Dragon Quest III HD-2D Remake İnceleme

Dragon Quest III HD-2D Remake İnceleme: RPG denilince batıda akla ilk gelen isim Final Fantasy olsa da, Japonya’da çok daha ünlü ve sevilen bir seri var, Dragon Quest. Daha önce Dragon Quest XI’i incelemiş ve klasik JRPG oyunlarından bahsetmiştik. Dragon Quest III HD-2D Remake ise bizi neredeyse en başa, JRPG tarihinin en önemli oyunlarından birini yenilenmiş haliyle oynamaya davet ediyor.

Dragon Quest III HD-2D Remake İnceleme: İşte Kılıç İşte Düşman

Dragon Quest III HD-2D Remake bir JRPG klasiği derken ciddiyim, türün aklınıza gelen bütün standartları bu oyunlar ile ortaya çıkmış ve bunlardan biri de hikaye. Devasa kötülükte bir düşman var, bunu durdurma görevi ise büyük bir kahramanın çocuğu olarak bizim elimizde. Yol boyu çeşitli yol arkadaşları ediniyor, insanlara ve krallıklara yardım ediyor ve yeni kahraman olarak adımızı tarihe yazmak için çalışıyoruz.

Hikayesi çok standart, geleneksel “dünyayı sen kurtar evladım” tarzında ilerleyen bir oyun, en baştan da söylediğim gibi, zaten bu gelenekleri ortaya çıkaran oyun da kendisi. Bir yandan büyük bir kahraman olan babamızın izini takip ediyor, bir yandan da çevredeki halka yardım ediyoruz. Bu sırada oyun bize biraz bilgi veriyor ama nasıl gideceğimizi kendimiz buluyor, o sırada da yan görevler yapıyoruz.

Örnek vermek gerekirse, en başta ben bir haydutun elindeki anahtarı bulmak için kule bulmaya çalışıyordum ama yönleri karıştırdığım için biraz fazla kuzeye gittim. Ulaştığım kasabada bütün halkın uyuduğunu gördüm, uyumayan tek kişi ise bize bunun çözümünün perilerin elinde olduğunu söyledi. Batıya ilerleyip peri köyünü buldum, orada herkes insanlardan kaçıyor, kraliçe ise bizden nefret ediyordu. Kraliçenin bir insan ile kaçan kızını bulmak uyku sorununu da çözecekti, bu yüzden ilgili mekanı bulup zar zor sona ulaştım. Sonuçta bütün kasaba uyandı ama görevde ne kadar başarılı olduğum konusu göreceli bir durum. Yaptıklarımın ana hikayeyle alakasız olduğunu ise sonradan anladım. Güzel bir yan macera tecrübesiydi.

Dragon Quest III HD-2D Remake ile oyunun ana hikayesi aynı kalsa da, yeni diyaloglar ve farklı içerikler ile genişletilmiş. Önemli kısımları seslendirilmiş olan diyalogları ve sunduğu muazzam dünyası ile beni hayal kırıklığına uğratmadı, herhangi bir JRPG severi de üzeceğini düşünmüyorum.

Kahramanın Kişiliği Önemli

1998 yılında Famicom için çıkan orijinal Dragon Quest III’ün daha önce farklı yeniden yapımları olsa da, farklı konsollar için yayınlanan ve grafik geliştirmeleri dışında bir yeniliğe sahip olmayan sürümlerdi. Bu defa ise ses-grafik ve oynanışta bir sürü yenilik içeren, baştan aşağı bir yeniden yapım var elimizde. Bakalım neler değişmiş.

Öncelikle oyunun JRPG havasını korumayı başardıklarını belirteyim. Sıra tabanlı dövüşleri, bir sürü farklı sınıf - kişilik seçeneği, bir noktadan sonra yormaya başlayan rastgele savaşlarıyla eski tarz JRPG oyunu tecrübesini eksiksiz sunuyor. Hani zorluğu biraz daha acımasız olsa yeni nesil JRPG oyuncularını kaçırabilecek seviyede.

Oyunun oynanış tarafında bolca geliştirme var, düzenlenen - yeni eklenen sınıflar, yenilenmiş Monster Arena, daha dolu harita, oynanış keyfini arttıran bir sürü QoL özellik ve hızlı kayıt sistemi bunlardan bazıları. QoL özellikler gerçekten iyi, savaşı hızlandırabiliyorsunuz (normali aşırı yavaş) karakterlerin hepsinin kendi kendine saldırmasını sağlayabiliyorsunuz, oyun zorluğuna göre ölümden bile kaçabiliyorsunuz. Üstüne oyun bolca otomatik kayıt alıyor ve aniden çıkmanız gerektiğinde, bir sonraki girişinizde silinen bir quick save seçeneği bile var.

Dünyayı gezerken kullandığınız harita üzerinde bir sürü küçük nokta bulunuyor, bunlardan bazıları hazineler içerirken, bir kısmında da Monster Arena için de kullanabileceğimiz dost canavarlar ile karşılaşıyoruz. Bu kısma ayrıca değineceğim. Dünya haritasının daha dolu ve keşfe teşvik eden bir yapıya bürünmesinin yanı sıra, oyun içindeki mini haritada da güncellemeler var. Artık zindanlarda bir haritamız var ve doğrudan girdiğimiz mekanı inceleyebiliyoruz. Özellikle zorlu mücadelelerden sonra yanlış yola girip değerli kaynaklarını harcamak istemeyenler için güzel bir özellik. Bu arada oyunda gece - gündüz döngüsü var ve günün farklı saatlerinde aynı yerde farklı kişiler veya canavarlar ile karşılaşabiliyorsunuz, bunu da oyuna güzel bir şekilde yedirmişler.

Oyundaki sınıflar ve kişilik sistemi zaten ayrıntılıydı, HD-2D Remake ile bir de elden geçirmişler ki iyice dolu olsun. Öncelikle tamamen yeni bir sınıf olan Monster Wrangler oyuna eklenmiş. Bu sınıf çevrede bulup Arena takımınıza eklediğiniz dost canavarların yeteneklerini öğrenip düşmanlara karşı kullanabiliyor. Ben ilginç tiplerden oluşan bir takım kurmak istediğimden aldım ve oyun boyunca keyifle kullandım. Zaten oyunun sınıf sistemi bir noktadan sonra karakterin farklı bir sınıf ile tekrar başlamasına izin veriyor, farklı farklı kombinasyonlar ortaya çıkıyor. En başta kendi kahramanımın yanına bir büyücü, bir tüccar ve bir de Wrangler alıp çok zorlu ama eğlenceli dövüşler geçirmişliğim var. Başlarda düşmanın kafasına taş atıp kaçan, daha fazla para toplamaya çalışan bir ekip iken, güçlendikçe sağlam bir kuvvete dönüştüğümü görmek de güzel oldu.

Karakter gelişimindeki bir diğer önemli etken ise kişiliğimiz (oyundaki) oluyor. Oyuna başlarken her oyuncu farklı testlere tabi tutuluyor, bunlar arasında yardım isteyen yaşlı adama yardım etmek veya “sağa gitme” diyen tabelayı dinlememek gibi, yaptığımız seçimlere göre kişiliğimizi belirleyen testler var. Sırf tabelayı dinlemedim diye beni inatçı yapan oyuna da “alacağın olsun” diyorum. Her kişillik sizin seviye atladığınızda aldığınız istatistiklerin oranını belirliyor. Oyun içinde kitaplar veya ekipmanlar ile de kişiliğinizi değiştirebiliyorsunuz. 40’tan fazla kişilik çeşidi ve bir sürü farklı şekilde kombine edebileceğiniz sınıfların yanına bir de istatistiklerinzi arttıran şeyler eklenince, oyunun özelleştirme seçenekleri muazzam diyebiliriz. 

Monster Arena oyunun eski sürümünde de olan, 2D-HD Remake ile büyük yenilikler sunan bir mod. Çevrede bulup şehre gönderdiğimiz dost yaratıklar bizim adımıza arenaya çıkıp, bir nevi pokemon savaşına giriyorlar. Bu karakterleri doğrudan kontrol edemesek bile, bazı taktikler verip dövüşlerini izliyoruz. Arena’nın eğitmenleri arasında başta çoluk çocuk ya da yaşlılar var ama ilerledikçe daha yüksek sosyeteden rakipleri yenip çeşitli eşyalar ve para kazanıyoruz. Güzel bir yan aktivite, özellikle paranız bittiyse buralarda biraz vakit harcayın.

Dragon Quest Traveller

Dragon Quest III HD-2D Remake tamamen yenilenmiş sanat tarzı ile yeni nesilde harika gözüküyor. Octopath Traveller ile başlayan HD-2D stilini çok sevdiğimi sürekli incelemelerde tekrar ediyorum, bu oyunda da aynısı geçerli. Karakter modelleri çok güzel, çevre dizaynı harika. Her şehre ilk girdiğimizde farklı açılardan bölgeyi gösterdiği kısımlarda da “ne güzel gözüküyor” diye kendi kendime söylenmeden duramıyorum. Dövüşler sırasında birinci kamera açısına geçmemiz, saldırı animasyonlarının olmaması bir eksi sayılabilir ama onu da oyunun klasik havasını bozmamak için diye bağlayabiliriz.

Oyundaki bütün önemli diyalogların ve saldırı seslerinin seslendirildiğinden bahsetmiştim. Çoğu noktada yine sessiz diyaloglar bulunsa bile, önemli karakterler ile karşılaştığımızda ya da hikayeyi ilerleten bir not bulduğumuzda seslendirme kendini gösteriyor. Ayrıca genelde Japonca oynayan ben, farklı bir cihaza kurduğumda oyunu İngilizce unutup, rahatsız olmadan uzun bir süre bu şekilde oynadığımı da belirteyim.

Bolca oyun müziği dinleyen biri olarak bu oyunun müziklerine az çok aşinaydım, senfoni orkestrası ile tekrar kaydedilmiş hallerine ise bayıldım. Oyun içerisinde girdiğiniz her mekanda, günün hangi saatinde olduğunuza göre değişen tempoya sahip müzikler muhteşem. Gerçi uzun zamandır eski tip JRPG oynamadığımı, takımım zar zor ayakta dururken aynı dövüş müziği tekrar tekrar çaldıkça yaşadığım bıkkınlık ile bir daha hatırlamış oldum. Ama müzikler çok güzel.

Sonuç

Dragon Quest III HD-2D Remake orijinal JRPG köklerini korurken, türe yeni nesil oyunlarla girmiş oyunculara da kucak açan bir oyun olmuş. Sadece girişteki kişilik testleriyle bile yeni nesil oyunlardan ne kadar farklı olduğunu göstermeyi başaran, gerçek bir JRPG klasiğini, muhteşem HD-2D grafikleri ve eşsiz müzikler ile birleştiren özel bir oyun. Çeşitli işler yüzünden yeterince zaman ayıramadığımda bile aklımın bir köşesinde kalan, gece takıldığım bir noktada nasıl ilerleyeceğimi gün boyu düşünmeme sebep olan bir oyun.

Ortalama 60 saatlik bir macera sonunda bitirdiğim Dragon Quest III HD-2D Remake’i JRPG’ye ilgi duyan herkese öneriyorum. Fakat oyunun eski tarzını korumasının bir etkisi, yeni nesil oyunlara alışmış kitlenin canını sıkacak çeşitli özellikleri de yanında getirmesi olmuş. Kimi zaman ne yapacağınızı çözemeyecek, en kolayda oynamıyorsanız rastgele saldırılardan bezecek ve takılacaksınız. Oyun getirdiği bir sürü QoL özelliğe rağmen oyuncunun elinden tutup yapması gereken şeye yönlendirmiyor, bu benim için harika bir şey çünkü oyunu kendim oynadığımı hissediyorum. Herkes bu şekilde hissedebilecek mi, o oyuncuya kalmış.