Karanlık Sengoku döneminde düzeni tekrar sağlıyoruz
PlatformlarPlayStation 4
Yapımcı - YayıncıTeam Ninja - Koei Tecmo
Çoklu Oyuncu: Yok
Oyun Türü: Aksiyon
Merlin Puanı89
3 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%86
ArtılarGörsel tasarım açısından harika bir yapım. Tatmin edici ve akıcı savaş mekanikleri. Uzun soluklu, sıkmayan oyun yapısı
EksilerHikaye anlatımı daha iyi olabilirdi. Yan karakterlerin derinliği yok
İncelemeye başlamadan önce editör notu: Nioh, şu anda her ne kadar güzel bir oyun olsa da hikayesi ve teması açısından oyun ile biraz daha zaman geçirmem ve olayları daha net bir şekilde anlamam gerekiyor. Bu yüzden oyunun puanını inceleme tamamen bittiği zaman vereceğim. Böyle bir oyunun incelemesini yalnızca sekiz saatlik bir oyun süresiyle yapmam pek doğru olmayacaktır.
Yaklaşık iki sene önce duyurulan Nioh, özellikle benim gibi SoulsBorne serisinin hayranlarını derinden etkilemiş ve özellikle de antik Japon tarihinden karakterlere ve mitolojik yaratıklara da yer vermesi sebebiyle gönlümüzü birkaç saniyelik fragmanı ile çelmeyi başarmıştı. Geçen iki sene boyunca geliştirilen ve birçok türden birçok özelliği kendi içerisinde toparlamayı başaran Nioh, sonunda elime ulaştı ve ben de oturup bu karanlık ve fantastik Sengoku dönemindeki acımasız macerama başladım.
İncelemeye tam olarak girişmeden önce Nioh'u büyük oranda SoulsBorne serisine kıyaslayacağımı belirtmek isterim, ki zaten yapılması gereken de bana kalırsa budur. Öncelikle bunun sebebini dile getireyim. Nioh aslında birçok ünlü yapımın ve fikrin tek bir yapım içerisinde birleşmesidir. Nedir bu ünlü yapımlar? Artık Dark Souls'u dile getirmeme gerek yok herhalde. Onun dışında Nioh aslında büyük oranda Onimusha serisini de andırıyor. Hem teması, hem de savaş sistemi sayesinde kendimi bir ara gerçekten yeni bir Onimusha oynuyormuş gibi hissettim. Ancak fark ettiyseniz bu benzerlikleri Nioh'un eksi yönü olarak dile getirmiyorum. Tam aksine, birçok farklı fikri harmanlayıp kendine has orijinal bir yapıma dönüşmesi Nioh'a olan saygımın bir kademe daha yükselmesini sağlıyor.
Öncelikle Nioh'un hikayesinden bahsetmek isterdim ancak incelemenin başında bahsettiğim problem de burada karşıma çıkıyor zaten. Oyunu yaklaşık sekiz saat oynayıp iki boss kesmeme rağmen hala hikayeyi tam olarak kavrayamadım. Şimdi burada SoulsBorne hayranı arkadaşlarım 'eh abi ama o oyunlarda da hikayeyi kolayca anlayamıyoruz ki?' diyebilir. Bunu çevremdeki diğer kişilerden de duydum. Ancak Nioh'ta durum SoulsBorne'da olduğundan biraz daha farklı. Hikayesini çeşitli eşya veya yazıtlarla değil de direkt olarak kaliteli ara sahnelerle anlatmaya çalışan Nioh, maalesef bu konuda 'henüz' başarılı değil. Oyunu biraz daha oynayıp, birkaç boss daha kesip hikayede ilerledikten sonra incelemenin bu noktasını dolduracağım. Onun dışında şimdilik oyunun başlangıcından ve ana temasından bahsedebilirim.
Nioh'a Londra Kulesi adlı bir hapishanede direkt olarak ana karakterimiz William ile başlıyoruz. Buraya neden girdik, Londra Kulesi gerçekten Londra'da mı yoksa başka bir yerde miyiz falan derken kafada bayağı bir soru oluşuyor aslında. Ancak bu sorulara aldırış etmeden kendimizi direkt olarak aksiyonun içine atıyor ve bulunduğumuz bu sıkıntılı durumun içinden çıkmaya çalışıyoruz. Elbette bu motivasyonun en büyük sebebi birden yanımızda beliren ruhani varlık oluyor. Şimdilik söyleyebileceğim tek şey, William'ın 'bir düşmanı' takip ederek Japonya'ya kadar gelip orada yeni insanlarla tanışarak, onlara yardım ederek bu 'düşmanı' bulmaya çalışmasının ana tema olduğunu söyleyebilirim. Tahminlerime göre oyunda ilerledikçe hikayedeki sorular da cevaplanacaktır.
Karanlık bir fanteziden doğan bu kurgusal Sengoku dönemi Japonyası'nda aslında hayatın ve evrenin de kalbinde yatan yegane felsefe var. İyilik ve kötülük. Karanlık ve aydınlık. Siyah ve beyaz. Ruh ve beden. Artık nasıl, hangi örneği verirseniz. Denge var. Japon derebeyleri arasında çıkan savaşlar sonucu kaybedilen canlar ve bitmek tükenmek bilmeyen savaş isteği bu dengeyi bozduğu için karanlık taraf ağır basmaya ve dünyanın dengesini bozmaya başlıyor. Bu bozulma sonucunda da ağır basan karanlıktan Yokai diye adlandırılan mitolojik yaratıklar türemeye başlıyor ve zaten zor durumda olan insanlığı daha da yokuşa sürükleyip akan kanın çok daha geniş bir çerçeveye yayılmasına sebep oluyor. William bu kaosun ortasında hem edindiği yeni müttefiklere yardım etmeli, hem de peşinden gittiği 'düşmanını' bulmalıdır. Elbette bu düşmanı neden arıyor, oyunda birkaç saat daha geçirdikten sonra öğrenip burayı yeşillendireceğim, merak etmeyin.