Alias, başrolünde Jennifer Garner’ın oynadığı, başarılı CIA ajanı Sydney Bristow’un maceralarını konu alan ünlü bir dizidir. Kısaca ekranların dişi James Bond’u olarak tanınan Bristow, oyun dünyasında ise dişi Solid Snake olmak için boy gösterdi. Kung-fu bilgisini ve dişiliğini önemli ölçüde kullanan Bristow, aynı zamanda bilgisayar hacklemek konusunda da oldukça başarılıdır. Böyle eşi bulunmaz bir ajanın, oyunun olmaması da önemli bir eksiklik olurdu kuşkusuz. Üçüncül kişi görüş açısı ile oynanan, gizlilik ve aksiyon unsurlarını içeren oyun, konsollar için epeydir piyasada bulunmaktaydı. Özellikle dizinin ve çekici başrol oyuncusu Jennifer Garner’ın hayranları için, konsollarda başarılı bir görünüm sergilese de asla en iyi oyunlar kategorisine girememişti Alias. PC versiyonu ise grafiksel birkaç yenilik dışında pek değişiklik içermemesine rağmen, bir de üstüne konsoldan PC’ye aktarılan oyunlardaki hatalarda eklenince ortaya çok iyi bir sonuç çıkmamış.
CIA’in gururu, nam-ı diğer dişi Bond, Sydney Bristow…
The Alias dizileri Sydney Bristow’un yaşantısını ve en önemlisi ajanlık maceralarını konu alır. Son derece çekici bir hanımın neden ajan olduğu konusunu bir kenara bırakırsak, işinde gayet başarılı olduğu su götürmez bir gerçektir. Her zaman olduğu gibi, kirli işler yürüten bir adamın peşine, aralarına sızıp bilgi toplamak için gönderilen ajanımız Bristow, oyuna yarı çıplak garson kılığında Monte Carlo’da bir kumarhanede başlar. Elbisesinin ayna gibi parlamasına ve yürürken frikik verip vermemesine bakmayı bırakıp oyuna döndüğümüzde, Hitman serisini andıran bir oyun yapısı ile karşılaşıyoruz. Garson rolünü iyi oynadığımızdan, başlarda çevredekilere hizmet edip kimliğimizi belli etmeden bilgi toplamaya çalışıyoruz. Kumarhanenin, kirli işler yürütülen bir organizasyonun göstermelik bir işi olduğunu öğrenmemiz uzun sürmüyor ve bu işin peşini araştırmak için giriştiğimiz macera, sonu gelmek bilmeyen ve entrikalarla dolu bir hikayeye dönüşüyor.
Gözümüze ilk çarpan, minik videolarda ve oyunun içinde şahit olacağımız, karakterlerin yüzlerinin olağanüstü gerçekçi yapısı oluyor. Grafik seviyelerini maksimuma çıkarttığımızda oldukça gerçekçi olan yüz dokularının yanı sıra (sadece ana karakterimiz için geçerli olsa da) gözlerini sağa sola oynatması çevreyi izliyormuş gibi tepkiler vermesi göze hoş geliyor. Tüm oyun boyunca patronlarımızla radyo dialoğu içinde olmamız hem sürekli taze bilgiler almamızı hem de oyunun atmosferine kendimizi kaptırmamıza neden oluyor. Seksi ajanımız Sydney Bristow’un birbirinden cüretkâr kıyafetlerinin, göz zevkimizi en üst noktalara çıkarttığını söylemeden edemeyeceğim. Bu güne kadar yapılmış hiçbir oyunda ana karakterin bu kadar çekici yaratılmaya çalışıldığını anımsamıyorum.
Tıpkı Metal Gear Solid (MGS) oyununa benzeyen gizlilik yapısı temelde iyi uygulanmış. Güvenlik kameraları ve devriye gezen nöbetçilerle dolu bir mekanda, tıpkı MGS’de olduğu gibi zamanlamayı iyi kullanıp çeşitli objelerin ardına saklanmamız gerekiyor. Bol bol kıyafet değiştireceğimiz oyunda, gizlenmemizi en üst düzeye çıkartan siyah kıyafetimizi seçersek kameralardan nöbetçilerden saklanmamız daha kolay oluyor. Gölgeleri ve cisimleri saklanmak için iyi kullanmamız gereken oyunda, yavaşça yürümek, eğilmek, duvarların kenarından arkaya bakabilmek gibi alıştığımız gizlilik özellikleri de mevcut.
Gizlilik oyunlarının vazgeçilmezlerinin hepsi Alias’da mevcut.
Düşmanlarımızı, arkalarından gizlice yaklaşıp, “Instant stealth-kill” denilen ani öldürme hareketleriyle öldürebileceğimiz gibi istersek üstün kung-fu yeteneğimizle de alt edebiliriz. Çevredeki şişe, tava, kılıç vb. objeleri kullanıp dövüşlerde avantaj sağlayacağımız gibi, Bristow’un teke tek dövüş oyunlarını aratmayacak kadar iyi olan dövüş kabiliyetlerini uygulamak da ayrı bir zevk. Ateşli silahları da kullanabileceğimiz oyunda bu silah sisteminin pek iyi oturtulmadığını söyleyebilirim. Oyunun asıl zevki gizlilikten ve çıplak elle dövüşten geçiyor. Karşınızdakiler silahlı bile olsa, dövüşerek yada hiç görünmeyerek bölümü daha rahat geçebilirsiniz. Ateşli silahları kullanmaya mecbur olduğumuz zamanlarda ise otomatik silahların toplu katliam yaratmada üstüne yok.