Video oyun dünyasını oyun bakımından en çok besleyen firmalardan bir tanesi olan Ubisoft, arada sırada farklı oyunlar ile karşımıza çıkarak bizleri şaşırtabiliyor. Assasin’s Creed veya Far Cry gibi markalaşmış oyunların yanı sıra Tom Clancy's Rainbow Six Siege, For Honor veya Skull and Bones gibi sürpriz AAA yapımların yanında Child of Light, Valiant Hearts veya Rayman oyunlarına benzer düşük bütçeli oyunlar sayesinde Ubisoft'un marjinal sayılabilecek tarafını görebiliyoruz. Aslında Ubisoft’u sene bazlı olarak video oyun endüstrisine en çok oyun geliştiren firma olarak da sayabiliriz. Her ne kadar geliştirdikleri tüm oyunlar çok güzel olmasa da, her yeni bir markada farklı mekanikler deneyen Ubisoft’un bu kısmını sevdiğimi söyleyebilirim.
Mesela For Honor’ın veya Steep’in eşsiz bir oyun olmadığını söyleyebilir misiniz? İki oyunun da yeniden oynanabilirliği oldukça düşük olsa da, video oyun dünyasında kendilerine benzeyen oyun sayısı yok denecek kadar az durumda. Diğer bir yandan Ubisoft’un bir oyunda ortaya koyduğu mekaniği evriltip başka bir oyuna daha yedirme stratejisi, bazen canımı sıkıyor ancak bahsedilen mekanik eğlenceli olduğunda elinizden kontrolcüyü bırakmak bile istemiyorsunuz. Şahsen For Honor’ın dövüş mekaniklerini çok seviyorum fakat sadece o dövüş mekaniklerin üstüne bir oyun yapılması fikrine hiç sıcak bakmamıştım. Diğer bir yandan aynı dövüş mekaniklerini evrilterek Assasin’s Creed: Origins’e aktarması benim oldukça hoşuma gitmişti.