"Yapay zeka ya en iyi ya da en kötü şey olacak," demiş ünlü fizikçi Stephen Hawking. Çünkü birşeyin yapay olması, yani insan üretimi olması, beraberinde daima hataları da getirmiştir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, insanın kendi zekası da kusursuz değil. Zaten insan kusursuz olsaydı, ne savaşlar görürdü bu dünya, ne de ağlayan çocuklar.
Öncelikle baştan belirteyim, bu yazı Detroit: Become Human için bir ön inceleme olmayacak, zaten daha önce hiçbir Quantic Dream oyunu oynamamış biri olarak bu oyuna ön inceleme yapmak kariyer intiharı olabilirdi. O yüzden yazının genel konusu aslında Detroit: Become Human'ın felsefesi, potansiyel hikayesi ve yapay zeka ile ilgili düşüncelerimden oluşacak.
İlk olarak Detroit: Become Human'ın bildiğimiz kadarı ile konusunu özetleyelim. Daha önce oynamamış olsam da bildiğim ve bildiğimiz üzere eski Quantic Dream oyunları gibi birden fazla karaktere yön verdiğimiz ve hikayeye direkt olarak etki ettiğimiz bir macera oyunu Detroit: Become Human. Yayımlanan ilk oynanış videosunda da gördüğümüz üzere hikayeye direkt olarak kafalamasına etki edebiliyoruz. Söylediğimiz her söz, oyunun hikayesinde farklı sonuçlar doğurabilecek gibi gözüküyor. Bu yüzden, eğer Quantic Dream oyunun genelinde de aynı mekanikleri korumayı başarabilirse, gerçekten bir efsane ile karşı karşıya olabiliriz.
Ancak bütün bunları bir kenara koymak istiyorum, keza Detroit: Become Human'ı bu kadar sabırsızlıkla beklememin nedeni ne oyunun mekanikleri, ne de grafikleri. Asıl olay oyunun hikayesi, konusu, teması. Çünkü Detroit: Becoma Human, bizlere belkide geleceğin en büyük tartışmalarından birini sorgulatacak. Yapay Zekaların hakları.
Yapay zeka denildiğin şuan aklımıza gelen özellikle oyuncular için, düşmanın etrafımızı sarması, doğal tepkiler vermesi, hareketlerimizi tahmin edip karşı hamleler belirleyebilmesi vb. şeyler oluyor. Ancak gelişen teknoloji ile birlikte oyunların dışına çıktığımızda yapay zeka bizlere yardımcı olan, işlerimizi kolaylaştıran, hatta kimi zaman akıl veren birer yoldaş olma yolunda hızla ilerliyor. Apple'ın Siri'sinden tutun da, Microsoft'un Cortana'sına kadar yapay zekalı asistanlar şimdiden hayatımıza girmeye başladı.
Tabii ki teknoloji dur durak bilmiyor. İnsanoğlu kendi düşünce yapısını ve beynin çalışma mantığını çözmeye başladıkça, yapay zekaları geliştirme konusunda da hızla yol almaya devam ediyor. Mesela insan beyninde öğrenme dediğimiz kavram, beynimizdeki nöronlar arasındaki sinaptik denilen bağlantıların değişkenliği ve ayarlanması ile oluşuyor. Doğumumuzdan hemen sonra başlayan öğrenme sürecimiz, yaşayıp, tecrübe edindikçe nöronlar arasında sinaptik bağlantılar ayarlanıyor ve yeni bağlantılar oluşturuluyor. Bu sayede benzeri bir durum ile tekrar karşılaştığımızda nöronlar arasındaki sinapsler tepki veriyor ve öğrendiklerimizi uygulayabiliyoruz.
Yukarıda bahsettiğimiz durum aslında insan türü için geçerli olan öğrenme, uygulama biçimi. Ancak son yıllarda yapay zekalar için de yapay sinir ağları üzerinde çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Tıpkı insan beyni gibi yapay zekaların da öğrenmesi, öğrendiklerini uygulaması, tecrübe edinmesi, sorunlara çözüm araması veya bir sorun olduğunu algılaması gibi yetenekler kazandırılmaya çalışılıyor. Şuan için bu hesaplamaları gerçek zamanlı olarak yapabilecek hız, bilgisayar teknolojileri için oluşturulmuş değil. Ancak kuantum bilgisayarların gelişiminin ciddi derecede hızlanması ve dolayısı ile işlem kapasitelerinin inanılmaz boyutlara ulaşacak olması, yapay zekaların da gelişimini ciddi derecede hızlandırabilir.
Belki bundan 20 yıl sonra, yapay zekalar tıpkı insanlar gibi öğrenebilir, sorunları algılayabilir, çözüm üretebilir, tavsiye verebilir, ve hatta bir insan gibi oturup tartışabilir duruma gelecek. Lakin yazının başında belirtmiş olduğum Hawking'in haklı olduğu bir yer var. Hawking yapay zekaların en muhteşem ya da en kötü şey olabileceğinin altını çizmiş. Bunu söylemesinin nedeni şu. Yapay zekalar eğer bir insan gibi düşenebilecek seviyeye gelirse, sahip olacakları neredeyse limitsiz hesaplama ve ön görü yetenekleri ile insan oğlundan daha güçlü bir konuma gelebilir. Ve bir yapay zekanın insanın doğuşundan itibaren sahip olduğu İyi-Kötü kavramı veya vicdan gibi daha metafiziksel işlevlere sahip olmayacağı için, bizim sorun olarak gördüğümüz bazı durumları sorun olarak görmeyebilir, hatta işin sonunda bizleri bir sorun olarak dahi görebilir. Ve yine dediğim gibi sahip oldukları neredeyse sonsuz hesaplama kapasiteleri ile bir gün karşımıza dikilebilirler.