçası olan Harry Potter sayesinde ünlenen JK Rowling’in de dahil olduğu Fantastic Beasts ilk duyurulduğunda, tüm Harry Potter hayranları yapımcıların neden böyle bir projeye başladığını merak etmişti. Harry Potter hikayesini devam ettirmek yerine, aynı evrende bulunan başka bir hikayeye dikkat çekmek isteyen JK Rowling, daha farklı bir tarz ile karşımıza çıkmıştı. Harry Potter serisinde karşılaştığımız karakterlerin bazılarını Fantastic Beasts serisine ekleyen yapımcılar, ana karakter olan Newt Scamander’ın seyirciler tarafından oldukça sevilmesini sağlamıştı.
Harry Potter kitaplarında ve filmlerinde çoğunlukla en arka plana atılan Hufflepuff evine ait bir büyücü olan Newt Scamander’ın hikayede olaylara karşı sergilediği tavırlar ve duygu değişimleri, karakterin tam da JK Rowling’in kaleminden çıktığını gösteriyordu. İlk film ile başarıya ulaşan Fantastic Beasts serisi, bu kez ikinci filmle seyircilerin karşısına çıktı. Harry Potter serisinin tersi olarak çoğunlukla farklı farklı mekanlarda geçen Fantastic Beasts serisine özgün karakterler ekleyen yapımcılar, ikinci filmde Newt Scamander yerine Johnny Depp’i ön plana çıkartmışlar. Hali hazırda ilk filmin sonunda, bir sonraki filmde Gellert Grindelwald hikayeye yön vereceğini tahmin etmiştik.
İlk filmde eylemleri sonucunda hapse atılan Gellert Grindelwald ile başlayan film, Grindelwald’ın seherbazların elinden kaçmasıyla açılış yapıyor. Harry Potter film serisinde hikayeyi tamamen şekillendiren ve sonlandıran Order of the Phoenix, Half-Blood Prince ve Deathly Hallows: Part 1 / Part 2’nin yönetmen koltuğunda oturan David Yates’in başında olduğu Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald, oldukça karanlık bir açılış sahnesine sahip. İkinci filmde daha yakından incelediğimiz Gellert Grindelwald’un soğuk kanlı ve acımasız kişiliğini daha ilk dakikalarda seyircilere gösteren Yates, Johnny Depp ile birlikte oldukça güzel bir iş ortaya çıkartmış.
Harry Potter serisinin kötüsü Lord Voldemort’tan farklı olarak neredeyse hiçbir şekilde öfkelenmeyen ve çoluk çocuk demeden insanları öldürebilen Gellert Grindelwald, hikayenin devamında müritlerini toplamak için Paris’te kendi yolculuğuna çıkıyor. Lord Voldemort ile aynı amaca hizmet eden Grindelwald’un peşine, Dumbledore’un talimatı ile düşen Newt Scamander ise senaryoda hem Grinderwald’un peşine düşerken, hem de Ezra Miller’ın canlandırdığı Credence Barebone’u korumaya çalışır.
İlk filmde hikayede neden var olduğu pek anlayamadığımız Credence karakterinin, aslında neden bu kadar önemli olduğu filmin ana konusu olarak seyirciye sunulmuş. Hatta Grindelwald’un, Credence’ı neden kendi saflarına katmak için uğraştığını filmde anladığınız anda fazlasıyla şaşıracağınızdan eminim.
Her bir JK Rowling hikayesinde olduğu gibi senaryoyu parçalara bölüp, sonrasında tek bir noktada toplayan yapımcılar, filmin temposunu zaman zaman düşürse de, Harry Potter serisini seviyorsanız Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald’un her bir sahnesinden zevk alacağınızı söyleyebilirim. Yine de senaryoya gereksiz bazı kısımlar eklemekten çekinmeyen senaristler, filmin bir noktasında olayı sonuca bağlamak için fazlasıyla saçmalamışlar. Ayrıca İlk filmde gördüğümüz Queenie, Jacob ve Tina gibi önemli karakterleri bu kez arka plana atan yapımcılar, filmin ciddiyetini Grindelwald ile daha üst seviyelerde tutmuş.
Genel olarak açık alanlarda geçen Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald, bu kez Scamander’ın ilginç yaratıklarına da pek fazla odaklanmamış. İlk filmde Harry Potter dünyasına ait olan Scamander’ın sahip olduğu her bir yaratığı neredeyse tek tek gösterip tanıtan yapımcılar, temposu yüksek olan senaryoyu bu gibi etkenler ile bozmayarak çok doğru bir karar vermişler.
Grindelwald kadar ikinci filmde senaryoda önemli bir rolü bulunan Dumbledore ise filmde beklediğiniz kadar pek fazla gözükmüyor. Oyunculuk performansı anlamında Johnny Depp kadar ortaya güzel bir iş koyan Jude Law, Dumbledore’un gençliğini seyircilere çok iyi yansıtıyor. Yaşlı bir karakter olarak tanıdığımız esprili, fakat gerektiği yerde ciddiyeti elinden bırakmayan Dumbledore figürü, yine aynı şekilde karşımıza çıkıyor. Newt Scamander karakterini oynayan Eddie Redmayne’in de yine başarılı bir iş ortaya koyduğunun altını çizelim. Aklı bir karış havada ve saf ruhlu olan bir Hufflepuff karakteri, yine ancak bu kadar güzel canlandırılabilirdi. Tüm bunların yanında, yeni karakterler tarafında şimdiye kadar Voldemort'un en sadık hizmetkarı olarak tanıdığımız Nagini karakterinin insan halini görmenin de heyecan verici olduğunu söyleyebiliriz.