1991 yılında sessiz sedasız bir şekilde üç üniversite mezunu genç tarafından kurulan bir firmanın koca bir sektöre yön verebilecek kadar önemli bir pozisyona geleceği kimin aklına gelirdi ki? Muhtemelen naif bir hevesle sektöre atılarak Blizzard Entertainment’ı kuran Mike Morhaime, Frank Pearce ve Allen’ınkine değil.
İlk başta Silicon & Synapse adıyla sektöre atılan firmanın kendine ait ilk oyunu RPM Racing’ti. Ancak şirketin asıl olayı, başka firmalar tarafından çeşitli sistemlere çıkartılmış oyunların Amiga portlarını yapmaktı. Düşünsenize; bugün World of Warcraft ile MMO türünün, Starcraft ve Warcraft gibi oyunlarla da RTS türünün ilerlediği yönü etkileyen Blizzard, bir zamanlar The Lord of the Rings Vol. 1 ve evrenin en eğlenceli satranç oyunu olan Battle Chess gibi oyunların portlarını yapan bir firmadan ibaretti aslında! Yine de o günleri tecrübe edecek kadar şanslı olanların özlemle andıkları The Lost Vikings de yine Silicon & Synapse’in bizzat kendi ürünüydü.
1994 yılında dağıtımcı Davidson & Associates’in 6.75 milyon $’a satın aldığı firma, yine aynı yıl içerisinde adını “Chaos Studios” olarak değiştirdi. Ancak bu ismin zaten başka bir firma tarafından da kullanıldığı ortaya çıkınca firma şu anki tanıdığımız ismine, yani Blizzard Entertainment’a büründü. Bu isim değişikliği aynı zamanda bir dönüm noktası da oldu. Artık kendi oyunlarını yapmaya daha da hazır olduğunu hisseden Blizzard Entertainment, bilgisayar oyunları tarihinde yepyeni bir sayfa açmak üzere ofisini taşıyarak büyümeye karar verdi. Şirketin yeni binası tam dört farklı ofisten oluşuyordu ve toplam çalışan sayısı da 15 kişiye çıkmıştı.
1
Blizzard Entertainment adı altında çıkan ilk oyun 1994 yılında, efsanevi bir serinin doğuşuna öncülük eden Warcraft: Orcs & Humans’tı. Warcraft ile büyük bir çıkış yapan Blizzard, senenin kalanını da boş geçmedi ve her ne kadar diğer markaları kadar bilinmese de kendine has bir hayran kitlesi olan Blackthorne’u da yine bu sene içerisinde çıkarttı.
2
1995, Blizzard için oldukça yoğun bir yıldı. Muhtemelen birçok oyuncunun haberi bile olmayan Justice League Task Force, hemen ardında da The Death & Return of Superman oyunlarını çıkartan firma, bu oyunların hemen ardından ofisini bir kez daha taşıdı. Irvine, California’ya yerleşen firma önündeki projelerin hakkını verebilmek adına ekibini de bir kez daha genişletti. Ha, bir de tabii tam o sıralarda yaygınlaşmaya başlayan “internet” için ilk websiteleri olan Blizzard.com da yine bu yıl yayına girdi.
3
DC evreninde beklediğini bulamayan Blizzard, elindeki asıl koza ağırlık vermeye karar verdi. Böylece oldukça kısa bir zaman aralığında hem Warcraft II: Tides of Darkness ve onun ek paketi olan Beyond the Dark Portal raflardaki yerini aldı ve yepyeni bir RTS çılgınlığı doğmuş oldu. Warcraft II, aynı zamanda 1.2 milyon adet satarak 1996 yılının en çok satan PC oyunu ünvanını bileğinin hakkıyla kapmayı da ihmal etmedi. Serinin popülaritesinin farkına varan Blizzard, Warcraft serisinin üç oyununu bir araya topladığı Warcraft: Battle Chest’i de yine aynı sene içerisinde piyasaya sürdü.
4
1996 sona ermeden Blizzard’ın dağıtımcı firmasının sıkça değiştiği çetrefilli bir süreç başlamış oldu. Davidson ve Sierra On-Line, CUC International adında bir firma tarafından satın alındı ve çok geçmeden CUC da emlak ve araba kiralama şirketi olan HFS Corporation ile birleşerek Cendant şirketini oluşturdu. 1998 yılına geldiğimizde CUC’un bu birleşme işinden önce karıştığı bazı dolandırma ve sahtecilik işleri yüzünden Cendant’ın hisseleri %80 değer kaybetti ve şirket yazılım tarafındaki firmalarını Fransız yayıncı Havas’a sattı. Havas ise yine aynı yıl içerisinde Vivendi tarafından satın alındı ve Blizzard’ın Vivendi Games’in bir parçası olduğu uzun bir dönem başlamış oldu.
5
Bütün bu el değiştirme olayları bir yana, 1996 yılına geri dönecek olursak Blizzard’ın gözü aslında ufak bir oyun geliştirme firması olan Condor Games’in üzerindeydi. Neverhood’a benzeyen bir kil-animasyon stiline sahip sıra tabanlı bir RPG oyunu geliştiren Condor Games, oyunlarının çıkışından aşağı yukarı 9 ay önce Blizzard tarafından satın alındı. Artık Blizzard North adını taşıyan Condor Games, Blizzard’ın tavsiyeleri üzerine claymation animasyon stilini komple çöpe attı ve sıra tabanlı yerine gerçek zamanlı bir oynanış stilini benimseyerek Diablo serisinin ilk oyununun altına imzasını atmış oldu.
6
Diablo’yla birlikte teste çıkan yeni Blizzard servisi Battle.net, ilk ayında aktif 150,000 oyuncu ve 1.5 milyon oyun gördü.
Bu başarıdan güç alan Blizzard, yeni RTS’lerini bu servisin tüm gücünden yararlanacak şekilde kurdu. StarCraft arkasında Battle.Net’in desteğiyle böylece doğdu ve çok geçmeden 1.5 milyon aktif kullanıcı Battle.Net’i kullanmaya başladı. Serilerinin piyasada tutunmasından memnun olan Blizzard, Diablo’nun Playstation 1 sürümünü de piyasaya sürdü.
7
Sadece üç ay içinde 3 milyon kopya satan StarCraft’ın ek paketi olan Brood War yayınlandı ve 1.5 milyonun üzerinde satarak en çok satan PC oyunları arasına adını yazdırdı. 1998’in sonlarına doğru Battle.Net’in 4 milyon tekil ve aktif kullanıcısı mevcuttu.
Çok geçmeden StarCraft’ın orijinal kopyalarından birisi “uzaya çıkan ilk oyun” oldu ve Uluslarası Uzay İstasyonu'na yollandı. (Zerg’ler tarafından keşfedilmese bari…)
8
Koreliler StarCraft’ı milli spor kabul ettiler. Güney Kore’de StarCraft ve Brood War 1 milyonun üzerinde satarak ülkenin en popüler oyunu haline geldi. Sadece StarCraft yayını yapan TV kanalları, StarCraft’ı iyi oynayanın askerlikten muaf tutulması ve kız istemek için gelinin babasını StarCraft’ta yenme gibi çılgınlıklar da böylece baş göstermiş oldu. Bu çılgınlığın pençesine düşen Korelilerin bir çoğu evrim geçirerek 300 APM’e kadar çıkmayı başardılar. (Dakikada 300 hamle yapmak her yiğidin harcı değil!)
9
Takvimler yeni bir milenyuma girişimizi müjdelerken çok sevilen Aksiyon/RPG oyunu Diablo’nun devamı çıkarak hepimizi sevindirdi. 3 hafta içinde 1 milyon satarak tüm zamanların en çok satan bilgisayar oyunu ünvanını kazanan Diablo II, aynı zamanda sinematiklerinin güzelliği sebebiyle Akademi Ödülleri’ne de aday gösterildi. Hemen bir sene sonrasındaysa Diablo II: Lord of Destruction ile Baal’ın peşinde koşmaya başladık. Bilmediğimiz şey ise, önümüzdeki 10 sene boyunca bu oyunun pençesinden kurtulamayacağımızdı.