ArtılarMükemmel detaylar var, harika oynanışı ve derinliği
EksilerBazı ufak hatalar var, Türklerle direk oynanmıyor, grafiklerin anlamsız Pixel Shader 2.0 ihtiyacı
Her şey grafik değildir. Aslında illaki grafik olmaması lazım. Kendimce
düşünüyorum bazı zamanlar, “Grafiksiz güzel bir oyun nasıl olur?” diye. Bu
konuda yardımıma hemen bir firma yetişti, tabii ki Paradox. Bu yapımcıları
seviyorum hem de çok seviyorum. Grafikleri arka plana atıp, oynanabilirliği ve
derinliği yüksek oyunları ortaya çıkartıyorlar. Özellikle Europa Universalis’i
çok severim. Birinci oyun bana bulaştı ve uzun zaman üzerimden kalkmadı. Ama
ikinci Europa’la beraber savaşların ve detayın iyice içine girdim. Zaten ondan
sonrasında Paradox’un diğer oyunlarına da iyice sardım. Fakat aradan geçen zaman
içinde, beni saatlerce bilgisayar başında tutan Europa Universalis’in devamı
gelmedi. Fakat Paradox boş durmaz, çalışır. Bunu başardı ve üçüncü oyunu sonunda
bizlere armağan etti.
Europa Universalis 3 elime geçer geçmez hemen yükledim. Kısa ve fazla sürmeyen
bir yüklemenin ardından, masaüstündeki ikona çift tıkladım. Karşıma yine
masaüstünde çalışan bir menü geldi, bu menüden oyunun Update işlerini
yapabiliyoruz. Zaten Europa’yı yükler yüklemez karşınıza 1.1 yaması gelecektir.
Kesinlikle yükleyin derim. Çünkü birçok kritik hatayı filan düzeltiyor. Yamayı
da yükledikten sonra oyuna girdim. Yağlı boya tablolarını andıran mükemmel bir
sinematik eşliğinde Europa Universalis 3 başlıyor. Bu sinematikten sonra ana
menü karşımıza geliyor. Oyunun ana menüsü oldukça sade. Menüdeyken çalan müzik
de güzel. Her zaman ki gibi Single Player, Multiplayer, Options vs… gibi klasik
ayarlar var. Option’a girip video kısmını 1280 X 1024 yaptım ve efektleri olduğu
gibi açtım. Oyun çıkmadan önceki ekran görüntülerinden ve artık 3D olacağından
dolayı, grafikleri iyice açmak istedim.
Single Player’a girdiğimiz zaman 8 farklı hazır senaryo var. Bunlar; A New World
(1492), War of the League of Combrai (1508), Eighty Years War (1579), Thirty
Years War (1618), War of the Spanish Succession (1701), War of the Quadruple
Alliance (1718), Seven Years War (1756) ve American War of Independance (1776)
olmak üzere yer alıyor. Hangi hazır senaryo üstüne gelirsek hepsinde alınacak
belli ırklar bar. Fransız, İspanyol, Amerikan, İngiliz vs… ama bu hazır
senaryolar dışında kendimiz herhangi bir tarih ayarlayabiliriz. Ayrıca bu
istediğimiz tarihi ayarladıktan sonra, haritanın açık olan kısmından herhangi
bir ırkı da alabiliyoruz.
Girdik bakalım kerevetine
Oyuna kısa bir yüklemenin ardından hemen giriyoruz. Koca bir harita önümüzde,
yine önceki oyunlar gibi kuş bakışı. Ama artık arada bir fark var, zoom in ve
out yapabiliyoruz. Bunun nedeni hemen belirteyim 3D olan grafikler. Grafikler
gerçekten oyuna renk katmış ve güzel olmuş. Benim hoşuma gitti. Böylece Europa
Universalis’i biraz daha canlı bir şekilde oynuyormuş havasına kapılıyoruz.
Grafikler öyle yeni nesil FPS oyunlarındaki veya strateji oyunlarındaki gibi
değil. Fakat Europa serisi için güzel olmuş. Cidden bana göre çok iyi olmuş bu
detay. Artık ordu birimlerimiz 3D şeklinde adam figürleriyle belirtiliyor.
Şehirlerimiz de aynı şekilde yapılmış. Herhangi bir şehre de bina yaptığımız
zaman, harita üstünde inşaat yapan bir bina figürü çıkıyor. Aynı şekilde gemi de
yapmaya çalışırsak, testeresiyle odun kesen biri olarak tasvir edilmiş. Bunların
hepsi güzel ayrıntılar. Ayrıca okyanus manzarası filan da 3D artık. Bunlar
dışında aslında grafiklerin pek fazla yararı yok, ama olsun. Bu halleriyle de
güzeller.
Savaş gücümüz yine bin kişi. Askerlerimizin üstüne gelip tıkladığımızda sol
tarafta hemen bir menü bulunuyor. Buradan adamlarımızın ne durumda olduğunu
görebiliyoruz. Moralleri nasıl, kaç savaşa girmişler vs… detaylar var.
Askerlerimizi en çok etkileyen faktörler birincisi komutanları, ikincisi ise
moral durumları. Şöyle ki; eğer bir ülkeye savaş filan ederseniz askerler -Offensive
Shock- yaşayabilirler. Savaş kaybetmeleri, komutanlarının ölmesi, bir yeri ele
geçirmeleri, başarı, başarısızlık; kısaca tüm her şey askeri güçte moral için
önemli. İster karasal olsun ister deniz hiç fark etmiyor. Bu yüzden savaştan
önce adamların gücünü, sayısını vs… iyi hesaplayın. Ona göre bir yere girin ve
savaşın. Yoksa kötü bir şekilde mağlup olma imkanı var.