Oyun dünyasının en çok AAA oyun üreten firmalarından bir tanesi olan Ubisoft, her sene farklı farklı yapımlarıyla oyuncuları maceradan maceraya sürüklüyor. Ortaya konulan oyunların kalitesini tabi ki tartışabiliriz, fakat Ubisoft’un arada sırada da olsa oyunculara hiç de fena olmayan deneyimler sunduğu su götürmez bir gerçek. Bulduğu oyun formülünü neredeyse her büyük serisine uygulayan Ubisoft, bu kez sessiz sedasız bir şekilde Trials Rising’i piyasaya sürdü. Far Cry New Dawn’ın gölgesinde kalan Trials Rising, ilk oyunun üzerine belli başlı yenilikler koysa da, maalesef kronik hatalarından kurtulamamış. Ancak yine de genele baktığımızda Trials Rising’in oldukça eğlenceli bir deneyim sunduğunu belirtmeliyim. Ubisoft bu kez nasıl bir yapımla karşımıza çıkmış? Gelin hep beraber yakından bakalım.
Vakti zamanında konsolları odağına alarak RedLynx tarafından geliştirilen ilk Trials oyunu, beklenmedik bir şekilde yüksek satış rakamlarına ulaşmıştı. Daha sonrasında ikinci oyunu piyasaya süren geliştirici, üçüncü oyunu yapmak için Ubisoft’un kanatları altına girmişti. Trials Evolution’la seriye getirilen yenilikler ve Ubisoft’un sağladığı reklam gücü sayesinde kendine özel bir kitle oluşturan seri, Trials Rising’de oyuncu kitlesini büyütmeyi hedefliyor. Serinin ilk oyunlarını bir kenara koyduğumuzda Trials Rising, genel itibariyle oynanış anlamında Trials Fusion’a oldukça benzer bir yapıda.
Araç kontrollerini pek fazla ellemeyen geliştiriciler, yeni oyunda oynanışa değil de, yeni içeriklere odaklanmak istemiş. Çünkü hali hazırda serinin kemikleşmiş oynanış yapısı, yeniden oynanabilirlik açısından oyuncuyu tatmin ediyordu. Fakat seri içerik bakımından kısırdı. Ancak Trials Rising’de bu durumun önüne geçildiği, daha oyuna ilk girdiğiniz andan itibaren kendini belli ediyor. Kuzey Amerika haritasıyla başladığınız oyunda adeta dünyayı dolaşıyorsunuz. Bölüm tasarımı konusunda neredeyse kusursuz olan yapımda oynadığınız bölümlerin birbiriyle alakası olmaması oldukça güzel bir durum. Geliştirici ekip RedLynx, eski oyunlarda olduğu gibi bölüm tasarımları üzerinde yine ince işçilikle çalışmış. Bölümlerde her zaman olduğu gibi zamana karşı savaşıyoruz. Her bir bölüme başlarken ise diğer oyuncuların hayaletleriyle (ghost data) yarış halinde oluyoruz. Kendi karakterinizi kişiselleştirebildiğiniz Trials Rising’de isterseniz kendi aracınızı da kişiselleştirebiliyorsunuz.
İlk oyunda da olan bu özellik, yeni oyuna da geliştirilmiş. Daha fazla kişileştirme seçeneğinin yanında, eşya kutularının entegre edildiği serinin bu kısmı da içerik anlamında artık kısır değil. Oyun içerisinde seriye yeni giren oyuncular için Trials University adında özel bir eğitim serisi de bulunuyor. Seviyenize bağlı olarak bu bölümlerde oyunla alakalı ipuçlarını öğrenebiliyorsunuz. Trials’ın oynanış mekaniği her ne kadar basit gibi gözükse de, ustalaşmak için uzun saatlerinizi oyuna feda etmelisiniz. Aksi takdirde oyunun fizik unsuru sizi çileden çıkartabilecek potansiyelde.
Denge kurmanın oldukça önemli olduğu parkurlar, eski oyunlardan farklı olarak daha hızlı bir yapıda bulunuyor. Çok dengeli ilerlediğiniz bir parkur, anında oldukça hızlı bir yapıya evrilebiliyor. Bu durum ilk başta oyuncuyu sinirlendirse de, zaman geçtikçe eğlenceli ve rekabet unsurunu yükselten bir yapıda olmuş
Yeniden oynanabilirlik konusunda fazlasıyla başarılı olan yapımda yeni parkur açmak için seviye atlamalısınız. Fakat belli seviyelerde parkurun zorluğundan dolayı oyun, yeteneğinize bağlı olarak tıkanabiliyor ve bir parkuru baştan onlarca kez oynamak zorunda kalabiliyorsunuz. Parkurlarda yüksek skor elde edebilirseniz daha fazla tecrübe puanı alma imkanınız da var.
Oyunun çoklu oyuncu tarafıysa parti sistemi üzerine oturtulmuş. İlgili parti sistemi sayesinde kendi arkadaşlarınızla kıyasıya mücadele edebiliyorsunuz. PC platformunun yanında PS4, Xbox One ve Switch platformlarında bulunan oyunu kesinlikle kontrolcüyle oynamanızı öneriyorum. Oyunu PC platformunda deneyim etmiş bir oyuncu olarak Trials Rising’i, kontrolcüyle oynamanın daha kolay olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.