Detroit: Become Human

Platformlar PlayStation 4
Detroit: Become Human
  • Yapımcı - Yayıncı Quantic Dream - Sony Interactive Entertainment
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Macera
Merlin Puanı 87
33 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%74
Artılar - İlgi çekici, geleceğe ışık tutan bir hikaye
- Seçenekleriniz gerçekten oyuna etki etmesi
- Muhteşem grafikler ve görsel efektler
Eksiler - Tekrarlayan oynanış öğeleri
- Diyalog sistemi
- Oyunun ilk çeyreğinin sıkıcı olması
Özel İnceleme
Furkan Sakoğlu 24.05.2018 - 14:52
İnsan olmak, ya da olmamak. İşte bütün mesele bu.

Detroit Become Human inceleme; Şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz en büyük başarımız sizce neydi? Tekerleği keşfimiz mi? Yazıyı bulmamız mı? Tarım mı? Uçak üretmemiz mi? Yoksa Ay'a adım atmamız mı? Bu sorunun cevabı kişiye göre değişebilir, ancak insanoğlu daima üretebileceği en karışık, en komplike şeyleri başarı saymaya devam edecek. Peki insan gibi sonsuz bir karmaşıklığa sahip bir canlı, üretilebilir mi? Üretmek yanlış bir kelime, taklit edilebilir mi? Belki bir gün diyebiliriz, ancak asıl sorun bunu gerçekleştirdikten sonra karşımıza dikilecek. Bize benzeyen, bizim gibi düşünen bir varlık, bizimle eş olabilir mi? İşte böylesine ciddi ve gelecekte bizi bekleyen bir soruya cevap arıyoruz, Quantic Dream'in son oyunu, Detroit: Become Human'da.
Detroit Become Human İnceleme

Oyun dünyasının 20 yılı aşkın bir süredir karşımıza çıkardırığı yapımların ciddi anlamda sinematik bir hal aldığını söylemek yanlış bir tabir olmaz. Call of Duty serisi ile başlayan bu akım, günümüzdeki neredeyse tüm oyunlarda kendini göstermeye devam ediyor. Oyunlar artık bizleri sadece eğlendiren, vakit öldürten eğlence araçlar olarak değil, hikayeleri, anlattıkları hatta felsefeleri ile düşünmeye, sorgulamaya itiyor. Quantic Dream ise kendi yapımlarında hikayeye en çok önem veren geliştiricilerden biri. Fahrenheit, Heavy Rain ve Beyond: Two Souls gibi yapımlar ile başarılarını kanıtlayan stüdyo, hikaye anlatımına ve seçenekleri oyuncuya sunma konusunda bayrağı taşıyor. Ancak geçmiş oyunlarda her ne kadar başarılı sonuçlar alsa da, potansiyellerini en iyi açığa çıkardıkları yapımın Detroit: Become Human olduğunu belirtmek yanlış bir tabir olmayacaktır. Neden mi? Gelin cevabını vermeye çalışalım.

Öncelikle sizlere inceleme içerisinde oyunun heyecanını bozacak hiçbir spoiler vermeyeceğimi, yazının tamamını gönül rahatlığı ile okuyabileceğinizi belirteyim. Neredeyse tamamen hikayesi ile ön plana çıkan bir oyunun, hikayesinden hiçbir spoiler vermeden incelemek zor olsa da, Detroit gibi bir yapımda sürprizlerin bozulması tüm tecrübeyi olumsuz etkileyebilir. Ancak hikayenin ana konusunu sizlere kısaca anlatmak istiyorum. Detroit: Become Human, yakın gelecekte geçiyor. İnsanların teknolojik olarak artık çağ atladığı, yapay zekaların artık hayatımızın her alanına dokunduğu, hatta bize benzedikleri, hatta ve hatta bizden ayırt bile edilmelerinin zor olduğu bir zaman dilimindeyiz.

Karakter detay ve ifadeleri oyunun en sağlam noktalarından sadece birisi

Detroit'teki bu yapay zekalı robotlara bize uzak olmayan bir tabirle Android deniliyor. Android'ler öylesine gelişmiş ki, fabrikalarda, yollarda, iş yerlerinde, evlerde köle gibi çalıştırılıyor. Toplumun geneli ise Android'leri kendileri için çalışan bir makine olarak görüyor. Çoğu zaman hor görülen, itilip kalkılan bu varlıklar, gelişen bazı olaylar neticesinde kendi bilinçlerini kazanmayı başarıyor. Aslına bakarsak, kendi bilinçlerini kazanmaktan çok, zaten var olan bir durumu ortaya çıkardıklarını ve kendi kafaları içerisindeki parmaklıkları aşıp, özgür kaldıklarını belirtebiliriz. Bu durum sonrasında ise gelişen olayları deneyimlediğimizi belirtebilirim.

"Yapay zeka ya insanlığın basına gelen en iyi şey ya da en kötü şey olacak." - Elon Musk
Detroit: Become Human'ın konuya giriş yaptıktan sonraki kısımlarının tamamını Android'lerin gözünden oynuyoruz. Onların özgürleşme çabalarını, kendi kafalarınaki parmaklıkları aşmak için verdikleri mücadeleyi, seçimlerini bire bir deneyimleyebiliyoruz. Ancak her ne kadar oyun boyunca Android'leri kontrol ettiğimizi biliyor olsak da, geçirdiğimiz süre boyunca oyundaki bu robotlar ile empati kurabiliyorsunuz. Fakat burada ilginç bir durum söz konusu. Cümlelere dökmek zor olsa da anlatmayı deneyeceğim. 

İçerisinde bir insanı kontrol ettiğimiz oyunlarda, genellikle kendimizi o karakterin yerine koyup, ben olsam ne yapardım diye düşünürüz. Yani hayal gücümüzde oynadığımız karakteri birinci kişi olarak kabul ederiz. Detroit: Become Human oynarken ise tuhaf bir durum söz konusu oldu. Kendimi karakterler için önemli bir seçim yaparken, karakteri kontrol eden ben olsam da, "ben olsam" ne yapardım diyemedim, "onlar için neyi seçerdim" gibi bir hissiyat yaşadım. Burada önemli olan nokta şu, kendimi bir robotun yerine koyabilmeyi bir oyunda bile başaramadım, yarın bu teknoloji gerçeğe dönüşürse de benzer bir durum ile karşı karşıya kalabileceğimi hissettim. Lakin bu durumun olumsuz olduğunu söyleyemem. Çünkü kendimi onların yerine koyamamış olsam da, onların iyiliği için en iyi seçimleri yapmakta müthiş bir mücadele verdim. 
"Yapay zeka bilişsel işlerde pek çok insanın yerini alabilecek noktaya geldiğinde işgücüne ne olacak? Amaçsız ve işe yaramaz insanlardan oluşan devasa yeni sınıfın siyasi etkileri neler olacak?" - Yuval Noah Harari
Kendimi yerlerine bile koyamadığım, empati kuramadığım bir varlık için neden iyi bişeyler yapmak istiyorum? Neden sempati duyuyorum? Gibi sorular oyun boyunca aklımı kurcalamaya devam etti. Bizi biz yapan şeyin hem ruhumuz olduğunu düşünürüz, bir ruha sahip olmayan yapay zekaları, bizim gibi kabul edebilmek mümkün mü? Bilinç denilen olgu, gerçekten soyut bir kavram mı? Yoksa kendi hayal gücüne, empati yeteneğine, özgür düşünme yetisine, sorgulama kapasitesine sahip olan her varlık, biz kadar değerli midir? İşte bu ve buna benzer onlarca soru, hem Detroit: Become Human'da, hem de gelecek 50 yıl içerisinde karşımıza çıkacak ve geleceğimiz şekillendirecek en önemli sorular.
Yeter yaptığın felsefe, bize oyundan bahset, oynanıştan bahset dediğinizi duyar gibiyim. Mümkün olduğu kadar erteledim çünkü bu tarafta farklı görebileceğiniz, vay be diyebileceğimiz hiçbir şey yok. Yine analog ile kontrol ettiğimiz bir karakter, yerden ufacık bir şeyi kaldırmak için bile yaptığımız analog hareketleri, aksiyon esnasında ekranda çıkan tuşlara doğru zamanda basmak gibi durumlar önceki oyunlar gibi Detroit'te de karşımıza çıkıyor. Oynanışa direkt etki eden bir yenilik sorarsanız da oyundaki bazı bölümlerin geçmiş yapımlara nazaran çok daha geniş alanlarda geçtiği ve farklı yollar ile ilerlemenize izin verdiğini söyleyebilirim. Öyle ki seçeceğiniz farklı yollar oyunun hikayesine bile etki edebiliyor. Ayrıca farklı tuşlara zamanında basmanızı isteyen QTE'lerde yapacağınız hataların sonuçları da ölümcül olabiliyor, hatta ana karakterinizi dahi kaybetme şansınız bulunuyor. Oyunda herhangi bir şekilde kayıt sistemi olmadığı için de hatalarınızı telafi etme, yeniden deneme şansınız bulunmuyor. Bu sebeple her an tetikte olmanızı tavsiye ediyorum, hiç olmadık yerden gelişen olaylar dolayısı ile kötü sonuçlar alabilmeniz mümkün.
Oyunda yönlendirdiğimiz üç farklı karakter bulunuyor ve bu karakterlerin her biri Detroit dünyasındaki karmaşayı gözler önüne sermiş.
Şimdi tabii ki konu bir Quantic Dream oyunu olunca oyundaki seçimlerimiz de önem taşıyor. Ancak bu önem gerçekten fragmanda bize anlatıldığı gibi farklı sonuçlar doğuruyor mu? Gerçekten hikayeye etki edebiliyor muyuz? Şimdi bu soruya cevap verebilmem için oyunu birden fazla bitirmiş olmam gerekiyordu ancak buna vakit bulamadım. Fakat sadece sonunda değil, hikayenin işleyiş esnasında dahi yaptığımız seçimlerin bölüm sonunda bir grafiğini görebiliyorsunuz. Bu grafik üzerinden de aslında farklı sonuçların arada ciddi farklar yaratabildiğini tahmin etmek güç değil. Zaten ana karakterlerin dahi ölebildiği bir yapımda seçimlerin etkisiz kalacağını düşünmek pek mantıklı olmaz. Yani şunu söylemekte bir sakınca görmüyorum, evet, seçimleriniz oyunun gidişatını ciddi şekilde değiştirebildiği gibi, oyundaki Android'lerin de kaderini etkileyebiliyor.
Bir yapay zeka Turing testini geçebilecek kadar zeki ise, geçemeyecek kadar da zekidir.
Oynanış tarafında ilginizi çekebilecek birkaç şeyden daha bahsetmek istiyorum. Oyundaki ana karakterlerimizden biri olan Connor, demoda da gördüğümüz üzere bir Android dedektif, oyundaki amacı ise Android'lerin neden bilinçli hale geldiğini çözmek. Connor ile oynadığınız bölümlerde olayları çözmek için dedektiflik yapıyoruz. Yapay zekalı bir Android olmamız dolayısı ile ortamlardaki deliller ile olan olayı yeniden canlandırabilip çözüme ulaştırma şansımız oluyor. Oyuncuyu araştırmaya itmesi dolayısı ile Connor'lı bölümleri beğendiğimi söyleyebilirim, en azından klasik Quantic Dream oynanışınıdan biraz uzaklaşmış olmuşlar.
Oyundaki bir diğer karakterimiz olan Kara ile ise çok uzun yıllar önce PlayStation 3 için hazırlanan teknoloji demosunda tanışmıştık. Oyundaki hikaye içerisinde de sıkça kontrol ettiğimiz Kara, şahsen Detroit içerisinde en çok sevdiğim karakter oldu. Duygusal olarak empati kurabildiğiniz Kara ile oynarken seçimlerinizi mümkün olduğu kadar dikkatli yapmanızı tavsiye ediyorum, kendini sevdirdiği için oyun esnasında onu kaybetmek, bütün hevesinizi kaçırabilir. Son karakter Markus'a ise hiç değinmeyeceğim çünkü kendisinin hikaye üzerinde rolu çok büyük ve söyleyeceğim en ufak detay kafanızda bişeyler oluşturup oyundaki sürprizleri bozabilir. Ancak Markus karakterinin de oldukça detaylı hazırlandığını belirtebilirim, ayrıca en büyük aksiyon sahneleri de Markus ile oynarken karşımıza çıkıyor.
Oyun boyunca zaman çizgisi sıralı şekilde akıyor yani Beyond Two Souls gibi bir ileri bir geri gidip kafamız karışmıyor. Zaten bir kaç günlük bir hikayeyi temel alan yapımda zaman çizgisinin ileriye doğru akması, hali hazırda kafa karıştıran bir senaryo için oyuncuyu daha basit ve anlaşılır hale getiriyor. Quantic Dream'in yapımdaki ana amacının oyuncuyu hikaye ve oyundan çok felsefeye odaklamaya çalıştığını da buradan anlayabiliyoruz. Oyun boyunca sürekli olarak etik seçimler yapmanız da bu durumu besliyor.
Zekayı ortaya koyabiliyorsak eğer, yapay olmasının bir önemi var mıdır?
Yapımla ilgili eleştireceğim bir kaç nokta da mevcut. Öncelikle oyunun diyalog sistemini beğenmediğimi söyleyebilirim. Benzer bir durumu Fallout 4'te de yaşamıştık. Vereceğimiz cevapların tamamını görmek yerine yalnızca başlıklara ayrılması şahsen pek hoşuma gitmedi. Ayrıca başlıkların da bazen neredeyse aynı yola çıktığını hissediyorsunuz ve gerçekten farklı bir cevap verme şansınız olmuyor. Ayrıca diyaloglar esnasında zaman sınırı da olması dolayısı ile düşünmeye de vaktiniz kalmaması, beni oynarken yoran durumlardan biri oldu diyebilirim. Bir diğer eleştirim ise yukarıda daha detaylı bahsettiğim oynanış mekaniklerinin sığlığı. Sürekli olarak joystickler ile hareketler yapmak, tuşlara zamanında basmak yerine kontrolün biraz daha bende olmasını isterdim. Zaten oyunun çıkışı sonrası görebileceğiniz genel eleştirilerden biri de bu olacak. Yeni nesile, gerçekten yeni bir oynanış sistemi ile geçmeliydi Quantic Dream. Artık bir sonraki bahara kaldı diyebiliriz.
Almanız gereken bazı kararlar, hem sizi hem de oyundaki karakterinizi büyük bir çıkmazın içerisine sokabilir.
Yavaş yavaş son sözlere geçmeden önce teknik anlamda da bir iki kelam etmek istiyorum. Öncelikle oyunun grafikleri ile başlayalım. Detroit: Become Human, PlayStation 4 üzerinde oynayabileceğiniz en gerçekçi grafiklere sahip yapımlardan biri. Hatta bu konuda Uncharted 4 ile rekabet edebilecek seviyede olduğunu belirtebilirim. Karakter modellemelerinden ışıklandırmaya, gölgelendirmeden kaplama detaylarına, bölüm tasarımlarından  efektlere kadar herşey en ince detayına kadar hazırlanmış. Böylesine detaylara önem gösterilen başka bir oyun sorarsanız aklıma yine Uncharted serisinden başka bir yapım gelmiyor. Gerçek anlamda oyunda bulunduğunuz bölgelerin gerçek birer yer olduğuna inanıyorsunuz. Ayrıca Heavy Rain ile kendini kanıtlayan yağmurlu havadaki görsel efektler gelişerek oyunda yer bulduğu gibi, Quantic Dream karlı havalarda da neler yapabileceğini kanıtlamış. Oyundaki karlı sahneler öylesine muhteşem ki, defalarca durum etrafı izlediğimi söyleyebilirim.
Hür iradeye sahip bir yapay zeka ürettiğimiz gün, ahlak denilen olgunun da nasıl oluştuğunu çözmüş olacağız, ve insanlık tarihini baştan sonra değiştirecek en büyük keşif olacak.
Sesler tarafında da hem seslendirme, hem de ses efektleri muazzam olmuş. Örneğin ortasında halı olan bir merdivende bir ayağınız tahtaya değdiğinde farklı bir ayak sesi, diğer ayağınız halıdayken farklı bir ayak sesi duyuyorsunuz. Böylesine ince detaylara önem gösterilmesi oyunun inanılabilirliğine ciddi katkı sağlamış. Müziklerin de sahneler ile uyumu başarılı, kulağınızı tırmalayan hiçbir müzik ile karşılaşmıyorsunuz. Animasyonların da uyumu ve özellikle mimikler ile tamamlanan sahneler sizi hayrete düşürebiliyor. Karakterlerin göz yaşları yavaş yavaş akarken siz de koltuğunuzun başında duygulanabiliyorsunuz. Özellikle Kara ile oynadığınız bölümlerde duygu seli yaşanan birçok durum sizleri bekliyor.
Detroit Become Human'da yapacağınız seçimler oyunun gidişatını büyük ölçüde etkileyecek
Şimdi gelelim soz sözlerimize. Quantic Dream'in yeni oyunu Detroit: Become Human, oynamaya, satın almaya değer mi? Öncelikle yapay zekalar kosununda en ufak bir merakınız, ilginiz varsa bu soruya direkt olarak evet diyebilirim. Eğer konu ile uzaksanız, ancak hikaye tabanlı yapımlar sizlerin ilgisini çekiyorsa incelemeyi baştan uca bir okuyun, karşılacağınız ana felsefi konular ilginizi çekecektir. Ayrıca aşağı yukarı 20 saatten fazla oynanış süresi olan bir yapım ile karşı karşıyayız. Oyunun ilk çeyreği hariç gayet tempolu, sizleri meraklandıran bir yapım Detroit: Become Human. Beklentilerinizi çok yükseltmediğiniz sürece hayal kırıklığına uğramayacağınızı söyleyebilirim. Sizleri seçimleri ile zorlayacak, tekrar oynanabilirliği hayli yüksek olan bu yapımı,  şahsen satın almanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. 
Yorumlar 31
MK Okuru
MK Okuru 7.11.2024 22:31
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 10.01.2019 21:13
Quantic Dream oyunlarını hiç düşünmeden alırım, hiç hayal kırıklığına uğramadım. Gerçi kendilerinin de söylediği gibi Quantic Dream ürünlerini oyun olarak değil interaktif film olarak düşünün. Senaryo ve karakterleri gerçekten muhteşem.
Kalan Karakter: 300 Gönder
System32
System32 27.05.2018 14:01
an itibariyle oyunu bitirmiş bulunmaktayım. muazzam bir oyun hikayesi beni cok etkiledi ve kendinizi surekli empati yaparken buluyorsunuz kesinlikle oynanmasi gereken bir yapim ayrica dip not after credits var atlamayin arkadaslar :)
System32
System32 26.09.2018 11:34
@27.05.2018 23:23 psn kullanıcı adımı vereyim önsipariş denilen bişey var cahilcim git başka yerde öt
MK Okuru
MK Okuru 27.05.2018 23:23
atıyorr inanmayın.. önce oyunu al sonra oynarsın antencim :)
Kalan Karakter: 300 Gönder
SoftBakedDarkChunk
SoftBakedDarkChunk 18.06.2018 11:21
Fahrenheit, Heavy Rain, Beyond Two Souls benim arşivimde ve hala ara ara oynadığım oyunlar. Detroit : Become Human Quantic serilerinin fanları için kesinlikle arşivlik bir oyundur. Eleştiriler yersiz değil ama incelemenin önüne geçmemeli. O kadar kusur kadı kızında da var. Oyun babalar günü hediyem olduğu için henüz geldi ve daha bitiremedim. AI ve robotlar konusu benim aynı zamanda bireysel araştırma konularımdan biri belki de bu nedenle beni tam kalbimin orta yerinden vurdu. Şu an koklaya koklaya oynuyorum bitmesin diye... :)
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 28.05.2018 06:44
Boyle olunca daha iyi olur bence
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 28.05.2018 06:43
Merhabalar çekiliş bûgun belli olur mu ??
Oyunda efsane bu arada soylediklerinize katiliyorum

-----------------------

Merhabalar, Çarşamba günü Facebook üzerinden yayınlanacak.
Kalan Karakter: 300 Gönder