ArtılarEğlenceli ve zevkli oynanış, uzun oyun süresi, iki farklı karakterle oynayabilme imkanı, müthiş ara sahneler, bol aksesuar ve hareketler
EksilerMekanların ve düşmanların az olması, kendini tekrar etmesi, anlamsız sayıda fazla Boss savaşları, belirgin bug'lar, Dante'le kısıtlı oynanış
“Yazı için Ertunga Gündüz’e teşekkür ederiz.”
“Bir yerlerde sevdiğin birini kaybettiğinde, bir şeytan bile ağlayabilir.” Lady,
kaybettiği kardeşi Vergil’ın ardından gözyaşı dökemeyen Dante’ye işte bu sözleri
söyledi. Bizi içine alan Dante’nin iblis avcısı dükkanı “Devil May Cry” bu
şekilde doğmuş oldu. Capcom’un Resident Evil gibi bir korku efsanenin ardından,
aksiyon türünde de yapılmış en iyi oyunlardan birine imza atarak, ortaya
çıkardığı Devil May Cry’ı oldukça uzun bir zamandır evlerimize konuk ediyoruz.
İkinci oyunu es geçersek, yaklaşık 7 yıl önce karşılaştığımız ilk DMC oyunuyla,
2 yıl önce çıkan DMC 3 her konuda tatmin edici olmuş ve konusu olsun,
karakterleri olsun, oynanışı olsun müthiş beğeni toplamıştı. Bir aksiyon oyunu
içerisinde ne olması gerekiyorsa DMC bu özelliklerin hepsine sahipti. Özellikle
yarı iblis, yarı insan olan, müthiş bir egoya sahip ve düşmanlarına karşı alaycı
konuşmalarıyla dalga geçen Kara Şövalye Sparda’nın oğlu karizmatik Dante, bu
seride en göze çarpandı. Belki de oyunun bu kadar sevilmesinin en büyük
nedenlerinden biriydi. Neredeyse boyu kadar olan Rebellion adındaki kılıcı,
Ebony & Ivory adındaki silahları ve de Devil Trigger özelliği sayesinde
yapabildikleri, oyuncuya müthiş bir zevk, eğlence ve özgürlük sunuyordu.
Böylesine kusursuz bir karakterin olduğu bir oyuna, özenle düşünülmüş, güzel bir
kurguya sahip konuda eklenince, Devil May Cry gelmiş geçmiş en iyi aksiyon
oyunları içerisine rahatlıkla girmeyi başarıyordu. İşte böyle bir serinin yeni
oyunu ilk başta sadece PlayStation 3 için duyurulmasına rağmen, daha sonra Xbox
360 ve PC platformlarına da çıkacağı belirtildi ve şu günlerde de Next-gen diye
adlandırdığımız konsollarımıza çıkmış bulunmakta.
Oyun duyurulduğunda büyük bir heyecan yaratsa da, Capcom’dan gelen açıklama
birçok kişiyi üzmüştü. Devil May Cry’ı, Devil May Cry yapan Dante ana karakter
olarak yer almayacak, onun yerine Nero adında yeni yaratılmış farklı bir
karakteri kontrol edeceğimiz söylendi. Oldukça büyük bir hayal kırıklığına sebep
olan bu açıklamanın üstüne, yeni oyunun yapımında yer alan ekibinde ikinci oyunu
yapanlar olduğu ortaya çıkınca DMC 4’ün kesinlikle hayal kırıklığı olacağı
düşünülmeye başlandı. Zamanla gösterilen resimler ve videolar oyunun başarılı
olacağını gösteriyor gibiydi. Yeni karakter Nero’nun da oldukça Dante’ye olan
benzerliği dikkat çekiciydi. Değişen bu karakterden dolayımıdır bilemem ama oyun
hakkında 2007 yılında oldukça bilgi verildi. Oyuncuları merak içinde bıraktılar
ve iki erteleme sonunda oynayıp bitirme imkanına kavuştuk.
Macera başlıyor
Öncelikle değişen karakterle beraber doğal olarak değişen konu hakkında biraz
bilgi vermek istiyorum. Oyunumuz Fortuna adındaki bir kalede yer alan ve kılıcın
emri adı altında Sparda’yı tanrı olarak görüp ona tapan bir kutsal şövalye
yoldaşlığının amacını anlatıyor. Oyunda yönettiğimiz ana karakter olan Nero ise,
bu yoldaşlığın içinde yer alan insanlardan sadece biri. Yani oldukça sıradan bir
karakter. Ancak görkemli bir açılış videosuyla ortaya çıkan Dante’nin
yaptıklarına kadar bu içinde bulunduğu durum hakkında en ufak bilgisi olmayan
Nero, gördüklerinden sonra ortada neler döndüğü, Dante’nin kim olduğu gibi
şeyleri öğrenmek için yola koyuluyor ve bizde bu sayede olanları ve olacakları
Nero’nun gözünden görmeye başlıyoruz. Bunun dışında DMC’de görmeye pek alışık
olmadığımız ve konuyla ilgili güzel bir aşk hikayesi de var. Oyunu oynamayan
birçok arkadaşımın olduğunu düşünerek konuyla ilgili daha fazla bilgi vermeden
diğer ayrıntılara geçiyorum.